seçimi olmayan seçimler

64 11 0
                                    

"Onu nasıl bırakırsın?!" Kız, çocuğun üstüne yürüdü ve iktirdi. "Onu nasıl bırakırsın Riddle?!" Etrafına baktı. Ağaçlara baktı. Tek bacağını yere çarptı ve bağırdı. Sadece Draco değil, ailesi, konuklar ve çalışanlar da ortada yoktu. "Bir seçim yapmalıydık Tess." Hırsla döndü. "Biz mi? 'Yapmalıydık' derken tam olarak kimden bahsediyorsun? Sen ve ben mi? Orada ikimiz yoktuk Riddle. Malfoy'da bizimle birlikteydi.", "Kurtarabileceğim bir yerde değildi. Seni seçtiğim için minnettar olmalısın." Şaşkınlık ve öfke karışımı bir kahkaha attı.

"Minnettar demek." Kendi kendine, kafasını sallayarak sessizce tekrar etti. "Minnettar olmalıyım." Asasını sıktı. "Ben gidiyorum.", "Nereye?" Cevap vermedi. Çünkü açıkçası kendisi de bilmiyordu. Düz bir çizgide ilerlerken arkasından gelen Riddle'ı duydu. "Okula gitmeliyiz." Tekrar duymazdan geldi. Ama en mantıklı fikrin bu olduğunu biliyordu. "Tess." Kızı durdurdu. "Bu şekilde bir şey yapamazsın.", "Seninle de bir şey yaptığımız yok Riddle."

İkisi birbirine baktı. Çocuk karışık bir şeyler düşünüyordu. Sonra pes eder gibi derin bir nefes aldı. Kendisine sinir olmuş gibiydi. "Tamam. Bak, şu an bana tavır alman hiçbir şey katmaz sana." Sonra kızın asasını gösterdi. "Onunla kendini savunamazsın da ayrıca. Şu an istesende istemesende tek başına kalamazsın." Tess de asasına baktı. Onunla kendini tam anlamıyla savunamayacağını o da biliyordu. "Şu an tek yapabileceğimiz şey okula gitmek." Kafasını sessizce salladı. Riddle onunla gelecekse en azından kafasını biraz daha rahatlatabilirdi.

***

Profesör Dumbledore ikisini odasına götürken yaşına rağmen çok hızlı hareket ediyordu. Kendisini izleyen insanları umursamayan kız hala üstündeki elbise ile merdiven çıkarken bir ses duydu. Kalbi o kadar sert bir şekilde sıkışmıştı ki sendeledi. "Tess?" Mason koşarak yanına geliyordu. "Ne oluyor böyle?! Bu halin de ne?!" Riddle'a baktı. "Neden buradasınız? Senin partide olman gerekmiyor mu?!" Kafasını kaldıramıyordu. O kadar çok titriyordu ki yürüyemedi. Profesör döndü ve çocuğu kollarından tuttu.

"Sizin de gelmeniz lazım." Kendisinin nasıl olaya dahil olduğunu anlamayan çocuk omuz silkti. "P-Peki?" Riddle hiç konuşmuyordu. Üçü, odasının şifresini hızla söylen adamın arkasından içeri girdi. "Tess... Bir sorun mu var?" Kız gözlerini yumdu. Ona nasıl söyleceğim? "P-Profesör... Profesör anlatacaktır." Kızın garip hallerini anlamayan çocuk Riddle'a döndü. "Neler oluyor? Ben neden geliyorum?" Masasına geçen Profesör Dumbledore öksürdü. "Lütfen üçünüz de oturun."

Bitkin düşen Tess, düşüncelere dalan Riddle ve merakla diğer üç kişiyi izleyen Mason boş yerlere oturdu. Profesör önce Tess'e baktı. "Okulun girişinde anlattıklarınıza göre Bayan Brown... Saldırı nasıl oldu?" Mason ayağa fırladı. "Ne saldırısı?!" Sesi çıkmayan kız derin bir nefes aldı. "Ben... Ben, Riddle ve Malfoy odamda oturuyorduk. Sonra sesler geldi. Alt katta büyük bir patlama olmuş gibiydi." Mason tekrar bağırdı. "Kime saldırdılar?!", "Lütfen oturu-" çocuk öfkeyle profesör'e döndü. "Ailem saldırıya mı uğradı?!"

Tess titrediğini gördü. Kalktı ve kollarından tuttu. "Mason eve saldırı düzenlendi. Herkesi kaçırdılar." Olanları öğrendikten sonra elleri buz kesilen Mason sandalyesine çöktü. Kız sakin olmaya çalışarak devam etti. "Efendim söylediğim gibi büyük bir patlama oldu ve biz de hemen savunmaya geçtik." Arkadaşı oturunca, o da kendi yerine geri dönü. "Ama çalışanlar içerisinde casuslar varmış. Asamı hep teslim ettiğim çalışan o gün koyması gereken yere koymamış asamı. Bu yüzden sadece Riddle'a güvendik." Dumbledore bir saniyeliğine Riddle'a baktı.

"Daha sonra odaya iki adam girdi. Savunmasız anlarında atlatabildik." Asayı çıkardı. "Bu onlardan birinden aldığım asa. Diğerini Malfoy almıştı ama daha sonra alt kata indiğimizde önümüze çıktılar ve saldırdılar. Riddle ve ben kaçabildik ama Malfoy sanırım asasını kaybetmiş olmalı." Elleriyle oynuyordu. "Zaten alt katta kimse yoktu." Riddle devam etti. "Yaptıkları büyü yüzünden hala aşağıda insanlar olduğunu düşündük ama sadece tuzağa çekmek içinmiş. Bizimle eğleniyorlardı."

"Yani siz üçünüzü özellikle mi istiyorlardı?",
"Evet. Karşımıza çıkan adam da aynen böyle söyledi zaten.",
"Bu kesinlikle safkan-Muggle doğumlu kavgalarının en büyüklerinden." Bir şeyler düşünüyordu. Mason olanları sonradan kavramış gibiydi. "Ailem yaşamıyor olabilir." Tess'te düşündü. Onun da ailesi tehlikedeydi. "Bayan Brown ile yalnız kalmak istiyorum." Riddle ve Mason kafalarını kaldırdı. Sonra birbirlerine ve daha sonra Tess'e baktılar.

Onlar çıktığı anda Profesör konuya girdi. "Riddle'ın bu zamandan olmadığını biliyorum Bayan Brown. Kolyenin onunla ilgisinden de haberim var." Kız gözlerini kocaman açmıştı. Kolyenin sırası mı? Yaşlı adam devam etti. "Bu yüzden dürüst olmanızı istiyorum sizden. Tom Riddle aslında kim?", "Efendim bunun konu-" sesi sert çıkan adam kibarca emrediyor gibiydi. "Lütfen cevap verin." Kız artık bu konuyu daha fazla uzatamayacağını biliyordu.

Derin bir nefes aldı. Ona Tom Riddle'ı, Voldemort'u, Harry ve ailesine olanları, planlarını, kolyenin nasıl Riddle'ı getirdiğini anlattı. Adam şoke olmuştu. "Harry Potter adlı çocuğun mu?", "Evet efendim." Neden kendimi kötü hissediyorum? İhanet etmiş gibi hissediyordu. Sanki bir arkadaşına... Hayır arkadaş diyemezdi. Ama ihanet ediyor gibiydi. Çok suçlu hissediyordu. "Ama geldiğinden beri kimseye zarar vermedi efendim. Kötü bir şey yapmadı.", "Sizi neden bu konuda rahatsız ettiğimi düşünüyorsunuz Bayan Brown?" Kafası karıştı.

"Ne demek istiyorsunuz?",
"Riddle geldiğinden beri hep şüpheli bir öğrenci oldu.",
"Ama öğrenciler arasında popüler, başarılı ve çalışkan bir çocuk. Neden dikkatinizi çekti efendim?",
"Onun şimdiki gelecekte olan halini gördükten sonra hala nasıl içindeki kötülüğü fark ettiğimi mi soruyorsunuz? Onun bir sürü insanı öldürdüğünü söyleyen sizsiniz." Gözleri doldu. Bunu biliyordu. Voldemort onun da ailesini rahat bırakmamıştı. Neden şimdi onun iyi biri olabileceğini anlatmak istiyordu ki?

"Bütün bunları neden sordunuz? Ailem şu an tehlikede olabilir." Eğilerek bir kutuyu alan adam kıza uzattı. İçinde Albo Taşı vardı. "Ama bu benim oda-", "Öğrencilerimin kişisel eşyalarına elimi sürmem kesinlikle benlik bir hareket değil fakat yapmalıydım. Taşı inceledim." Ters çevirdi. "Taşın az çok kötü şans getirebileceğini biliyor olmalısınız. Bunu size anlatmaya çalışmıştım." Kütüphane görevi aklına geldi. Kafa salladı. "Ama taş düşünüldüğünden daha güçlü. Fedakarlık üzerine kurulu bir sistemle çalışıyor. Sizin Riddle'ı bu dönemde istemeniz -ya da istememeniz- taş tarafından yanlış anlaşılmış olmalı."

Kafasında bir sürü soru vardı. Bu konuşmanın sonu nereye varacak? Sessizce dinlemeye devam etti. "O, sizin Riddle'ı geçmişte ölen insanları kurtarmak için çağırdığınızı düşünüyor olmalı." Kız hemen karşı çıktı. "Ama bu amaçla alakası bile yoktu. O gün sadece Mason ile kısaca Voldemort ve Riddle hakkında konuşmuştuk. Öylesine bir iç geçirme idi." Sakince başını sallayan adam gülümsedi. "Size inanıyorum. Ama gelmek istediğim nokta zaten buraları değil." Öksürdü. Ciddileşmişti. Kötü bir şey olacak.

"Şimdi kurtardığınız insanların başka bedenlerde ölmesi gerek. Kolye bunu dengelemeli. Bu yüzden önünüze Riddle geldiğinden beri bir sürü olumsuz şey çıktı ama hiçbiri ölümcül olmadı. Kolye bu sefer işi bitirmek istiyor." Göz göze geldiler. Ne demek istediğini ikisi de biliyordu. "Bir seçim yapmanız gerekecek. İki zaman arasında bir seçim." Asasını salladı. Sağ tarafında başta kendi ailesi olmak üzere bir sürü safkan ailenin hafif görüntüleri vardı. Kıza bakıyorlardı. "Ya şimdi yaşayacak insanları kurtaracaksınız." Bu sefer asasını hafifçe sola döndürdü. Orada da başta Harry'nin ailesi olmaz üzere bir sürü insan vardı. "Ya da her şeyi eski haline getireceksiniz."

Tess ne yapacağını bilmiyordu. "Benden nasıl geri kalanları öldürmemi istersiniz profesör?!" İki tarafa da baktı. Kendi ailesinin olduğu kalabalığa ve sonra diğerine. "Ayrıca her şey eskisi gibi olursa Voldemort öldürmeye devam eder.", "Yani bu anda kalmayı mı istiyorsunuz?" Ailesi aklından çıkmıyordu. İkisini de yapamazdı. Elleriyle kafasını tuttu. "Ben... Başka bir yolu yok mu?", "Var." Hemen toparlandı. Ne derse desin. Kesinlikle bunu seçiyorum. Bu seçimlerden daha kötü hiçbir şey olamaz.

"Nedir o?"
"Sizin ölmeniz."

Albo Taşı // Tom x OC // Harry PotterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin