~FLASHBACK~
"Küçük Prenses, artık uyanmalısınız..." Marinette başının dibinde dikilen saray görevlisine gözlerini açmadan homurdandı.
"Hayır... Uyku... Bırak..."
"Prens Adrien ve Felix geldiler efendim, borazanın sesini duymadınız mı?" Adrien ve Felix'in ismini duymasıyla gözlerini açıp örtüyü üstümden atması bir olmuştu.
Hızlıca hazırlandıktan sonra boy aynasında giydiği tatlı ve gün boyu yapacakları aktiviteler için rahat olan tulumuna son kez baktı ve koridorlarda sekerek arkadaşlarının sık sık geldiklerinde kaldıkları odaya doğru ilerledi.
Kapıyı tıklattıktan sonra içeriden gelen komut ile heyecanla içeri girdi ve hemen mavi gözlü olana -Felix- sarıldı.
"Feliiix, sizi çok özledim." Ayrıldıklarında kız Adrien'a sarılıp sarılmamak konusunda biraz kararsız kalmıştı. Aralarında her zaman tuhaf bir enerji vardı ve onun yanında Felix'in yanında olduğu kadar rahat davranamıyordu. Ama yine de ona da neşeyle selam verdi.
"Merhaba Adrien, yolculuk nasıl geçti? Geleceğinizi unutmuşum o yüzden erken kalkıp sizi karşılayamadım." Moralinin biraz bozulduğu anlaşılan küçük prens kız için gülümsedi ve cevapladı
"Önemli değil Marinette, çok olmadı zaten geleli, biz odaya geldik ve sen kapıyı tıklattın."
"Ah, sevindim. Hadi ben de yardım edeyim de birlikte kahvaltıya inelim."
>><<<>>><<
Kahvaltılarını yaptıktan sonra sarayın oldukça geniş ve üçlünün oyunlarına müsait arka bahçesine çıktılar.
Bir süre yakalamaca oynayarak oyalandıktan sonra Marinette'in
"Benim bir fikrim var, evcilik oynayalım!" diyerek ortaya attığı fikre Felix yüzünü buruştururken Adrien sevinçle ellerini çırptı ve başını sallayarak kabul etti.
Marinette Felix'in elini tutup onu çekiştirerek ikna etmeye çalışırken Adrien içinde hissettiği bu duyguyu anlamlandırmaya çalışıyordu.
Buna kıskançlık denemezdi, hayır. O kardeşini kıskanmazdı bir kere. Ama Marinette'in Felix'le ondan daha fazla ilgilendiği de bir gerçekti ve bu Adrien'ı fazlasıyla huzursuz ediyordu.
Marinette onunla da ilgilenmeliydi. Onun elini tutmalı, onu oyun için ikna etmeliydi, Felix'i değil. Ama şu an gözlerinin önünde Marinette, Felix'in elini tutmuş, ona dil dökerek oyuna ikna etmeye çalışıyordu.
Kız bir anda Felix'i bırakıp ona doğru koşmaya başlayınca küçük çocuk önce bir şaşırdı, daha sonra ikizni ikna etmesi için onu çağırdığını anladı. Hayır anlayamıyordu, Felix oynamasa nolurdu sanki?
Marinette'i kıramayıp Felix'i ikna eden Adrien sayesinde oyuna başlamışlardı ki bu sefer de kim çocuk kimin baba olacağı için tartışmaya başladılar. Erkeklerin ikisi de baba olmak isterken Marinette kimi seçeceğini bilememiş ve oyunu değiştirmeye karar vermişti, hiç kimsenin kalbinin kırılmasını istemiyordu.
>><<<>>><<
Çocuklar uzun geçen günün ardından odalarına döndüğünde Marinette de onlarla biraz daha vakit geçirmek için onlarla beraber gitmişti.
"Felix, attan nasıl da düştün ama," gülerek odada Felix'in gazabından kaçan Adrien çareyi Marinette'in arkasına saklanarak onu siper olarak kullanmakta bulduğu için Felix'in Adrien'ı hedefleyerek attığı yastık kızın yüzüne çarpınca odada bir sessizlik oluştu. Erkekler sessizce ve korkarak kızın tepkisini beklerken Marinette'in gülerek yastığı Felix'e geri fırlatması kesinlikle bekledikleri tepki değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Prenses
FanfictionPrenses Marinette, çocukluk arkadaşları Prens Adrien ve Prens Felix'le bir sonraki karşılaşmalarının bu şekilde olacağını asla tahmin edemezdi.