Kabullenme

103 15 0
                                    

Kız dehşet içinde ona baktı. "Böyle bir şey olmayacak!" Teklif karşısında ağzı açık kalmıştı. "Andrew'e ne diyeceğim? Ayrıca bütün sınıf onunla gideceğimi düşünüyor." Çocuğun gözlerinden ateş çıkıyordu. Görünen tek şey hırstı. Tess onu daha önce böyle görmemişti. "Ne halt ettiğin umrumda değil. Gerekirse Andrew'i okuldan attır. Herkesin çenesi kapanacak."

Çocuk resmen kendisinin reddedilmesi hakkındaki dedikodular yüzünden katil olabilecek kadar netti. "A-Ama..." Sanki kanı çekilmiş gibi hisseden kız ne dese bilemiyordu. Bütün beyin hücreleri durmuş merakla olayı izliyor gibiydi. "Birlikte gidersek daha kötü olur. Bu sefer kesinlikle birlikte olduğumuzu düşünecekler." Afferin kızım. Sende hala iş var. Sunduğu mazerete güveniyordu ama cevap gecikmedi.

"Eminim bu daha az konuşulacaktır. İnsanların yanıma gelip istersen benimle gel demesinden çok daha iyidir." Eliyle Tess'i işaret etti. "Bu işi en kısa sürede halletmezsen olaylar senin için daha da karışır." Hışımla yanından geçip giden çocuğa baktı. Az önce ne yaşanmıştı?

Sandalyeye çöktü ve başını elleri arasına aldı. Andrew'e ne diyecekti?! Bütün sınıfın önünde kabul ettiği teklifi nasıl unutturacaktı? Olayları nasıl engelleyecekti? Hemen kalktı ve koşarak Slytherin ortak salona girdi. Kanepede oturmuş kızlarla konuşan Mason'ı acele acele çekip aldı ve bir köşeye çekti. Mason gidince tek başlarına kalan kızlar üzülmüş gibiydiler.

"Tess ne oluyor? İyi misin sen? Rengin atmış." Kızın yüzünü tuttu ve kendisine çevirdi. "Ne oldu?!" Ağlamak üzere olan Tess'in aklına günler önce yine Mason'a ağlarken ki hali geldi. "Mason..." Bir anda gözlerinden adeta çeşmeden akıyormuş gibi göz yaşı akmaya başladı. "Ne yapacağım ben..!" Onları izleyenlere dik dik bakan Mason herkesin tekrar önüne dönmesini sağlamıştı.

"Sakin ol. Yaklaşık yirmi dakika içerisinde ne yaşamış olabilirsin ki?" Her şeyi anlattı. Sabah olan olaydan başlayarak bütün ayrıntıları verdi. En sonunda baloya Riddle ile neden gitmesi gerektiğini de açıkladıktan sonra nefes aldı. Arkadaşını teselli etmeye çalışan çocuk kollarını sıvadı. "Bak ben partnerimi ekebilirim. Eğer istemiyorsan ikisiyle de gitmezsin. Benimle gelir hatta gelmezsin." Ama Tess Riddle ile gitmesi gerektiğini biliyordu.

"Teşekkür ederim. Ama sadece Andrew mevzusunu halledersek yeter. Riddle ile başa çıkabilirim.", "Seni emrivaki yaparak zor duruma düşürmesine inanmıyorum. İstersen gidip konuşabilirim." Konuşmak derken ki amacının çok farklı olduğunu biliyordu. Buna izin veremezdi. "Hayır Mason. Ben gidip halledeceğim. Zaten iyiyim şu an. Sen geri git. Hemen dönerim." Tekrar ortak salondan çıktığında etrafına baktı. Andrew şu an nerede olabilirdi?

Böyle tipler pek kütüphanede olmazdı. Belki de yarını beklemeliydi. Ya da Şu an sahada olabilir miydi? Eğer bugünden hallederse yarına kadar belki çocuğun öfkesi geçerdi. O yüzden sahaya gitmeyi seçti. Her zaman olduğu gibi yine sadece cübbesi ile çıkmıştı ve rüzgar uçuracak gibiydi.

Sahadan bağrışmalar ve gülüşmeler duyuyordu. İnsanlar olduğunu bilmek onu mutlu etmişti. Andrew'in de konuşmalarını duyduğunda daha da rahatladı. Sahaya daldığında uyarmak için inen çocuk Tess'i hemen tanıdı. "Buraya gi- Aaa... Andrew bak kim gelmiş." Süpürgesinde eğlenen çocuk durdu ve sesin geldiği yöne döndü. O da kızı görünce anında inmişti. "Selam.", "Merhaba."

Üşüyen kız orada fazla durmak istemiyordu. "Bir şey hakkında konuşabilir miyiz?", "Tabi." Yaklaşan çocuk hala süpürgesindeydi. Bu şekilde konuşmalarının zor olduğu fark edince tek hareketi ile indi. "Evet?" Tess gergindi. "Şu balo hakkında..." Gözlerinin içine baktı. Kendisini daha nasıl zorlayabilirdi bilmiyordu. Biraz vicdan azabı çekiyordu. "Üzgünüm ama başka biriyle gidiyorum."

Tek nefeste söyleyip gözlerini yumdu. Çocuğun gülümsemesinin indiğini resmen hissediyordu. "Ne? Kiminle? Bir anda ne oldu? Bana kimseyle gitmediğini söyledin." Kafasını kaldırdı. "Profesör Dumbledore istedi. Profesör Snape ile bir anlaşma yapmışlar. Slytherin öğrenci başkanları olarak Riddle ile gitmemi istiyorlar. Slytherin'i temsilen. Örnek eş. Anlamında." İnandırıcı olması için gereksiz açıklamalara girmişti. Çocuğun nefes alış verişleri değişmişti. Tess daha kaç kişi tarafından azarlanacaktı? Ama öyle olmadı.

Çocuk gülümsedi. "Sorun değil." Şoka uğrayan kız inanamadı. "Nasıl yani?", "Sorun değil. Seni zor durumda bırakmak istemem." Hala öfkeli gözüküyordu ama verdiği tepki tam tersiydi. Tess hala aldığı cevabı algılayamamıştı. "Emin misin?" Sonra durdu. Tamam Tess uzatma! "Eminim. Eğlenmene bak. Seni okula süpürge ile götürmemi ister misin?" Sanki karşısındaki tarafından eziliyordu. "Arkadaşlarını bırakma. Kendim dönerim.", "Ama geç oldu. Zaten birazdan aldığımız izinin süresi biter."

Gerçekten istiyor gibiydi. Tess onu daha da geri çevirmek istemedi. "Olur. Peki."

"Önce yan otur ve rahat ol. Bak böyle." Denileni yaptı. Eteğini düzeltti ve çocuğa tutundu. "D-Düşmeyiz... Değil mi?" Rüzgarda kahkahası havaya karışan çocuk gururla ona döndü. "Karşında okuldaki en iyi süpürge binicilerinden biri var. Mason sana daha önce denetmedi mi?" Aslında bindirmişti ama sorun güven meselesiydi. Mason'ın gerekirse kendisinin düşmesine izin verip Tess'i tutacağını biliyordu. Andrew ise... Emin değildi.

"Kalkıyoruz. Hazır mısın?", "Andrew iyi bir FİKİ-!" aniden yukarı doğru kalkmışlardı. Tess çocuğu o kadar sıkı tutuyordu ki özür diledi. Kalkıştan sonra artık daha rahattı. Yavaşça aşağı baktı. Gece orman çok daha güzeldi. "Beğendin mi?" Kafa salladı. "Andrew anlayışın için teşekkür ederim." Okula yaklaşıyorlardı. Çocuk bazen ufak hareketler yaparak oyun oynuyordu. "Dediğim gibi. Sorun değil."

İnerken de Tess'e yardım etmişti. "Umarım eğlenirsin. Güzel geçmesi dileği ile." Ayrıldıklarında kız o kadar rahatlamıştı ki koridorda zıplayarak yürüyebilirdi. Tablolara bakarak selam vermesine çok az kalmıştı.

Yatağına kendisini bıraktığında Alice hala uyanıktı. "Hayret. Neşelisin." Güldü. "Daha çok rahat diyelim." Heyecanla arkadaşına baktı. "Baloda ne giyeceksin?", "Ailem kırmızı bir elbise göndermiş. Sen?", "Yarın umarım gelir ve görürüm. Ailem unutmuş olmasa iyi olur." Hava çarpmış olacak ki yorgundu. "İyi geceler.", "Sana da."

***

Babasının baykuşu bir anda ortak salona daldığında herkes dönmüştü. Hafifçe önüne inen kuşun başını sevdi. Kuş Mason'a yaklaşıp onun da sevmesini bekliyordu. İkisi eğlenirken Tess paketi açtı. Siyah bir elbise vardı. Fazla bakmadan geri kapattı. İnsanların içerisinde elbise incelemeyecekti. "Ah! Partner olarak seni seçmeliydim!" Mason elini alnına koyup üzülür gibi yapmıştı. "Kaçırdığın için üzülsen iyi olur."

Harry yanlarına yaklaştığında artık eskisi kadar Slytherin masasında soğuk rüzgarlar esmiyordu. Sıradan bir Gryffindor'lu masaya yaklaşıyordu sadece. "Bilin bakalım kiminle gidiyorum?", "Luna." Tess ve Mason aynı anda tahmin etmişti. Doğru olacak ki Harry hevesi kaçarak kafa salladı. "Çok mu belli oluyor?", "Suratında oluşan o saf ve mutlu ifadeden mi? Evet." Patates yiyen Mason güldü. "Desene ikimiz de Ravenclawn'danız."

Harry Tess'e baktı. "Sanırım Ardewn gibi biriyle gidecekmişsin." Kızın boğazı düğümlendi. "Şey... Andrew. Evet onunla gidecektim ama..." Mason araya girdi. "Ama anlaşamadılar. Sanırım benim aram onunla iyi değil diye." İnandırıcı olması için mahçup mahçup gülmüştü. Harry'nin kafası karışmıştı. "Şimdi kiminle gidiyorsun o zaman?", "Riddle..."

Bunu Harry'ye söylemesi çok garipti. Acaba Harry onun gerçekte kim olduğunu bilse şimdi ki gibi sadece şaşırıp daha da soru sormaya başlar mıydı? "Riddle mı? Neden? Hem de dedikodulara rağmen." Ah evet. Dedikoduları unutmuştum. "Bu... Profesör Dumbledore ve Snape'in isteği." Şu an tek istediği şey bu yalanın da bir anda dedikoduya dönüşerek iki Profesör'ün kulağına gitmemesiydi. "Ama herkes duysun istemiyorlar."

Çocuk irkilir gibi oldu. "Okulda Riddle kadar ürkütücü bir öğrencinin olduğunu düşünmüyorum. Sana bol şans." Yarını iple çekmeyen tek insan Tess'ti zaten. "Teşekkürler." Tekrar yemeğine döndüğünde yine karamsarlaşmıştı. Sanırım korkuyorum!

Albo Taşı // Tom x OC // Harry PotterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin