uyarı

71 11 0
                                    

Önündeki kadını takip etti. Balo salonuna girdiler. "Her şeyi kontrol ettin değil mi?", "Evet anne." Yanında üç hizmetçi kadın geçti. "Akşam gelecek kişilere yapacağın konuşma ne durumda?", "Bitirdim. Onaylandı." Yüksek tavana baktı. Tıpkı okulundaki gibi mumlar ile süslenmişti. Masalar, içecekler, yiyecekler, süsler ve hatta hizmet edecek insanların yerleri bile kusursuz belirlenmişti. "Ne giyeceksin?", "Geçen sene Mason'ın aldığı elbiseyi." Kadın hışımla ona döndü. "Kendi kıyafetlerin ne oldu? İnsanların aldığı hediyeler ile mi geçiniyorsun sen Tess?!" Başını öne eğdi. "Özür dilerim. Hemen değiştiririm."

Bir erkek, peşinde adamlar ile geldi. Direkt olarak annesinin önünde durdu ve selam verdi. "Böyle harika bir malikane! Sizin için çalışmak bir onurdur Bayan Brown." Bir kağıt uzattı. "Sözleşmemizin sonuna geldik. Lütfen eğlenin." Kadın çekildi. "Kızım imzalayacak." Tess adam ile göz göze geldi ve zorla gülümseyerek kalemi aldı. "Buyurun." Adam imzaya baktı. "Umarım memnun kalırsınız. Biz artık ayrılıyoruz." Onlar giderken annesi ona döndü. "Buyurun da ne demek? Sessizce imzalaman lazım. Onlar senden üstün değil fakat sen de kaba değilsin. Sessizlik... Tess. Yıllardır yaptığın hata." Tekrar özür dileyecekken bir hizmetçi geldi.

"Efendim mutfakta aşçılar arasında bir karar tartışılıyor. Biraz gelir misiniz?", "Tamam. Tess sen de o sırada odana çık ve elbisene karar ver. Kırmızı olmasına dikkat et." İkisi uzaklaşırken kız en sonunda nefes alabildi. Yaklaşık bir haftadır sabahın köründe uyanıyor ve sıkı bir denetimde yaşıyordu. Odasına çıkarken yanından geçen insanlara baktı. Hepsi bir telaş içerisinde eşyalar, yemekler taşıyordu. Akşam olacak baloda her şey kusursuz olmalıydı.

Kocaman kapıyı açıp odasına girdiğinde, evde tek rahatladığı yere girmenin mutluluğunu yaşadı. Yatağına kendini atacakken penceresinde bir baykuş gördü. "Sen ne zamandır bekliyorsun?" Hemen açtı ve onu içeriye aldı. Bu baykuşu biliyordu. Kendisinin imzasına ihtiyacı olan kağıtlar için Riddle'ın gönderdiği baykuştu. Notu aldı ve açtı. Masasında onayladı ve baykuşu geri gönderdi. Okulda neler yapılıyordu? Derslerden geri kalmaması için ağır çalışması gerekiyordu.

Mason ne yapıyordu? Tess az çok tahmin ediyordu. Eminim gene kızlar ile dolaşıyordur. Bir terslik çıkmış mıydı? Cezası bitmiş miydi? Kavga ne olmuştu? Riddle ile konuşuyor muydu? Riddle... O ne yapıyor olabilirdi? Gönderdiği kağıtlarda fazladan tek bir not yazmıyordu. Tess saçmalama. Sana mektup mu yazmasını bekliyorsun? Kendi kendisine güldü. Giysi odasına girdi ve gözüne ilk çarpan kırmızı elbiseyi aldı. Bu bir süre önce aldığı, kısa, ince askılı ve zarif bir elbiseydi. Kenara ayırdı ve tekrar odasına döndü.

Döndüğünde şok yaşadı çünkü baykuş geri dönmüştü ve yaralıydı. Cama vuran kuş telaş olmuştu ve kanadından akan kan camı kirletiyordı. Hemen koştu ve açtı. Kuşun daha da gücü kalmamıştı. Hayvanı nereye koysa bilemiyordu. Yatağına bıraktı ve bütün yastıkları toplayıp rahat bir alan sağladı. Örtüsü kan olmuştu ve bu Tess'i daha da geriyordu. "Asam nerede?" Dün gece bazı büyüler hakkında denemeler yapmıştı. Hemen çalışma masasına koştu. Üstündeki bütün notları ve eşyaları bir kenara iterek asasını aldı. Bazı şeyler yere düşmüştü.

Kuş acı içerisindeydi. Kuşun başını sevdi. Asasını ona doğrulttu ama ne büyü yapsa bilemiyordu. Yarası ney tarafından açılmıştı bilmiyordu. "Hizmetçiler!" Kimse duymuyordu. Daha da bağırdı. "Hizmetçi! Biri buraya baksın hemen!" Kuş artık titremeyi kesmişti. Sanki yavaşça gözleri kapanıyordu. Bir kız acele acele içeri girdi. "Buyrun efendim.", "Hemen şu kanamayı durdur!"

Brown için çalışan kimse normal insanlar değildi. Hepsi çok başarılı fakat imkanları olmayan insanlardı. Ev çalışanlarını özel olarak seçen annesinin en dikkat ettiği şey, gelen kişilerin savunma büyüsü ve bazı şifalı büyüleri bilmeleriydi. Bu hizmetçiler gerektiğinde bir askere bile dönüşebilecek kişilerdi. Kız ön cebinden asasını çıkarttı ve bir büyüyü hızla söyledi. Tess ne dediğini bile algılayamamıştı. Kuş iyice sakinleşti gözlerini kapattı. "Öldü mü?!", "Hayır efendim. Uyguladığım büyü insanlar için. Büyük ihtimalle bayıldı ama geçer."

"Teşekkür ederim.", "Hiç önemli değil... Bu baykuşu nereden buldunuz?" Eğer bir saldırıysa çok kötü olurdu. Evi anında kaos basardı ve akşam iptal olurdu. İlk düzenlemesinin iptal olması annesinin en son isteyeceği şeydi. Kimse bilmemeli. "Büyü çalışıyordum. Mesafe ölçmem lazımdı. Pencereden öylesine ormana doğru büyü yaparken kuşu vurdum." Kız asasını geri koyarken başı ile onayladı. "Başka bir istediğiniz?", "Hayır. Tekrar teşekkür ederim." Hizmetçi çıkarken o da kuşa döndü. Baygın ama sakindi.

Hafif kararmaya başlayan dışarıya baktı. Penceresinin önüne oturdu ve yavaşça aşağı sarktı. Kimse yoktu. Evlerinin hemen sağındaki 'Brown' ormanına baktı. Kimseyi göremiyordu. Kim saldırdıysa gitmişti. Bu bir uyarıydı. Safkanlar ve muggle doğumlular arasında var olan soğuk savaş Brown ailesini oldukça etkiliyordu. Yaptıkları her şey sanki safkanları temsil ediyordu. Bu yüzden bu akşamki balonun kötü geçmesi için belki de bir muggle doğumlu tatsızlık çıkartmak istemişti. Düşüncelere dalarken Riddle'a nasıl ulaşacağını düşündü. Kendi baykuşu da saldırıya uğrayabilirdi.

***

"Her halükarda bu, herkesi birbirine bağlayacaktır. Düşünce şekline bayıldım açıkçası küçük hanım." Elinde içeceği ile zevkle gülen Bay Hugo bıyığını okşadı. Yaklaşık yarım saattir Tess ile sohbet ediyorlardı. "Böyle şık bir daveti senim yaşında birinin düzenlemesi beni çok etkiledi. Çok başarılı olmalısın." Kız nezaket göstergesi olarak gülümsedi. "Teşekkür ederim." Orta yaşlardaki adam çok neşeli ve enerjik biriydi. Kocaman gülümsüyordu. "Şimdiden büyüklerin arasında popülersin. Yaşıtların için örnek birisi oldun bile."

Kapıda görevli olan bir çocuk kıza yaklaştı ve ona eğildi. "Efendim bir çocuk sizi görmek istiyor. Kendisinin daveti yok." Tess durdu. "Bir şey söylemedi mi?", "Kendisinin Hogwarts Slytherin başkanı olduğundan bahsetti. Sizinle görüşmesi gerekiyormuş." Kız Bay Hugo'ya baktı. "Afedersiniz ama bununla ilgilenmem gerekiyor." Oradan ayrıldı ve çocuğu takip etti.

Koca kapıdan çıktığında gecenin karanlığında bekleyen Riddle'ı gördü. "Ne işin var burada?" Direkt olarak ona bakan çocuk konuştu. "Profesör Dumbledore gönderdi. Baykuşumun geri dönmediğinden bahsettiğimde özel olarak gelmemi istedi." Kız tek kaşını kaldırdı. "Yani senden bir imzayı alman için buraya kadar gelmeni istedi?" Çocuğun gözleri Tess'in arkasındaki korumalara takılmıştı. Kapıda dikelen bu iri adamlar ona dik dik bakıyordu. Kız onlara döndü. "Kendisi arkadaşım. Endişelenmeyin."

"Kağıda bakmadın sanırım.",
"Dikkat etmedim. Neden?",
"İmzanı almalıyım çünkü o kağıt yarın diğer büyücülük okulları ile verilen ortak bir kararda kullanılacak. Her bina temsili olarak onayladığını belirtmeli.",
"Biraz meşguldüm." Bir hafta sonra ilk defa okuldan birini görüyordu. Aslında soru sormak istiyordu ama kendisini tuttu. "Biraz acele etmeliyiz ama. Çünkü geri dönmem gerekecek." İçeriden sohbet sesleri geliyordu. Annesi onu burada görürse iyi olmazdı. Sonra aklına daha da önemli bir şey geldi.

Böyle özel bir günde annesi eve dışarıdan davetsiz bir melez soktuğunu görürse işi biterdi. Bu annesi için kan bağlarına hakarete kadar giderdi. "R-Riddle..." Gerildi. Baloya dışarıdan birini sokması yasaktı. Hele safkan değilse. "Arkadan dolaşmamız gerekecek. Odama gizlice gideceğiz.", "Gizlice mi? Neden?" Derin nefes aldı. "Çünkü birini şu an eve sokamam.", "O zaman ben burada beklerim." Olumsuz anlamda kafa salladı. Bu fikir zaten aklına ilk gelen şeydi ama olmazdı. "Seni kapıda gören herkes soracaktır. Nasıl desem... Pek hoş karşılanmaz."

Çocuk biraz düşündü. İkisi bir süre bakıştı. "Tamam." Şimdi tek yapmaları gereken şey içerisi tıklım tıklım dolu malikanede hiç gözükmeden en üst kata çıkmaktı.

Albo Taşı // Tom x OC // Harry PotterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin