Ellerini mutfak havlusuna silerken alacaklı gibi kapıya dayananın kim olduğunu deli gibi merak ediyordu. Birkaç adımda ulaştığı kapıya varınca babaannesi de salonun kapısında belirmiş hayrola inşallah diye söyleniyordu. Temkinli davranmak adına
"Kim o?" diye sordu endişeli çıkan sesine engel olamadan.
"Benim Esra, Yusuf"
Kapının ardında hiç ummadığı tok sesi duyduğunda kalbi ağzında atmaya başlamıştı bile. Usulca kapıyı araladı yanakları al al olmuş ne diyeceğini nasıl davranacağını şaşırmış vaziyette izledi karşısındaki genç adamı. Gözleri sıcacık bakarken aydınlık yüzü genç kadının yüreğini ağzına getiriyordu. Bir duygunun bu kadar yoğun yaşanması akıl alır gibi değildi. Aralanan kapıda Yusuf'u gören babaanne kapıyı açtı Esra'yı kenara çekip soran gözlerle baktı genç adama
"Hayırdır evladım bir şey mi oldu"
"Önemli bir şey değil Fatma Nene. Akşam bana kız istemeye gideceğiz annem müsaitse Esra yardıma iner mi diye sormamı istedi"
Gülen yüzüyle cevap veren gencin ağzından dökülen kelimler, Esra'nın yüzünde şaşkınlık ifadesine dönüşmüştü. Beyni söylenilen kelimeleri defalarca tekrar ederken dünya bir saniyeliğine durdu. Algıladığı her kelime sonrası, gözlerindeki şaşkınlık hayal kırıklığına dönüşürken bakışlarını genç adamdan çekti. Başından aşağı kaynar sular dökülmüş dünyası başına yıkılmıştı... Ağzı beş karış açık kalan kızı gören babaanne durumu anlayınca bozuntuya vermeden torununu içeri iteleyip delikanlıya çevirdi bakışlarını. Şaşkınlığını gizleyemediği ses tonuyla konuşmayı devam ettirdi.
"Hayırlı olsun tanıdık mı kız? Hiç haberimiz olmadı"
"Yok civardan değil, ani gelişti biraz söyleme fırsatımız olmadı kimseye. Akşam müsaitseniz annem istemeye de gelmenizi istedi malum benim dedem nenem sizlere ömür. Hem nişan da takılacak gelirsiniz demi Fatma Nene."
Gözleri Esra'sına kaydı yaşlı kadının üzüntüsünü gözleri bağıra çağıra anlatıyordu sanki. Kapıda bekleyen oğlanı işkillendirmemek için çok üstünde durmadan cevapladı.
"Geliriz tabi oğlum, Esra'nın biraz işi var annene söyle iner birazdan."
"Tamam Fatma Nene. Görüşürüz akşam, Allaha emanet olun"
"Sende Allaha emanet ol"
Kapıyı kapatan kadın heykele dönmüş torununa döndü beti benzi atmıştı, gözleri anlamsızca duvarı izliyordu, göz yaşları akmak için izin bekliyordu.
"Esra güzel kızım iyi misin?"
Şaşkınlığını üzerinden atamayan genç kız daldığı düşüncelerden bir türlü kopamazken akşam sevdiği adamın söz merasimine katılmanın ne denli acı olacağını düşünüyordu. Sanki güzel bir rüya yanlış bir kelime sonrası kabusa dönüşmüştü. Akşam olmasın hiç diye tekrar etti içinden. Akmak için izin bekleyen yaşları gözünü yakarken ağlamamak için birkaç kere kırpıştırdığı göz kapağının ardından babaannesinin üzgün gözlerini gördü derin bir nefes alıp toparladı kendini.
"Benim mutfakta birkaç işim var onları halledip inerim aşağıya babaanne"
Sesi kısık gözleri ağlamaya meyilli, sessizce uzaklaştı yaşlı kadının kapsama alanından. Mutfağa girer girmez kapıyı kapadı. Kapının arkasına çöküverdi bir solukta, ağlamaya bile takati kalmamıştı. Aşağıda ileride oğluyla evlenip Anne diye sesleneceğini düşündüğü kadın, oğluna kız istemek için yardım bekliyordu. Tek bir kelime ile ilmek ilmek içine işlediği adam dünyalarını, hayallerini, yıllarını başına yıkmıştı. Ellerinde hayal kırıklığı dışında hiçbir şey kalmamıştı. Bugün geceye kavuşur mu diye düşündü durdu kafasını kapıya vurdu birkaç kez o zaman dank etti onca yılın hasreti içinde kuruyup kalacaktı iki damla yaş aktı biri kendine diğeri sevdiği adamla sonlarınaydı. Bu binaya ilk girdiği anki öksüzlüğünü hissetti içinde yine.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARKANA BAKMA
General FictionÜç kadın, üç farklı hikaye ve acı. Yaralarını saracak birbirlerinden başka kimsesi olmayan kusurlarıyla kusursuz üç mükemmel insan.