janett suhh, i'm your pshyco
twenty one pilots, heathensGöreve gitmeden birkaç saat önce
"Büyük bir sorunumuz var," diyen Nerin'e baktım. Kapıdan uzaklaştığımda, içeri girmiş ve beklemeden kendini deri koltuklara atmıştı, ellerinde poşetlerle buraya kadar koşarak geldiğini pek ala anlayabilmiştim.
"Sorun ne?" diye soran Evran, konuşmaya benden önce dahil olmuştu.
Kesik kesik aldığı nefesleri düzene sokmaya çalışırken, ellerini havada savuşturuyordu. "Dışarıdaki, adamlar. Elyas'ın adamıymış. Bizi bulmak üzerelermiş neredeyse. İnanabiliyor musunuz?" Hayır.
"Lanet olsun," diye soludum.
Kaybettiği sesini bulmak için boğazını temizledi Evran. "Sakin olun, şimdi gerçekten güzel bir plan yapacağız."
Alayla bakan gözlerimi gördüğünde kaşlarını çatmıştı. İkimiz de biliyorduk ki, Evran'ın planları genelde başarısız sonuçlanıyordu, bu konuda berbat olduğu su götürmez bir gerçekti. "Lavin," dediğinde devam etmesi için kafamı salladım. "Seyden'in sana anlattığı her şeyi söylemeni istiyorum."
Küçük bir kahkaha çıktı ağzımdan, alaylı bir kahkahaydı bu. Yavaşça masasına doğru yürüdüğümde eğilip yüzüne bakmıştım. "Zaten bilmiyor musun?"
Anında kaçırdığı bakışlarıyla cevabımı almıştım, oysa sadece blöf yapmıştım ve o bunu yemişti. Eğildiğim yerden doğrulup, yüzümdeki acıyan ifade ve yarım sırıtışla Nerin'in karşısına oturdum. Benden beklemeyecekleri kadar neşeli bir tonda, "Ee, ne yapıyoruz?" deyip ellerimi çırpmıştım.
"Ne oluyor?" diyen Nerin'i Evran da ben de umursamamıştık. "Ortada neler döndüğünü bana anlatacak mısınız?"
Evran'daki bakışlarımı ona çevirdiğimde, oturduğu koltuğa iyice sinmişti. İfademden taviz vermeden, "Sen bana her şeyi anlatıyor musun?" diye sordum.
Gözlerini kaçıran bu sefer Nerin olmuştu. Yakalandınız, ikiniz de.
"Lavin'in karşısına çıkan Seyden diye bir adam var. Seyden,..." Bakışları kısa bir an bana döndüğünde, bir şeyi hatırlamış gibiydi. "Seyden, Lavin'e yarın size tuzak kurulacağını söylemiş, ki haklı da ama tüm önlemler alınmıştı. Sadece bizi bulmasını beklemiyorduk. Bu yüzden, ihtimaller dahilinde yeni bir plan hazırlıyoruz."
Altından çıkacak şeyi gerçekten çok merak ediyordum. Aklıma yatmayan küçücük bir şey bile olsa, arkama bakmadan burayı terk ederdim. Başıma saplanan şiddetli sancıyla ayağa kalkıp ecza dolabına yürüdüm. Elime doldurduğum iki hapı ağzıma attığımda yandaki damacanadan plastik bir bardağa su doldurdum ve hapları boğazımdan gönderdim. İlaç içtikten sonra rahatladığımı hissetmiştim, baş ağrım henüz geçmemiş olsa da psikolojik olarak iyi gelmişti.
Koltuğa yeniden oturduğumda Evran, planı anlatmaya başladı. "Lavin, seninle görevlendireceğim, başka bir ajanla Elyas Dugo'nun evine gireceksiniz. Eve girdikt-"
"Bir dakika, bir dakika," diye araya girdim. Patlama noktasına gelmeme çok az kalmıştı. "Senin yanında bizden başka çalışan, donanımlı ajanlar olduğunu bilmiyordum. Ne zaman bunu söylemeyi düşünüyordun?" Gözlerimi devirip devam ettim. "Ah, pardon. Senin benden," Nerin'e değen bakışlarımla cümlemi düzelttim. "Bizden sakladıklarının yanında bu ne ki zaten?"
Yalvaran gözlerle bana bakıyordu. "Lavin, lütfen," dedi, kısık bir ses tonuyla. "Şu an değil. Tartışmamız gereken zaman şu an değil."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SATILMIŞ RUHLAR
Actionİçim içimi yerken, bekliyordum. Sanki saniyeler aleyhime işliyordu, sanki tutunduğum tek bir dal varmış ama ben onu koparmışım gibi. Korkmuyordum, zaten korkuyor olsam bile bunun sebebi birazdan yaşanacaklar asla olamazdı. Sadece, artık hiçbir şeyin...