~ADRİEN~
Marinette'e Dix'i de yanıma alıp öyle gideceğimi söylesem de oraya yalnız gitmek istiyordum. O dükkanın benim için duygusal önemi vardı ve tek başıma gitmek istemem normaldi. Dix denilen arabacıyı tanımıyordum bile, onu babamın bizimle en yakın olduğu yerde yanımda tanımadığım bir adamı istemiyordum.
Küçüklüğümden beri babam her zaman soğuktu ama annem komaya girdikten sonra daha da katı davranmaya başlamıştı. Veliaht ben olduğum için benim Felix'e hazırlanandan çok daha sıkı bir programım vardı ve kardeşimle bile vakit geçirmek için çok az zamanım kalıyordu.
Felix ile birlikte oyun oynayabildiğimiz tek zamanlar ikimizin ortak aldığı derslerden biri olan eskrim derslerinde oluyordu. Çoğu zaman ikimiz birbirimizin tek rakibi olurken bazenleri aramıza Kagami ve Lila da katılıyordu. Lila genellikle bizimle beraber olmak için katılıp çok ciddiye almasa da Kagami eskrimi çok ciddiye alıyordu ve Lila Felix'le derslerden kaytarırken biz Kagami ile uzun maçlar yapıyorduk.
Çoğu zaman berabere biten maçlara babamın benim eskrim dersleri almamı kestirmesiyle ara vermiştik ama benim programımdaki ufak boşluklarda epesini alıp gelen Kagami sayesinde boş zamanlarımda gerçekten bana rakip olabilecek biriyle kaliteli bir maç yapmış oluyordum.
Artık Kagami ile eskisi kadar sık görüşmesek de düğünümüz için saraya gelen konuklardan biriydi Tsuguri ailesi ve Kagami de gelmişti. Beni ve Marinette'i tebrik edenler arasında annesi olsa da o yoktu o yüzden konuşamamıştık ama birkaç hafta sarayda olacağını biliyordum.
Hazır kentte tıkılı kalmışken kendime yeni bir epe almak istemiştim çünkü belki biz Marinette ile Dupain Krallığı'ndan döndüğümüzde onunla kaliteli bir maç yapabilirdik. Ben sormasam da onun epesini alıp beni düelloya davet edeceğinden zaten şüphem yoktu. Bu yüzden eski epemi yenileyip hazır olmak istemiştim.
Maç yapamasak bile en azından babamla hatıramın olduğu dükkanı tekrar ziyaret etmiş olurdum. Babamın bizimle en yakın olduğu anların halkın çevremizde olduğu anlar olduğunu göz ardı ediyordum yoksa canım yanıyordu.
Babamı küçüklüğümden saray sınırları içerisinde yalnızca yemekte ve beni azarlamak için odasına çağırttığında görüyordum. Arada halka mutlu aile tablosu sunmak için dışarı çıkar ve kenti dolaşıp bu dükkana uğrardık. Bu anlarda babamın bizimle ilgilenmesi benim çok hoşuma giderdi ama Felix babamın ilgisine benim kadar önem vermiyordu.
Bana sık sık halka şov yapmak aslında olduğu diktatörü saklamak için bizi kullandığını söylerdi. Ben her zaman kulaklarımı bu gerçeklere tıkasam da öyle olduğunu ben de adım gibi biliyordum. Sadece... böyle düşünürsem o sahte ilgiyle kazandığım mutluluğu kaybetmiş oluyordum... Onun yerine ilgisini gerçek olarak düşünüp kendimi kandırmam daha kolay geliyordu.
Aynı Marinette'in neden bizimle artık görüşmediğinde yaptığım gibi... Bana söylenenlere inanmak sorgulamaktan daha kolay gelmişti ve gerçekler yüzüme vurulunca öylece kalakalmıştım. Gerçekten onun artık bizi görmek istemeyeceğine inanmayı seçmem tamamen benim hatamdı.
Ona da aynı yalan söylenmesine rağmen o inanmıştı... Felix'in de söylenen yalanı yuttuğunu zannetmiyordum ama sesini çıkarmamıştı. Zaten çıkarsaydı da yapabileceği bir şey yoktu.
Sadece kafama takılan bir şey vardı ve mantıklı bir açıklama bulamıyordum. Neden? Neden Marinette ile görüşmemizi yasakladıktan sonra onları resmen savaşla tehdit ederek evlenmemizi ayarlamışlardı? Çok mantıksızdı ama ben bunun arkasındaki nedeni bulacaktım.. Artık kolay yolu seçerek bana dayatılan yalanlara inanan Adrien yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Prenses
FanficPrenses Marinette, çocukluk arkadaşları Prens Adrien ve Prens Felix'le bir sonraki karşılaşmalarının bu şekilde olacağını asla tahmin edemezdi.