Sabah Alya'nın seslenmesi ile enerjik ve uykumu almış bir şekilde uyandım. Aşık olmadığı biriyle evlenecek birine göre güne mutlu bir başlangıçtı. Düğünü kafama takmamaya karar vererek bugüne ayrılan kıyafetimi aldım, bugün bir koşuşturma içinde olacağımdan rahat bir elbise seçmesini söylemiştim Alya'ya. Giyindikten sonra ayakkabı seçmek için dolabı açtım.
Dolabın içinde gelinliği görmemle gözlerim açık kaldı. Resmen bir gecede gelinliği dikmişlerdi. Hemen elime alıp incelemeye başladım ve hiçbir detayın atlanmadığını ve hayallerimin gelinliğinin olabilecek en güzel şekilde dikildiğini gördüm.
İçimi bir burukluk kaplarken gelinliğimi yerine koydum ve damatlığın ne durumda olduğuna bakmak için Prens Adrien'ın odasının kapısını tıklattım. Dün verdiğim damatlık tasarımı gelinlikle uyumlu bir tasarımdı ve unutulmamasını istediğim bazı detayları vardı.
"Girebilirsin Nino!" diyen sesi duymamla düşüncelerimden sıyrıldım ve yavaşça kapıyı aralayarak
"Günaydın Prens Adrien, benim Prenses Marinette. Damatlığı kontrol etmek için gelmiştim." diyerek varlığımı belli ettim.
Beni gördüğünde gözleri irileşti ve daha sonra gözlerini kaçırarak cevap verdi
"Size de günaydın Prenses Marinette, kusura bakmayın yardımcım Nino'yu bekliyordum." Eliyle bir yeri işaret etti ve devam etti
"Damatlık orada, istediğinizi yapabilirsiniz." Başımı salladım ve bir teşekkür mırıldanarak gösterdiği yere gittim.
Damatlığı komodin benzeri bir şeyin üstüne bırakmışlardı ve yanında bir sürü çerçeve vardı. Gözüm birine takıldığında bunun bizim küçükken çekindiğimiz bir fotoğraf olduğunu fark ettim. Adrien'ın bunu saklamasını beklemezdim, açıkcası bu davranışı bana bu sert ve benimle ilgilenmeyen yeni Adrien görüntüsü altında hala çocukluk arkadaşımın yattığını düşündürtmüştü.
Prens Adrien'ın hala odada olduğunu ayrıca ne yaptığıma bakabileceğini hatırlayınca kafamı sallayarak bunu sonra düşünmeye karar verdim. Damatlığı elime aldım ve detayları gözden geçirdim. Her şeyin tamam olduğuna karar getirdikten sonra yavaşça yerine bırakarak
"Damatlıkta bir sorun yok, ben kahvaltıya iniyorum Prens Adrien." dedim. Kafasını salladığında
"Peki, ben de birazdan inerim Prenses Marinette." dedi.
Kapıyı ardımdan kapattığımda ne zaman tutmaya başladığımı bilmediğim nefesimi bıraktım ve heyecanlandığımı fark ettim. Ayrıca kalbim de hızlı hızlı atıyordu. Kendi kendime kaşlarımı çattım, bu da neyin nesiydi böyle?
Adımları hızlandırıp bu sefer karıştırmadan yemek salonunu bulduğumda Kraliçe Audrey'nin burada olmadığını gördüm. Bu bana sebepsiz bir keyif verirken hemen dün oturduğum yere oturdum. Çok geçmeden yanımdaki boşluk da dolduğunda kafamı kaldırdım ve yanındaki annesine bakarak gülümseyen Prens Adrien'a baktım. Hala çok yakışıklıydı ve güldüğünde kalbim bir hoş oluyordu. Çocukken de böyleydi...
Bugün kendimi çok fazla saçma sapan düşünceleri düşünürken yakalıyordum. Bu evlilik ve ülke değişikliği aklımı karıştırmış olmalıydı. Kraliçe Audrey kapıdan içeri girerken gözleri beni bulmuştu, kadının bu kadar şeytani biri olduğunu bilmesem gülümsemesine kanabilirdim...
