14: seni seviyorum, size güveniyorum

367 51 164
                                    

Soobin kıkırdadı, ''Sızmış gitmiş.'' dedi.

Beomgyu göz devirdi, ''Ve bu o kadar zor oldu ki, seninki alkole baya dirençli.''

Soobin eğildiği yerden kalktı, ''Seninki değil sanırım.'' diyerek Beomgyu'yu boynundan öpmeye çalışan Taehyun'u işaret etti.

''Offf...'' diye sızlandı Beomgyu. ''Cidden senin için katlandığım şeylere bak.'' dedi şiddetle. ''Tüm bunların sonu nereye varacak?''

''Nereye olduğunu biliyorsun. Ya da belki de bir sonu yoktur.'' dedi Soobin. ''Tekrarlatma bana.''

Beomgyu sızlandı, ''Kumar bu.'' dedi. Daha sonra Taehyun'u omuzlarında tutarak uzaklaştırdı. ''Sonra, tamam mı, beş dakika sonra.'' dedi çocuğu annesi gibi azarlayarak.

Sarışın kafa sallasa da bedeni yeniden Beomgyu'nun üzerine devrildiğinde Beomgyu sinirden kıpkırmızı oldu, ''Of hadi gidiyorsan git sen de.'' dedi. ''Lak lak etmeye müsait değilim.''

Soobin kıkırdadı, ''Sizin sevişmenizi izlemeyi inan ben de istemiyorum.'' dedi. Eğilip suratı kızarmış, şiş yanaklarıyla hala bir şeyler mırıldanan çocuğu kucakladı, ''Yarın görüşürüz, uykusuzluk bir bahane değil.'' dedi odadan çıkmadan.

Taehyunla boğuşan Beomgyu alayla cevap verdi, ''Kendine baksana sen!''

Soobin kıkırdayarak koridora girdi, kucağındaki çocuğu Kraliyet pelerinin altında gizleyerek odasına kadar taşırken yüzünden başka bir yere bakamıyordu, o kadar güzeldi ki Soobin inanamıyordu.

Yeonjun sürekli kıpırdanıp söyleniyordu. Aslında Soobin onun uykusunda konuştuğunu hiç görmemişti ama bu durum sanırım biraz daha farklıydı.

Odasının kapısını hafifçe açıp etrafı kolaçan ettikten sonra içeri girdi. Hızla kapıyı kapatıp derin bir nefes aldı.

Yeonjun Soobin'in kucağında bir top gibi dursa da kolu bacağı uzun biriydi, Soobin çocuğu yatağa bırakana dek kollarının acıdığını fark etmemişti.

Onunla ilgili her şey dikkatini öylesine dağıtıyordu ki Soobin'in hiç bir işi yürütemediği çok an oluyordu. Kitlenip kalıyor, aklının içinde dolanıp duruyordu. Çevresinde olup biten hiç bir şeyi göremiyordu o an, gözleri açık oluyordu ama sanki rüya görüyordu.

Yeonjun kıpırdanıp el yordamıyla üzerini örtmek için Prens'in pelerinini çekiştirdiğinde Soobin kıkırdadı. Hızlıca kenarda katlı olan örtüyü çocuğun üzerine örttü. Alnına düşen saçlarını hafifçe kulaklarının arkasına itikledikden sonra yüzüne bakarken iç çekti.

Zorlanıyordu. Kendisi de biliyordu. Günlerce çocuğa soğuk davranmak içini paramparça etmişti ama yine de onu boğan, boğazına geçirilmiş bir ip gibi hissettiren öyle çok şey vardı ki... Bu şekilde en azından Yeonjun'un kendini rahat hissetmesini sağlamış olmak onu rahatlatmıştı.

Beomgyu haklıydı. Yarın, değerlendirme gerçekten çok önemliydi. Sonucu, Prens Hwang'ın kozları her biri çok önemliydi.

Soobin'in avantajları da vardı ama yönetimin ne karar vereceğini o da kestiremiyordu.

''Keşke bu gece benimle uyusaydın.'' diye fısıldadı çocuğa. Çünkü kendisinin uyuyamayacağını biliyordu.

Önündeki bu çocuk onun ilacıydı. Sanki zehirlenmişti, panzehiri de elinin altındaydı ama kullanamadığı için günden güne ölüyordu.

Çocuk kaşlarını çattı. Bir şeyler söyledi ama Soobin ne olduğunu anlamadı. Prenses gibi bir şey dediğini mi duymuştu?

Soobin salak değildi, ya da kör.

Die For You ; yeonbinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin