"Bir günlük buldum ve göz attığımda şok olduğumu hatırlıyorum. Ne kadar öfke dolu olduğunu, her şekilde intikamını ve kendine ait olan şeyi geri alacağından bahsediyordu. Uzun bir süre ne anlama geldiğini düşündüm yazılanların ama o zamanki aklımla anlayamamıştım. Şimdi biraz taşlar yerine oturmaya başladı."
İşte bu duymayı beklediğim bir şeydi. Audrey'nin öfke dolu ve bir şeyden intikam almaya çalıştığını biliyordum. Önemli olan nedeniydi.
"Mesela neye kızgın olduğunu hatırlamıyor musun?" diyerek şansımı denedim.
"Hayır Marinette, maalesef hatırlamıyorum." diyerek kafasını salladı. O yaşta bir çocuğun okuduklarını hatırlamasını beklemiyordum ama yine de...
"Daha sonra Kraliçe Audrey'yi olabildiğince aklımdan uzak tutmaya çalıştım. Zaten dopdolu programım sayesinde bu çok da zor olmamıştı. Taa ki -"
"Benimle evlenme olayı çıkana kadar." Kafasını sallayarak onayladı.
"Anlaşmayı babama öneren Audrey'miş Chloe'ye göre ama ben bundan nasıl bir kazancı olabilir anlayamıyorum. Bizim görüşmemizi engellemek için babamı manipüle eden de oydu sonuçta. Şimdi ne değişti de böyle bir hamle yaptı?"
"Evet gerçekten çok karmaşık... Peki bugün noldu? Neden bu kadar şok olmuş gibi geldin? Ve unuttum sanma hala Dix'i almadığın için çok kızgınım sana!"
"Ah evet... Dix'i almak istemedim, bir kere olsun yalnız olmanın tadını çıkarmak istedim. Sen uyanmadan geri dönmeyi düşündüğüm için endişeleneceğini düşünemedim. Özür dilerim seni kaygılandırdığım için..."
"Adrien eminim ki sen de gayet farkındasın ama sen bir prenssin. Hem de Veliaht Prens ve halkın içinde isyancıların olduğunu benden daha iyi biliyorsun. Ya biri seni tanısaydı..." Nefes aldım.
"Neyse ama şu an önemli olan sapasağlam geri dönmen. Devam et lütfen."
"Dükkanın sahibi hatırladığım kadarıyla çok yaşlı bir adamdı ve ben oğluna devrettiğinden emindim ama beni içeride Bay Frederic karşıladı. Çok yaşlanmıştı ama hala işine devam ediyordu çünkü oğlu dükkanı devralmak istememiş."
"Her neyse, ben beni tanıyacak diye korkarken beni babam zannetti." Sırıttım ve Adrien da gülerek anlatmaya devam etti.
"İşte nasıl gittiğini sordu. Babam annemin peşinde koşuyormuş biliyor musun? Emilie'yi tavlayabildin mi diye sordu bana. Sonra da söylendi. Başka bir sürü kız varmış neden onda bu kadar ısrar ediyormuşum." Adamın hafızasında bir sorun vardı ama bu bir taraftan da eğlenceli ve garipti.
"Sonra... Sonra ülkeyi ziyarete gelen bir kızdan bahsetti..." Nefesimi tuttum sanırım bunun nereye gideceğini biliyordum. Ağzımı açıyordum ki elini kaldırdı ve beni durdurdu.
"Bu kız komşu ülkenin veliaht prensi ile nişanlıymış..."
Dediği şey ile ağzım açık kalırken şoktan kaskatı kesilmiştim. Teyit etmek için sordum ama başka bir şey olmasının imkanı yoktu...
"O- o kız... Kraliçe Audrey mi..?" Adrien yavaşça başını salladı. Oturduğum sandalyede geriye doğru attım kendimi.
Babamla mı nişanlıydı yani..? Kraliçe Audrey... babamla nişanlıydı... babamla...
Bu her şeyi bir mantığa oturtuyordu.
"Babamla nişanları bozulunca ülkeyi terk etti ve buraya geldi. Kral Gabriel'ı kendi amaçları için kullandı ve bizi ayırdı... Peki neden evlenmemizi istedi? Planı ne? Bundan ne yarar sağlayacak!?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Prenses
FanficPrenses Marinette, çocukluk arkadaşları Prens Adrien ve Prens Felix'le bir sonraki karşılaşmalarının bu şekilde olacağını asla tahmin edemezdi.