Bölüm Şarkısı: Prens ve Prenses
İyi Okumalar
ELİF GÜNAY...
Önüme koyulan sıcak çikolatayla gözlerimin içi parıldamış olabilirdi. Kışın en sevdiğim içecek, çaydan sonra sıcak çikolataydı. Genelde de çok içerdim sıcak çikolata. Bardağa yaklaşıp kokusunu içime çektim.
Bu kokuyla mest olmayanda ne bileyim yani! Gözlerimi bardaktan çekip Akgün'e çevirdiğimde sırıtarak beni izlediğini fark ettim. Kaşlarımı çatarak ben de ona sinirle baktım ve "Ne oldu? Niye sırıtıyorsun?" diye sordum.
Sırıtmaya devam edip " Çok şirinsin." dediğinde kaşlarım havalandı. Dudaklarım aralandı. Şu an kızardığıma yüzde bin üç yüz emindim. Neden bin üç yüz ben de bilmiyorum sormayın.
Bu Akgün'ün hoşuna gitmiş olmalıydı ki sırıtması genişledi ve kocaman bir gülümsemeye dönüştü.
"Tamam şöyle bakmayı kes lütfen." diyerek başımı eğdim ve bardağımı elime alıp, sıcak çikolatamdan da bir yudum aldım. Saçlarımı kulak arkasına attıktan sonra gözlerimi ara sıra Akgün'e çevirdim.
O da kahvesini içmekle meşguldü. Sonunda sormam gereken soruyu sormaya karar verdim.
"Beni neden çağırdığını öğrenebilir miyim artık?"
Boğazını temizledi ve dudaklarını araladı. Sonra tekrar kapattı. Söylemek ile söylememek arasında gidip geliyor gibiydi.
"Söyle bence çağırdın artık buraya kadar." dedim gülerek. O da biraz gülümseyip gözlerini kaçırdı.
Ne söyleyecekti ki?
"Elif, senden bir şey isteyeceğim ama lütfen sert bir tepki verme ve beni güzelce dinle olur mu?"
Konu ciddiydi anladığım kadarıyla. Oturduğum yerde dikleştim. Kollarımı masaya dayadım ve "Dinliyorum." diyerek konuşmasına iyice hazır olduğumu belli ettim.
Derin bir nefes aldı.
" Bana sevgili rolü yapmanı istiyorum. " Söylediği şeyi hiç beklemiyor değildim. Ama şu anda da beklemiyordum.
Şaşırdığımı belli etmek için "Ne?!" diye sordum. " Sadece artık Seda'nın yakınlarımda dolaşıp kafamı karıştırmasını istemiyorum. Yardımcı olursan daha fazla uğraşmayacaktır." Yavru köpek bakışları atarak "Lütfen sadece iki hafta." diye yalvardığında tatlılığına dayanamamıştım. "Tamam ama iki haftadan fazla sürerse her şeyi Seda'ya söylerim haberin olsun." diyerek güldüm.
Başını hızla salladı. "Tamam söz. Teşekkür ederim!" diyerek heyecanla yerinden kalkıp yanıma geldi ve sarıldı.
O anın şokuyla karşılık vermemiştim bir iki saniye kadar. Sonra ellerimi beline sardım. Bakalım iki hafta içerisinde neler olacaktı?
Biraz sonra geri çekilip gülümsedi ve yerine oturdu. Kahvesini yudumlamaya devam etti. Ben de biten sıcak çikolatama hüsran ile bakmıştım.
"Akgün?" diyen kalın bir erkek sesiyle bakışlarım sesin geldiği yöne döndü.
Karşımda gördüğüm kişi Miray'ın sevgilisi Buğra olunca şaşırmadan edemedim. Nasıl oldu da onlarsız geziyordu?
"Buğra?" diye karşılık verdi Akgün de. O da şaşırmıştı.
"Ne işin var burada?" diye sordu sonra Akgün. Ben de bu sorunun cevabını çok merak etmiştim.
"İşte biraz sıkıntılı bir dönemdeyim kafa dağıtmak için bir arkadaşımla buluşacaktım ama gelmesine daha var yanınıza oturabilir miyim ben de?" diye sorduğunda Akgün gözlerini bana çevirdi. Başımı salladım sorun yok manasında.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gecenin Parıltısı
General FictionUYARI❗❗❗ İLK KİTABIM FAZLASIYLA ACEMİYİM BİRAZ UTANÇ VERİCİ OLABİLİR ***** Dünya Maral, annesiyle beraber kaldığı o evi geçindirmekle uğraşan, bir yandan da okuyan, hayatındaki bütün zorluklara rağmen gülümseyen, etrafa pozitif enerji yayan bir kız...