Emilie teyzenin bana seslendiğini duyduğumda hemen ona doğru baktım ve düğünün en son halledilmesi gerekilen ayrıntılarını konuşmaya başladık. Emilie teyze sanki bir şey söylemek istiyor gibiydi ama söyleyemiyordu. En sonunda söze girdi.
"Adrien sen de dinler misin canım?" Prens Adrien ile diğerlerinin de dikkati bu tarafa döndüğünde anlatmaya başladı
"Agreste Krallığı'nın Veliaht Prenslerin düğün törenleri için uygulanmasını uygun gördüğü birkaç gelenek var," Bir anda dikkati dağılmış gibi görünen Prens Adrien'a döndü ve hafifçe sertleştirdiği sesiyle "Adrien bunları bilmiyorsun, senin bildiklerin başka o yüzden dinle." dedi.
"Düğün seramonisi başladığında çalan şarkıyla dans etmeniz gerektiğini biliyorsunuzdur." Kafamı salladım, elbette ki biliyordum küçüklükten beri her dans dersimde düğünümde yapacağım dansımı düşünürdüm.
"Evlilik yeminleri edildikten sonra halk da orada olacağından sizden bir öpücük bekleniyor." Şaşkınlıkla gözlerimi açıp en az benim kadar şaşırmış Prens Adrien'a döndüm. Yavaş yavaş kızarmaya başladığımı hissediyordum... Ne yani sırf halk ikna olsun diye öpüşecek miydik?
"Normalde her evlenen kraliyet üyesi Yazlık Köşk'te bir hafta geçirir." Ahh... Hayır bir de yalnız mı kalacaktık? Hem de koskoca bir hafta!
"Ama Adrien veliaht olduğu için ben Gabriel ile evlendiğimde yaptığımız gibi " burada Kraliçe Audrey'e kısa bir bakış attı, Kraliçe Audrey yerinde huzursuzca kıpırdanırken devam etti "Ülke dışına çıkarak 2 haftanızı baş başa geçireceksiniz." Zaten iyice açılmış gözlerimle tam ağzımı açacakken Prens Adrien'ı duydum
"İ-iki hafta mı dediniz?" diye sordu.
"Evet Adrien, 2 hafta. Bir de nereye gideceğiniz konusu var, ben zaten buralı olduğum için benim ülkeme gitmemiştik ama sizin Dupain Krallığı'na gitmeniz daha uygun olur" Bu sefer hızla ayağa kalktım ve
"Özür dilerim Emilie teyze saygısızlık etmek istemem ama ben oraya dönmek istemiyorum, babam beni ülkesine tercih edip istemediğim bir evlilik yapmaya zorladığından beri dönemem..." dedim. Gözleri anlayışla doluydu ve cevap vermeye hazırlanmıştı ki bu sefer odayı başka bir ses doldurdu
"Hayır Prenses Marinette bu mümkün değil, Dupain Krallığı'na gideceksiniz." Konuşan kişi Gabriel Agreste'di. Ondan da en az babam kadar nefret ediyordum fakat dediklerine uymak zorundaydım, sonuçta artık Prensesi olduğum ülkenin kralı oydu.
Nasıl buldunuz bölümü?
Bu bölüm düğün olur diye düşünmüştüm ama yine olmadı.Ayrıca yazdığım devirde fotoğrafın bulunmuş veya bulunmamış olması da beni ilgilendirmiyor ;)
Audrey Chloe Felix
Gabriel Masa düzeni bu şekilde
Emilie Adrien Marinette
Yorum sınırı koyuyorum: 50 yorum
Vote:30Bu kadar yüksek olmasının bir sebebi zaman kazanmaya çalışmam, bölüm atmamak için elimde bir sebep oluyor ;) Bu yüzden lütfen yorumlarda random falan atıp sınırı geçmeye çalışmayın. Bir de hiç yorum yapmıyordunuz yorum sınırı iyi bir fikir gibi geldi.
Sizleri seviyorum <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Prenses
FanfictionPrenses Marinette, çocukluk arkadaşları Prens Adrien ve Prens Felix'le bir sonraki karşılaşmalarının bu şekilde olacağını asla tahmin edemezdi.