3: prenslere layık bir yastık

673 88 78
                                    

''Uzatmayacağım.'' dedi Prens.

Yeonjun, annesi ve Yewon Prens'in oturduğu mutfak sandalyesinin karşısında dizilmiş, onun söyleyeceklerini dinliyorlardı. Prens basit bir mutfak sandalyesinde dahi tahtta oturuyormuş gibi hissettiriyordu. Yüzünü daha net görüyordu Yeonjun. Siyah saçları dağılmış, yüzüne dökülüyordu. Tüm gün koşturmaktan olsa gerek kabarmıştı. Şekilli bir burnu, biçimli dudakları vardı. Ama gözleri, karanlıkta gördüğünün aynısıydı. O gözlerin keskinliğini görmemek için karanlık dahi fayda etmezdi. Uzun bacakları, geniş omuzları ve fit vücuduyla sopa uyutmuş gibi dik duruyordu. Babasına benzediği söylenebilirdi. Yeonjun bir gün için fazlaca kraliyet asiliyle yüz yüze geldiğini düşündü. Bu bünyesine fazlaydı.

''Babamın beni göz önünde tutmak için senin şu atın hakkında araştırma yaptığını öğrendim.'' diyerek devam etti, daha sonra sandalyesinin arka çaprazında duran Taehyun'u işaret ederek, ''Öğrendik...'' diye ekledi. ''Tüm iplerimi babama teslim etmekten hoşlanmam, yani ondan bir adım önde olmalıyım. Bundan sonra beraberiz gibi görünüyor. Bu yüzden ona böyle bir oyun oynayıp seninle önden tanışmak istedim...'' dedi. Eliyle işaret verdiğinde Taehyun konuşmaya başladı, ''İş basit. Majesteleri Eksalanslar'ının üzerinde bir çift göz istiyor. Bu yüzden haftanın altı gününü sarayda geçireceksin. Prens'in ulaşımında görev alacaksın ve saraydaki gezintilerine eşlik edeceksin. Günlük çalışmalarında başında duracak, yemeğini onunla yiyeceksin. At çiftliğiniz ise krallık tarafından işletilecek. Tabi ki teklife keskin bir kabul cevabı vermekle yükümlü değilsiniz. Hayır cevabınızı da içtenlikle kabul ederiz.''

''İşime dahi gelir.'' diyerek homurdandı Prens.

Yeonjun annesine baktı. Kadını hiç bu kadar mutlu gördüğünü hatırlamıyordu. ''Teşekkürler.'' diyerek Prens'in önünde eğildiğinde Yeonjun irkildi. ''Ekselansları, bu inanılmaz fırsat için size ailecek minnettarız.'' dediğinde Yeonjun ellerini istemsizce yumruk yaparak sıktı. Annesi için kabul etmek ne kadar da kolaydı böyle? 

Yewon'sa kollarını önünde birleştirmiş Yeonjun'un tepkisini izliyordu. Onun bu bakışını biliyordu Yeonjun. Kendisini fazlalık hissettiğinde, olayların merkezinde olmadığında takındığı yüzdü bu. Dudaklarını aşağı sarkıtır hafifçe sağa sola sallanırdı. Şu ortamda dahi bunu yaptığına inanmıyordu Yeonjun. Kendi hayatını değiştirecek bir olay karşısında tepki vermesini dahi çekemiyordu kız.

Annesinin Prens'in ayaklarına kapanmış minnet cümleleri dizen haline daha fazla dayanamayarak onu koltuk altlarından tutup çekti. Daha önce bir Kral'la şahsen konuşmuş olsa da Yeonjun hiç kendisini annesi kadar değersiz ve hor görmemişti. Belki de bundan güç alıyordu şu anda. Kralla yüz yüze konuştum, prens kim oluyor ki? diye düşündü. ''Müsadeniz olursa bunu bir de ailemle tartışmak isterim.'' dedi Yeonjun. Elinden geldiğince kibar olmaya çalışıyordu.

Prens elini öne doğru sürdü, ''Pekala.'' dediğinde Yeonjun annesini kolundan tutarak mutfağın dışına sürükledi. Yewon da peşinden onları takip etti. Mutfaktakilerin seslerini duymayacağına emin olduğunda Yeonjun annesini bıraktı. Annesi sinirle, ''Ne yaptığını sanıyorsun!'' diye çıkıştı. ''Bu da ne demek oluyor?''

Yeonjun derin bir nefes verdi, ''Prens'i eve getirmek mi?'' diye sordu. Anlamaya çalışıyordu. Kafası dopdoluydu. ''Nasıl oldu bu?''

Annesi ellerini arkasında birleştirdi. Bakışlarını yere eğse de Yeonjun'un umduğu gibi suçlu görünmüyordu. ''Terziye geldi. Kendisine uygun bir pantolon olup olmadığını  sordu. Ayakkabılarını gördün mü?  Şehirden birinde olmayacak ayakkabılardı onlar. O yüzden onunla özel olarak ilgilenmek istedim. Ama üzerinde onun görünüşüne ters olan bir şey vardı, senin gömleğin vardı. Ona gömleği sorduğumda seni tanımama şaşırdı ama sonra bir takas yaptığını söyledi. Kumar oynayıp kaybettin sandım ama şu üzerindekine bak!'' diyerek ipek gömleğe uzandı annesi. Parmakları hayranlıkla kumaşa dokundu.

Die For You ; yeonbinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin