Bölüm 22

603 65 210
                                    

Aşırı uyumuşluk hissi ile gözlerimi araladığımda birkaç saniye neden günün ortasında yatakta olduğumu anlamlandıramadım. Sonradan gelen bilinç dalgası mental olarak duvara çarpmışım gibi hissettirirken rahat hissetmek için sarılmak istediğim kişiyi aradı gözlerim ama odada yoktu. 

Bayıldığım için büyük ihtimalle yataktan kalkmamam gerekiyordu ama şu anda duygusal anlamda o kadar çökük bir haldeydim ki derhal Adrien'ın beni rahatlatmasına ihtiyacım vardı. Burada ben sakinleştirebilecek tek kişi oydu ve onun bunu biliyor olmasına rağmen odada olmaması moralimi bozmuştu.

Ama işi çıktığını ya da tuvalete gitmesi gerektiğini düşünüyordum ve yataktan kalktım. Kapıyı açıp dışarı çıktığımda koridor tuhaf bir şekilde çok sessizdi. Annemin koridoruna gitmek ve onu görmek istiyordum, Adrien uyandığımı gördüğünde burada olduğumu tahmin edebilirdi sanırım.

Annemin tutulduğu odanın bulunduğu koridorun başına geldiğimde bayılmadan önceki doktor kalabalığının burada da olmadığını fark ettim. Bu tuhafıma gitse de olmamaları işime gelirdi, annemle yalnız olmak istiyordum.

Annemin uyanık olup olmadığını bilmediğimi fark ettim. Eğer uyuyorsa uyandırmak istemezdim ama girmeden bilemeyeceğim için kapıyı mümkün olabilecek en sessiz şekilde açtım ve başımı içeri uzattım.

Aynı anda içeride bana dönen başı ve arkaya saklanan bir çift eli gördüğümde kaşlarımı çattım. Mark'ın annemin odasında tek başına ne işi vardı ve arkasına ne saklamıştı?

"Mark? Ne yaptığını sanıyorsun sen!?"

"H-hiçbir şey Prenses Marinette, uyandınız mı?" Konuyu değiştirme çabasını zavallı bulurken sinirle güldüm.

"Beni aptal yerine koyma Mark, arkanda ne saklıyordun ve annemin odasında tek başına ne işin var?"

Bana doğru birkaç adım atınca istemsizce biraz geriledim. Mark'dan korkmaya başlamıştım ama o bu kadar savunmasız gözükürken korkmak mantıksız geliyordu. Babamın çok sevdiği hakimiyet taktiğini uygulayarak sırtımı dikleştirdim ve doğrudan gözlerinin içine bakmaya devam ettim. 

Bunun işe yaramasını beklerken Mark'ın sırıtmaya başlaması beklediğim bir şey değildi. Ben geri çekilemeden arkasında sakladığı elini çıkardı ve kolumdaki keskin acıdan elindeki şeyin bir şırınga olduğunu ve bana sapladığını anladım. 

Yavaşça gözlerim arkaya kayar ve ben bugün 2. kere bayılırken büyük bir panik içindeydim.

~ADRIEN~

Zindana sürüklenirken bana bu komployu kimin kurmuş olabileceğini düşünüyordum. Maalesef ki aklıma tek bir isim geliyordu. Çok sevgili üvey annem 2. Kraliçe Audrey Agreste.

Onun yaptığından ne kadar emin olsam da bu şekilde zindana sürüklenirken bunu ispat edebilmemin hiçbir yolu yoktu. Beni yargılayacak olan Kraliyet Şurasına bir savunucu götürmem gerekiyordu ama maalesef kendi krallığımda değildim ve savunucuma ulaşamazdım, ulaştırtmazlardı. 

Ayrıca ulaşmam daha büyük bir felaketle sonuçlanırdı, babamın haberi olduğu an Dupain Krallığı'na savaş açmadan duracağından fena halde şüpheliydim.

Audrey'nin sarayda bir adamı olmalıydı ve bu kişi büyük ihtimalle her kimse biz Marinette'i almaya geldiğimiz gün bizimle gelerek saraya sızmıştı. Aklımdan sarayda tanıdığım sınırlı sayıdaki kişileri geçirirken ajanın Kraliçe Sabine'in odasının önündeki gruptan biri ya da birileri olduğuna karar kılmıştım. 

Marinette seslendiğinde durmayan ve kaçmaya devam eden iki doktor çok şüpheliydi. Dosyayı okuttuğumuz, sanırım Mark'dı adı, o çok korkak davranıyordu onun olduğunu zannetmiyordum.

İşin içinden çıkamayacak kadar düşünürken çoktan hücreme gelmiştik. Beni bir çöp torbası gibi içeri fırlatan askerlere sinirlenmemeye çalıştım, onların gözünde bir mahkumdum neticede, hem de idam edilmesine kesin gözüyle bakılan bir mahkum.

Aklıma Marinette gelirken içim korkuyla doldu. En son bayılmıştı ve eğer saraya sızan adamın niyeti elini çabuk tutmaksa Marinette'den kurtulması için bu mükemmel bir şanstı. Aklıma en kötü senaryolar dolarken ona bir şey olmamasını dilemeye başladım. 

Audrey'nin saraya çok da nüfzunun olduğunu zannetmiyordum, yani askerler hala Kral Tom'a bağlı olmalıydı ve bu kesinlikle iyi bir şeydi. Marinette'i koruyacakları anlamına geliyordu ama onun bayıldığından sarayın haberi var mıydı yoksa ajan şimdiden Mari'nin yanına ulaşmış olabilir miydi?

Audrey'nin Marinette'le ne sorunu olabilirdi bilmiyordum ama Kraliçe Sabine ile onu zehirletecek kadar varsa Mari ile de hayli hayli olabilirdi. Ama şu an Marinette'e zarar verilmesi şüpheleri benim üzerimden çekerdi ve ajan biraz bile zekiyse Mari'ye zarar vermemeye karar vermiş olabilirdi.

İçim biraz olsun rahatlarken kendi durumuma odaklanmaya karar verdim, Mari büyük ihtimalle güvendeydi, yani umarım.

Audrey'den haberi olmayan bir yabancıya durum büyük ihtimalle, iktidar hırsı gözünü boyamış bir Veliaht Prens'in -ki bu ben oluyorum- krallığı köşeye sıkıştıran bir anlaşma ile Prenses ile evlendikten sonra Kraliçe'yi aradan çıkarma çalışmaları olarak gözüküyordu. 

Dupain Krallığı'nın kuralı ülkeyi mutlaka bir kral ve kraliçenin yönetmesi olduğundan Kraliçe Sabine'in ölmesi durumunda Kral Tom tahtta kalmak istiyorsa tekrar evlenmeli ya da tahtı varise -yani bizim durumumuzda bana çünkü Marinette ile evlenmiştim- devretmeliydi. Kral Tom ve Kraliçe Sabine'in birbirlerine olan aşkını bilmeyen yoktu bu yüzden Kral Tom'un yeniden evlenmesi bir seçenek olarak bile görülmüyordu.

Bu kural yüzünden benim Kraliçe Sabine'i zehirletmem çok mantıklı oluyordu ve bu da kendimi aklamamı oldukça zorlaştıracaktı. Audrey gerçekten her şeyi düşünmüş ve kusursuz bir plan yapmıştı.

Ama neden bu kadar zahmete girerek çok olası bir savaşı göze almıştı ve asıl istediği neydi? Şu an hamleleri çok savuruk gözüküyordu. Bir Kraliçe Sabine, bir ben belki de Marinette. Ana amacı ne olabilirdi ki? 

Büyük resmi görmekte gerçekten zorlanıyordum ve maalesef çok da vaktim kalmamıştı.



Okullar kapandı ve yazarınız geri döndü ama kısa bir süreliğine ;) Eğer elim değerse Sevgili Patronum'a da yazarım ama bilmiyorum oy sayıları biraz düşük sınırların olmamasından dolayı :((

Bir önceki bölümü yazarken aklımdan ne geçiyorsa ortalığı bir güzel karıştırmışım onu toparlamaya çalıştım biraz :D Bu bölümü yazmam 2 haftamı aldı devamlı yarım bırakıp durdum maalesef :(

Umarım beğenmişsinizdir, beklemenize değmiştir <3

Sizi çok seviyorum, kendinize çok iyi bakın, bir sonraki bölümde görüşmek üzere :)


PrensesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin