Odama çıkıp Tikki'yi aldıktan sonra kaderime boyun eğerek ve bunu ülkemin kurtuluşu için yaptığımı kendime tekrar tekrar söyleyerek ana kapıdan dışarı çıktım ve arabama doğru yürümeye başladım. Şu anda Prenslerden hiçbiriyle karşılaşmak bile istemiyordum. Arabamın yanına ulaştığımda hazırlanmamış olduğunu fark ettim ve şaşkına döndüm. Beni fark eden Alya yanıma geldi ve
"Prensler sizin için araba hazırlamışlar Hanım'ım. Babanız da sizin kendi arabanızla gitmenizi uygun görmediler." Nasıl ya..? Ben her yere kendi arabamla giderdim. Şimdiye kadar hiç onsuz bir yere gitmemiştim, şimdi de gitmeyecektim.
"Git o Prenslere ve Kral'a söyle ben kendi arabamla gideceğim." dediğimde Alya
"Ama... Hanım'ım... Ben nasıl Kral'a böyle bir şey söylerim..." diyerek haklı bir noktaya parmak bastı. Bir hizmetlinin Kral'a böyle bir şeyi iletmesi ölüm fermanını imzalaması gibi bir şeydi ve ben Alya'ya bunu kesinlikle yapamazdım.
"Haklısın. Ben kendim gidip söylerim. Git şimdi arabacıyı bul ve hazırlamaya başlamalarını söyle çünkü ya kendi arabamla giderim ya da hiç gitmem." dedim ve o babam olacak Kral'ı es geçerek yıllardır görmediğim ve şimdi evlenmem istenen çocukluk arkadaşım Prens Adrien'ın yanına gittim. Benim onlara doğru geldiğimi gören Prens Felix kardeşini dürttü ve onun da bana doğru bakmasını sağladı. Sonunda yanlarına ulaştığımda
"Bana bir araba hazırladığınız teşekkür ederim, çok incesiniz fakat benim kendi arabam mevcut ve ben onunla gitmeyi talep ediyorum." diyerek konuşmaya hızlı bir giriş yaptım. Göz renklerinden ayırt ettiğim Prenslerden yeşil gözlü olanı yani Adrien bana garip garip baktı ve
"Anlıyorum Prenses Marinette, fakat sizin kendi arabanızla gelmeniz bizim düğün adetlerimize uymuyor. Halkımız bizim gelin almaya gittiğimizi sanıyorlar ve eğer siz kendi arabanızla gelirseniz adet yerini bulmaz ve halk şüphelenmeye başlar."
Ahhh... Saçma adetler... Ama bu kadar kolay pes etmeyecektim.
"Ben de anlıyorum Prens Adrien fakat takdir edersiniz ki daha biraz önce bir evlilik yapacağımı öğrendim ve bu kesinlikle benim rızam dışında gelişen bir olay. Hem zaten hiç alışık olmadığım bir ortama gireceğim, bari kendi arabamla gitmemi mazur görün. Ayrıca halk benim arabamla sizin Kraliyet arabanızı ayırt edemez. Çünkü hatırlarsanız küçükken arabamı anneniz hediye etmişti. Yani aynı modele sahipler." Bir çırpıda söylediğim cümleler bana oldukça ikna edici gözükmüştü. Prens Adrien'ın mırıldandığını duydum.
"Hala çok inatçı..."
"Efendim..."
"Diyorum ki tamam siz nasıl isterseniz, fakat şunu da belirteyim ki bu olayda benim de rızam alınmadı." dediği şeyi zaten tahmin ediyorum o yüzden çok şaşırmadım. Kral Gabriel her zaman çok dominant bir baba ve hükümdar olmuştu. Sonunda onayımı almış olmamın mutluluğuyla Alya'yı ve arabamı bıraktığım yere doğru döndüm ve yürümeye başladım.
Arabamı hazırlanmış bulmamla içine atlamam bir oldu. Hemen Alya'yı da yanıma çağırdım ve zorla evlendirilmeye gönderildiğim evimden ayrılmak için yolculuğum başladı.
<<>><<>> <<>><<>> <<>><<>>
Uzun ve bir başkentten bir başkente yapılan yolculuğumuz sonunda Lutetia'ya* vardığımızda bizi coşkun bir kalabalık ve onları düzenli ve bize zararsız halde tutmaya çalışan askeri birlik karşıladı.Halk meraklı gözlerle bize, özellikle de bana bakıyordu. Ben ise bu davranışlara ülkemde yaptığım gezilerden alışkın olduğum için sakin bir şekilde kalabalığın içinden geçip saraya varmamızı bekliyordum.
Sarayın bahçesine giriş yapan at arabalarımızdan indikten sonra saraya bir göz gezdirdim ve aynı küçükken hatırladığım gibi kaldığını gördüm. Küçükken bazen Prens Adrien ve Felix bize gelirlerdi bazen de ben onlara giderdim. Birlikte eğitim alırdık. Ama ne zamanki Chloe doğdu, daha doğrusu Kral Gabriel Kraliçe Audrey ile evlendi o zaman benim buraya ve onların bize gelmesi yasaklandı.
Sarayın iki kulesinin arasında olan balkondan bize bakan kişilere baktığımda gözüme hemen en önde duran ve oldukça gösterişli bir elbise giymiş sarışın bir kız çarptı. Prenses Chloe bu olmalıydı. Acaba annesi gibi miydi? Öyleyse çok işim vardı.
Ana Kraliçe Emilie her zamanki gibi muhteşem ve sıcak gülümsemesiyle bize bakarken 2. Kraliçe Audrey olması gereken kadın ise olması gerektiğinden daha abartılı bir elbiseyle göze batıyordu. Küçümseyici bir gülümsemeyle bana baktığını fark edince hemen dikkatimi başka yöne çevirdim. Daha şimdiden bu kadını hiç sevmemiştim.
Arkalarda bir kıpırdanma olduğunu gördüğümde bakışlarımı oraya yönlendirdim ve bütün haşmetiyle soğuk Kral Gabriel'ı gördüm. Eskiden çok sevdiğim ve hatta babam gibi gördüğüm adam şimdi yaptığı alçakça teklifle gözümden düşmüştü.
Alya'nın bavullarımı gelen görevlilere teslim ettikten sonra kucağında kedim Tikki ile yanıma doğru gelmeye başladığını gördüm ve ben de ona doğru yürümeye başladım. Şu anda yanında güvende hissettiğim tek kişi oydu ve içeri girerken yanımda olmasını istiyordum. Alya'nın bir yere bakakaldığını görünce baktığı yere bakmaya başladım ve arkadaki arabalardan birinden çıkmış bize doğru gelen iki genç adam gördüm. Biri mavi saçlıydı ve Felix'in yanına doğru ilerliyordu. Diğeri ise esmerdi ve o da Adrien'ın yanına doğru gidiyordu. Alya esmer olan çocuk nereye gitse gözleriyle onu takip ediyordu. Gözlerimi mavi saçlı olana çevirince onun gözlerinin ise balkona baktığını gördüm. Prenses Chloe ile bakışıyorlardı.
O sırada 2. Kraliçe Audrey Prenses Chloe'nin nereye baktığını fark etti ve kızına doğru ilerleyip onu bir köşeye çekmeye başladı. Prenses Chloe yerine geri döndüğünde yanında turuncu saçlı bir kız da vardı. Yardımcısı olmalıydı.
Ben bütün bunları gözlemlerken Prens Felix ve Adrien yanında o iki erkekle beraber yanımıza doğru gelmişlerdi. Prens Adrien eliyle önce esmer sonra da mavi saçlı erkeği işaret edip
"Prenses Marinette bu Nino benim yardımcım, o da Luka Felix'in yardımcısı."
Merhabalaşıp tanıştıktan sonra ben de Alya'yı onlarla tanıştırdım. Daha sonra hep birlikte içeri girmeye başladık.
* Lutetia Paris'in eski bir ismidir. Aynı Konstantinapolis'in İstanbul'un eski bir adı olması gibi.
Umarım bölümü beğenmişsinizdir. Uykumdan feragat ederek yazdım bu bölüm ilham gelince şu an saat tam 4 ve uyumak istiyorum.
Yorumlarınızı benimle paylaşmayı ve isterseniz vote atmayı lütfen unutmayın...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Prenses
FanfictionPrenses Marinette, çocukluk arkadaşları Prens Adrien ve Prens Felix'le bir sonraki karşılaşmalarının bu şekilde olacağını asla tahmin edemezdi.