Saatler geçti ay güneşle yer değiştirirken gökyüzü kızıl rengine kavuştu, serçeler sevinçle ve umutla yeni günün haberini verirken bütün gece toplu halde dolaşarak havlayan köpekler sessizliğe gömüldü. Meryem bütün gece oturduğu koltuktan yavaş hareketlerle kalktı bir iki adımda cama yaklaşıp pencereyi açtı. Bütün gece birbirini kovalayan gölgeleri izlerken otuz iki yıllık hayatının muhakemesini yaptı. Hayatında hiçbir şey onun istediği gibi olmamışken kendi için tek bir faaliyette bulunmadığının kararına varmış içten içe kendini yargılamıştı. Yıllardır izin bile kullanmadan sürekli çalıştığının farkına yeni yeni varıyordu. Kendini bu kadar arka plana atmayı nasıl başardığını çözemedi. Derin nefesler alıp verirken ağrıyan başını ovuşturdu. Yıllardır düşünmediği, sorgulamadığı ne varsa beyninin içine bir gece içerisinde doluşmuş inanılmaz bir ağırlık ve acı veriyorlardı.
Gece boyunca ne yapacağı hakkında bir karara varamazken gözü telefonuna kaydı ,aylardır görüşmediği tek dostunu aramak geldi aklına. Yapacak başka seçeneği de yoktu zaten. Telefonu hızla yatağından aldı ve hayattaki tek dostunu rehbere adını yazıp vazgeçmeden ara tuşuna tıkladı, elleri titriyordu. Telefonu kulağına götürdüğünde hayli tedirgindi aylardır konuşmadığı eski dostunun tepkisini ölümüne merak ediyordu, telefon çalarken titrek nefesler vermeye ve tırnaklarının kenarlarında ki etleri yolmaya başlamıştı tedirgin olduğu her an yaptığı gibi. Dördüncü çalışta açılmayan telefondan umudunu keserken uykulu sesini işitti hattın diğer ucundan.
"Bu saatte aradığına göre rüyanda beni gördün herhalde Meryem"
Sevinç ve tedirginlikle bir kaç soluk verip ne söyleyeceğini düşünürken doğru bir arkadaş seçimi yaptığı için kendini içten içe tebrik ediyordu.
"Cengiz bu gün müsaitsen görüşmemiz lazım. Bir saate her zaman kahvaltı yaptığımız yerde görüşelim olur mu ? Lütfen hayır deme sana ihtiyacım var."
Endişe ve aceleyle söylenen sözcükler karşı tarafta sessizlikle karşılanırken derin bir soluk sonrası Meryem titrek sesiyle tekrar konuştu
"Söylediğim her şey için özür dilerim sen haklıydın en başından beri. Görüşmek istemiyorsan anlarım ama beni affet olur mu?"
Hayattaki tek dostunu da kaybetmişti. Cevap gelmeyen her an biraz daha umutsuzluğa kapılırken karşı tarafı zor durum da bırakmamak adına telefonu kapatmaya hazırlandığı sırada karşı taraftan gelen kalın ve canlı ses Meryem'in hayatına bir umut ışığı gibi doğmuştu.
"Hemen duygu sömürüsü yapma başımın belası. Bir saate orda olurum umarım başın büyük bir belada değildir. Bu arada hemen affedeceğimi düşünüyorsan yanılıyorsun burnundan getireceğim"
İki tarafın kıkırdama sesleri birbirine karışırken Meryem devam ettirdi
"Cezam neyse razıyım Cengo yeter ki beni başımdaki belalardan kurtar. Şimdi kapatıyorum evdekiler uyanır birazdan bir saate görüşürüz bekletme beni."
Karşı taraftan gelen onaylayan mırıltıdan sonra telefonu kapatıp yatakta ki eski yerine fırlattı. Yavaş hareketlerle kapıyı açıp elini yüzünü yıkamak için banyoya yöneldi evdekiler uyanmasın diye parmak uçlarında hareket etmek çok zordu ancak uyanıp nere gideceğine dair hesap sormalarına da katlanacak kafada değildi. Odaya geri döndüğünde küçük dolabının karşısında bir kaç saniye bekledi saçlarını arkadan sıkıca toplayarak baş ağrısının artmasını sağlarken gözleri tüm gece ağladığının habercisiydi. İki kapaklı dolabın kapağını açıp eline geçen iki parçalık bol siyah uzun kollu badiyi ve kumaş pantolonunu seri hareketlerle üzerine geçirdi. Geniş çantasının içerisine yıllardır sakladığı belgelerle cüzdanını tıkıştırdı kapının arkasında ki montunu üstüne geçirip telefonunu cebine tıkıştırırken masanın üzerinde ki evin anahtarını aldı. Deliğinden çıkarken son kez arkasına küçücük odasına baktı. Küçük ancak büyük anılarla ve hatıralarla dolu mavi duvarları artık sakinleşmesine yardımcı olacak güce sahip değildi. Kapısını sessiz olmaya özen göstererek açıp arkasından özenle kapatıp kilitledi. Dış kapının kilidini açıp dışarı adım attığında tuttuğu nefesini bir solukta geri verdi. Otuz iki yaşında hala ailesine hesap verme korkusuyla yaşaması onu delirtiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARKANA BAKMA
General FictionÜç kadın, üç farklı hikaye ve acı. Yaralarını saracak birbirlerinden başka kimsesi olmayan kusurlarıyla kusursuz üç mükemmel insan.