Potansiyel bir hainin nişanlısıyım
Sanırım nişanlım 8 yıl sonra idam edilcek.
Vatana ihanetten.
Bu işini veya konumunu kaybedeceği anlamına gelmiyor ama kelimenin tam anlamıyla kafası kesilecek.
Ve Hala aynı kaderi paylaşıp paylaşmadığmdan emin değilim
Önceki hayatında okuduğu romandaki dizeleri hatırlarken düşündü.
"Ha..."
Kaç kere iç çektiğini hatırlamıyordu.
'Bu ne anlama geliyor? Bir hainin nişanlısı olarak reeankarne oldum mu ?'
Nişanlısı niyeti ne olursa olsun siyasi olarak atanmamıştı.
Onu o kadar çok sevdi ki nişanlanmak için açık girevine bile başladı. Geçen ay nişanlandıktan sonra çok mutlu oldu.
Bu sabaha kadar öyleydi.
Nişanlısı Karpel'in büyüyüp hain olacağını ve Veliaht prensin ellerinde Sefil Bir sonunun olacağını bilmiyordu.
Eski İmparatorun tek çocuğu Karpel.
Şu anki İmparator olan amcasının gözünden babasını öldüren talihsiz bir prensti.
Herkes tek istediği şeyin İmparatorun ölümü olduğunu biliyordu.
Herkes bir gün Karpel'in İmparator'a kılıç çekecegini düşündü.
Belki de İmparator da öyle düşünüyordu.
Karpel'in kalbini sevgi ile doldurulması halinde kötü iradesini terk edip Krenberia Dükü olarak onun yanında kalacağını düşünen bir tek o vardı.
Çünkü onun da onu sevdigine inanıyordu.
'Ne oluyor be.'
'Babası gözlerinin önünde öldürüldüğünde bir aşk büyüsü onu asla değiştirmez.'
Mümkün olduğu kadar replikleri hatırladı. Ama daha saçma bir şey buldu.
Geçmiş hayatını hatırladı.
'Bir hayal mi ? Olamaz'
Zihminde bu kadar canlı yaşayan ve nefes alan o anılar hiçbir şekilde hayal değildi. Onun için hayat yürüyen bir rüya gibiydi.
Ama şu anda aynada kendine bakmak güzel bir kızın hayali olamazdı.
Dün ya da geçen yıl, aynı görünüyordu.
Evet, eğer ölseydi reenkarne olabilirdi.
'Bunu anladım, ama neden aniden geçmiş hayatımı hatırlıyorum?'
Ne kadar düşünürse düşünsün deşifre edemiyordu. Neden şimdi hatırlaması gerekiyordu?
Yeni bir dünyaya reenkarne olmadı, ama önceki hayatında okuduğu Bir romana reenkarne oldu.
Krenberia Dükü'nün tek kızı NylebKrenberia.
Yakında hain olacak Karpel Ivelox'un
Evlilik partneri.Nyle olarak doğdu ve şimdiye kadar sıradan bir aristokrat olarak mutlu bir şekilde yaşamıştı.
Elbette talihsizlik de olmadı. Annesi Nyla'nın ikiye bölündüğünde bile Tanık olmadan hastalığı nedeniyle gözlerini kapattı.
Yani, ona bakabilicek tek kişi onu sevgiyle büyüten babasıydı.
O sadece bir Dük degildi, eski İmparator dışında İmparatorun en soylu adamıydı.
Değerli muamele gördüğü için hayatı boyunca huzur içinde yaşadı. Hiç üzülmedi
Yaşayan en mutlu insan olduğu doğruydu.
Örneğin bir yemekte yan yemekleri beğenmediyse.... tabağına ters çevirip çatalına fırlatabilirdi.
'Ah bunu neden yaptım?'
Yatmadan önce hikaye dinlemesi zorunluydu.
'Neden kimse beni durdurmadı?'
'Hayır, biliyorum'
'Kimse beni azarlamadı ama neden?'
Yemeğinden şikayet ederken babası hep onun yanında yer alır ve "Tadı kötü yapan kişi aşçı" derdi.
Bir kızın annesini kaç yaşında kaybettiği önemli değil. Her zaman sert oldu.
Mevcut adı Nyla için 'Ina' takma adı, önceki yaşamında oldugu kadar üç milyon kez utanç vericiydi.
'Bu çılgınca'
Tanrı, geçmiş hayatını hatırlatacak kadar kötü müydü?
Ya da bu, önceki hayatındaki ölümünden utandığı için ona "laneti" olabilirdi.
En azından önceki yaşamında kendisi ne iş yaptıysa gurur duyan mantıklı bir insandı.
Fakirken ve yalnız yaşamak zorunda kaldığında yemeğin ne kadar değerli olduğunu biliyordu.
Hatta aşırı çalışmaktan hastalanıyordu.
13 yaşında değildi.
Doğum günü ya da başka bir önemli değildi ve önceki yaşamındaki ölüm tarihi ile hiçbir ilgisi yoktu.
Sizin akranları ile bahçede çay keyfi yaparken aklına yeni anı geldi.
'Ne oluyor be? şimdi ne hatırladım? hatırlamam gerekirse, onu doğduğum andan itibaren hatırlamalıydım.'
Tanrı ona daha önce hatırlatmış olsaydı, madenlerden uzak durabilirdi. Ama şimdi potansiyel Bir Hainle nişanlanmıştı!!
Ya da yanlış seçim yapmaktan pişmanlık duymadan onun mutlu bir şekilde ölmesine izin verebilirdi neden ona böyle vurmak zorunda kaldı.
Bütün Ulus nişanlısının vatana ihanet etmek zorunda olduğunu biliyordu.
Şimdiki İmparator babasının düşmanıysa neden hayatını tehlikeye atıyordu.
Tanrı, onun 13 yaşında bir çocuk olduğu için anlayamayacağını mı düşündü?
Sevgi ile kör olduğunda çevresi ile ilgilenmeye bile aldırmazdı.
'Aşk,aşk! Bu da ne?'
Karpel'i gerçekten sevmiş olabilir.
Belki de imparatorluk ailesinin kanına sahip olan ve yuvasından kendi kanını yaparak düşen bir Yavru kartalı kafese koymak istemiştir?
Bu yüzden Karpel'e sevgi ve özenle davrandı.
Onu sevdiğine inanıyordu ama o onunla göz teması kurmak bile istemiyordu.
İmparatorluk Sarayı'nda tek başına terk edilmiş olan Krenberia Dükü onu kabul etti. Ama kimseyi sevemezdi.
Durum o kadar iç karartıcıydı ki kendini ifade edemiyordu ve soğuk tavrı Muhtemelen gerçek duası değildi.
Yan taraftaki kapıda bir patlama duyuldu.
"...Ugh"
Ağrılı bir ses tarafından takip edildi.
||Bazı yerleri kendimce çevirdim.
Çünkü bazı kısımların türkçesi anlamlı olmuyordu.
Okuduğunuz için teşekkürler💕💕||
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Please Be A Traitor || Novel Çeviri
RomantizmBen Dük'ün tek kızı Nyla. Huzur içinde yaşıyordum. Bir gün, birden önceki hayatımı hatırladım.Bir romanın içinde yaşıyorum. Nişanlım Karpel gelecekte Bir Hain olacak ve yaşadığım toprak parçası bir kabile İstilası tarafından yok edilirken Cenk Nehri...