Duyduğu cümlenin mantıksızlığıyla afallarken fikrinden çok emin bir şekilde oturan arkadaşına inanmaz bakışlar atmayı ihmal etmedi
"Cengiz delirdin herhalde bir hafta bile yok soyadımı değiştirmem en az bir yıl sürer, yıllardır aynı yerde çalışıyorum pat diye işi de bırakamam bunlar hep zaman isteyen şeyler."
Karşısında ki adamın rahat tavırları asabını bozmaya başlamıştı tek yolun bu olduğunun farkındaydı ancak bunları yapabilmesi için aylarca zamana ihtiyacı vardı. Özellikle soyadı kısmını halledebilmesi için bir ton davayla uğraşması gerekiyordu. Eliyle yüzünü kavradı çığlık atmamak için kendini zor tutuyordu. Mart ayının ferah rüzgârı ürpermesine sebep olurken içi cayır cayır yanıyor çaresizlik kaçınılmaz bir bunalıma sürüklüyordu. Elinde olmadan çaresiz bir inilti koyuverdi.
"Daha kolay bir çözüm bulmamız lazım. Bir hafta ortadan yok olsam saklansam sonra ortaya çıksam."
Soru dolu gözlerini arkadaşına çevirdi bu fikrin saçmalığını ağzından dökülürken farkına varmıştı ancak teyit etmek istiyordu belki birilerine akıllıca gelebilirdi.
"Çıldırdın galiba Meryem buldukları yerde evlendirirler saniye bekletmezler. Hayır, her şeyi geçtim babanı benden iyi tanıyorsun bir hafta sonra ortaya çıktığında neler olacağını da benden iyi biliyorsun bu fikri ortaya nasıl atabilirsin?"
Tekrar ağlamaya başlamak istemiyordu ancak gözünden dökülen yaşlara engel olacak güce de sahip değildi. Bütün gece ağlamasına rağmen nasıl olurda hala gözlerinden yaşlar akmaya devam edebilir anlamışta değildi yılların birikmişliği iki günde akıp gitmek istiyordu sanki... Boğazına takılan kelimelere rağmen konuşmaya kesik kesikte olsa devam etti
"N'yapalım o zaman sen söyle ama rica edeceğim daha kolay ve hemen harekete geçecek bir çözüm öner."
Bakışlarını karşı tarafa dikti yardım isteyeceği başka kimsesi yoktu. Derin bir iç çekişten sonra konuşmaya başladı arkadaşı
"Önce şu gözyaşlarını sil ve artık ağlama. Fok balıklarına benziyorsun ciddiye alamıyorum."
Yüzünde oluşan tebessümle burnunu derince içine çekip elleriyle gözyaşlarını sildi burnunu koluna silmemek için derin bir çaba sarf ettikten sonra masanın üzerindeki peçeteliğe uzandı arkadaşının yüzündeki tiksinti dolu bakışlar keyfini daha çok yerine getirirken burnunu peçeteye olabildiğince kuvvetle sümkürdü.
"Meryem !"
Gelen uyarı ile tebessümü gülücüklere dönüştü.
"Vallahi delirteceksin beni."
"Tamam, yapmıyorum bir şey ne yapacağımızı anlat hadi"
Genç adam sakallarını sıvazladıktan sonra söylediklerinin arkadaşlıklarına tekrar zarar verip vermeyeceğini ölçüyordu ancak başka çarede kalmamıştı bir haftada yapılabilecek en kesin çözüm buydu.
" Yıllardır aynı iş yerinde çalışıyorsun söyle başka şubeye mümkünse diğer yakada olabildiğince uzak bir yere göndersinler, üzerindeki evi, kardeşlerine aldığın arabaları satalım sana işe yakın bir yerden ev ve araba alalım satışı bana bırak sessizce hallederim ben, soyadı kısmına gelirsek,"
Durakladı yanlış anlaşılıp anlaşılmayacağı konusunda endişeleri vardı aynı zamanda aklına başka çözüm yolu gelmiyordu. Kendisine merakla bakan arkadaşına döndü boğazını temizleyip devam etmek için cesaretini toplamaya çalıştı. Beklemeye sabrı kalmayan Meryem sabırsızlık dolu sesiyle araya girdi
"E hadi söylesene Cengiz"
"Ben soyadımı kısa bir süreliğine sana vereceğim ailen seni aramayı ve başına bela olmayı bırakana kadar"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARKANA BAKMA
General FictionÜç kadın, üç farklı hikaye ve acı. Yaralarını saracak birbirlerinden başka kimsesi olmayan kusurlarıyla kusursuz üç mükemmel insan.