9: firari

597 81 218
                                    

Yeonjun gözlerini açtığında farklı bir odada olduğunu hemen anladı.

Evden Saray'a taşındığında yeni odasını hiç yadırgamamıştı. Çünkü Yeonjun için fazlasıyla lüks, ve rahattı, bedeni buraya adapte olmayı resmen kendisi istemişti. Ama şu an içinde bulunduğu bu yer bir oda mı yoksa oda içinde bir bölme mi anlayamamıştı. Sol tarafında ahşaptan bir paravan vardı. Sağında da yatağı ve dolabı vardı. Ama kapı yoktu, yatağının ayak kısmının baktığı kısım tamamen açıktı. Yeonjun karşısındaki açıklıktan göründüğü kadarıyla odaya bir göz attığında gördüğü geniş yatak sayesinde nerede olduğunu anladı. Prens'in odası.

Yatakta doğruldu. Bu hareketi sayesinde yataktaki örtüler hışırdamış olacak ki ''Uyandın mı?'' diye bir ses işitti. Prens Choi.

Prens çocuğun müsait olup olmadığına aldırmadan ahşap paravanın ardından çıkarak belirdi. Krem rengindeki takımları gülkurusu şeritlerle süslenmişti. Yaka cebinden sarkan bir kaç küçük arma vardı, saçları her gün olduğu gibi geriye taranmış, alnı açıktaydı. Kendini paravana dayayarak kollarını göğsünde kavuşturdu. ''Yastığının kuş tüyüyle doldurulup doldurulmadığını özellikle takip ettim.'' dedi. ''İyi uyudun mu?''

Yeonjun yine, yeniden, Prens'in yanında utangaç hissettiği her an yaptığı gibi başını saçlarının arasına gizledi. ''Bağışlayın fakat, ben buraya nasıl geldim?'' diye sordu. Prens'in sorusunun cevabı bu değildi.

Prens yaslandığı paravandan uzaklaşarak Yeonjun'un baş ucuna doğru adımladı. ''Benim hatam, dün midenin rahatsızlanabileceğini hesaba katmadan seni tıka basa besledim. Vücuduna ağır geldiği için de bitkin düştün.'' dedi Prens sorusunu üstelemeyerek. Bugün yine saten bir eldiven takıyordu. Bu yüzden uzanıp Yeonjun'un saçlarını geriye iterek alnına dokundu.

İkisi de eldiven yüzünden Prens'in çocuğun vücut sıcaklığını hissedemeyeceğini biliyordu fakat Prens yine de avuç içlerini bir kaç dakika Yeonjun'un alnında tuttu. ''Bugün iyi hissediyor musun?'' diye sordu. ''Yorucu bir gün olacak.''

Yeonjun anında hatırladı, Hwangların doğum günü balosu.

''İyiyim fakat beni buraya getirmenize gerek yoktu. Odamda da dinlenebilirdim.'' dedi sessizce.

Prens hafifçe kıkırdadı. ''Bir kaç gün burada kalacaksın.'' dedi. ''Babam güvenliği sıkılaştırdı. Sarayda pek çok misafir olacağından daha çok kaçmaya çalışacağımı düşünüyor, odamda hapsedildim sanırım. Ama sorun değil, sana zaten artık kaçmakla ilgilenmediğimi söyledim. Odadan çıkmamak da bugün işime gelir doğrusu, yapmacık misafir karşılama komitesinde dikilmektense odamda seninle oturmak daha cazip geliyor.'' dedi.

Yeonjun yutkundu. Prens'in odasında kalmak mı? Bu nasıl bir çılgınlıktı?

''Kendini iyi hissetmiyorsan söyle.'' dedi Prens Yeonjun'un yanına yatağa oturarak. ''Zaten benden de çok bir şey beklenmiyor bugün. Hava kararıp balo salonuna gelen misafirleri karşılamam ve biraz ortalarda görünmem yetecektir. Sana da çok iş düşmez böylece.''

Yeonjun derin bir nefes verdi, ''Fakat yapacak işleriniz var.'' dedi. ''Bunları erteleyemez ve ya iptal edemeyiz biliyorsunuz.''

Prens saten eldivenleriyle çevrili ellerini çocuğun parmaklarının arasına sokarak ona kelimenin tam anlamıyla yalvaran gözlerle baktı. ''Yeonjun... bu gece... benim için zaten yeterince zor geçecek. Ne kadar ertelersem kar. Lütfen, senden tüm içtenliğimle rica ediyorum bugünün işlerini odadan halletmem için bahanem ol.'' dedi.

Bir Prens'in karşısında ona tamamen açıkça yalvarması Yeonjun'u şoka uğratmıştı. ''E-efendim ben size nasıl hayır diyebilirim?'' diye sordu çocuk. Utançtan karıncalanan parmaklarını Prens'in parmaklarının arasından çekti.

Die For You ; yeonbinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin