Göt altına gittim diyebilirdim, yani evet, ailecek gündüzleri esnaf lokantası işletirken ve oğullarımdan biri kadifeye dokunamazken ya da balon falan yalayamazken mesela profesyonel birer suikastçı değildik, fakat biricik okur; pekala göt altına gitmiştik işte.
Ben de göt altına gittim, istikbalim de göt altına gitti, yaklaşırken mart ayı geyveşeyecek gönül yaylarım da göt altına gitti, fakirhanemizin binasının bahçesinde gündüzleri salına salına gezen hanım bayan dişi kedi ile uzaktan uzaktan bakışmalı sevdam da göt altına gitti.
Tabii şimdi ben bu içler acısı halimle debelenip dururken, peşpeşe göt dememden rahatsız olacak kadar yüreksiz bir kaçınız varsa eğer, sanmam ama yine de varsa eğer sevgili okurlarım, kim vurduya gitti de diyebilirim istikbalim için.
Ammavelakin, hayat kaydıranım Taehyung'un oyununa gelmemi, iyi niyeti afrikadan kurak karakteri ise ekvatordan sulak arkadaşımız Namjoon'ın da karşımda sıratarak "yumurtanın sarısı gitti fiyakasızın yarısı" lakırdısını lak lak lakmasını bilfiil görseniz "vah vah" derdiniz. "Bu hayvancık hakketen göt altına gitmiş."
Üstelik fırtınam felaketim hasretim Jungkook da Namjoon'la beraber gülüyordu.
Elinizi vicdanınıza koyun ve düşünün, demez miydiniz sahiden? Bence derdiniz ve yine bence nen var kuzum diyenleriniz de olurdu. Sahiden ne olmuştu? Ne olmuştu da zatı şahanem; düşmanın diline, acınacak hallere, fitnenin seline, gıybetin yeline ve de sonu meçhul yollara düşmüştü?
Jungkook'ın Taehyung'a dair hislerinin, kimse sana canım cicim aşkım desemesin kıskanırım seni kimse sevmesin ben gülerim hayat sana gülmesinden, bir anda sen korkaksın hiç bulaşma yaklaşmazsın gerçek aşkaya evrilişinin önüne, şık bir manevrayla söz konusu hislerin biricik muhatabı Taehyung tarafından geçilmişti ve hepimiz mutluyduk son akşam yemeğinde.
En azından Jungkook, Taehyung ve ben. Namjoon'ı bilirsiniz, gamdan elemden ve de kederden beslenen gudubet herifin tekidir, taktir edersiniz ki tatsız tuzsuz keyifsiz olması hayli muhtemeldi. Yenisi ve eskisiyle normali buydu fakat aman allahım adamın içinde hir yerlerde flört düğmesi varmış da biri tık diye o düğmeye basıvermiş gibi bir flörtöz bir flörtöz oldu görmeniz lazım. E Namjoon'ın hal böyle olunca, eski ya da yeni normaliyle, Jungkookşi'nin de köşesine çekilmesi içlenmesi ahlanması falan lazımdı. Meğerse, dalavere piyasasının altın ismi Namjoon'daki flört düğmesinin aynısı, yere bakan yürek yakan Jungkook'da da varmış. Tecrübe ettik, Taehyung ve ben. Ama sevgili okur görmeniz lazım, nasıl tecrübe etmek nasıl tecrübe etmek.
Söz konusu beyler öyle çoştu, öyle havalara girdi ki, Taehyung ateşlerde Taehyung yanıyor Taehyung allaha emanet.
Biri diyor; utanır insan böyle güzel olunur mu? Öbürü diyor; pantolonu çok sevdim çıkar onu bebeğim. O kadar da değil der gibi olanlarınızı görüyorum.
Bakınız dostlarım, karabiberim vur kahdeleri hadi içelim diye şarkı çaldırdılar odanın içinde, artık bu hangisinin maharetiydi bilmiyorum, taktir edersiniz ki, ben de sağlıklı ve genç bir delikanlı olduğumdan odadaki bu ansız libido artışı bünyemi de etkilemişti, camdan cama aşk hayatımı idame ettirmek sefaleti içinde çırpınırken, fakirhanemizde biri bin para olan maskotlukları kovalamaya halim vaktim ve de mecalim kalmıyordu.
Sanıyorum ki, mevzunun az çok nereye yol aldığını tahmin etmişsinizdir, benim hisler bir yoldan çıktı sevgili okur bir çıktı. Allahım, beni almışlar ateşlere salmışlar, ondörtlük ergenmişim de ilk kez elime hoşlandığım cinsin eli değmiş, dolu dizginim ya dolu dizgin. Gecelerim karıştı gündüzlerime, ne uyku var ne yemek, yanıyorum a dostlar yanıyorum düz duvara tırmanacak hale gelmişim, ayım ışım ve güneşim Taehyung da demiyor ki; bu bebede bir hal var ama ne? Dese ve üstüne az da kafa yorsa anlayacak ama garibanın da başındaki tek deli ben değilim ne yazık ki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İyi Yürekli Hayatımızın Delikanlı Çağı
Fanficİşte, iyi yürekli hayatımızın en delikanlı çağı bir akşam üstü böylece başlıyordu.