"Mashi! Uyanman gerek şimdi uyursan gece uyuyamazsın." Olabildiğince yumuşak tutmaya çalıştığım sesimle onu uyandırmaya çalıştım ama nafile. Plajdaydık hava soğumuş etraf iyice karanlıklaşmıştı. Mashiho'nun uyanmaya niyeti olmadığını tekrardan fark edince etrafıma bakındım. Yakınlarda kalabileceğimiz bir yer vardır elbet.
Haritadan kalabileceğimiz yerlere baktığımda buradan beş dakika uzaklıkta bir motel vardı. Mashiho'yu sırtıma alıp ekranda yazan adrese bakarak yürümeye başladım. Başını omzuma yaslamış uyuyordu. Kalbim onun sıcaklığını hissettiği anda deli atıyordu. Acaba hissediyor mudur?
Sonunda motele gelmiştik. Mashiho'yu koltukların üzerine yatırıp lobiye gittim. "Ah kolay gelsin ben çift kişilik bir tane oda almak istiyorum." dedim. Bir yandan da Mashi'yi kontrol ediyordum. Lobideki kadın "Eşiniz mi? Çok tatlı birine benziyor." dediğinde gülümseyip teşekkür ettim. Odanın anahtarını aldıktan sonra Mashi'nin yanına gidip onu sırtıma aldım. Asansöre binip odamızın olduğu kata geldik.
Odaya girince Mashiho'yu yatağa yatırdım. Ayakkabılarını çıkarıp üzerini örtünce dizlerini karına doğru çekmiş sanki mümkünmüş gibi daha da küçülmüştü. Banyoya gidip elimi yüzümü yıkayıp Mashi'nin yanına yattım. Kolumu beline koyup sıkıca sarıldım. "İyi geceler sevgilim." Yanağına öpücük konurunca bende kendimi uykunun kollarına bıraktım.
.
.
.
Mashiho'dan
Ağrıyan başımla güne 'merhaba' demiştim. Çok güzel. Gözlerimi tekrar kapatacakken yurtta olmadığımızı fark ettim. Yattığım yerde oturumuma gelip nerde olduğumu buraya nasıl geldiğimi anlamaya çalıştım. "Ne zaman uyandın?" yanımdan gelen hırıltılı sesle gülümsedim. "Yeni uyandım." Kollarını açıp ona sarılmamı istiyordu. Kollarının arasına girip başımı göğsüne koydum. "Şuan zaman durabilir." dediğine gülüp "Kesinlikle!" dedim.
"Buraya nasıl geldik? En son plajda oturuyorduk." dudaklarımı hafif büzüp ona bakabilmek için kafamı kaldırdım. "Uyuyakaldın. Uyandırmaya çalışırken de mızmızlanıp uyanmadın. Bende mecburen buraya getirdim plajda uyuyup hastalanma diye." Anlıma öpücük kondurmuş kolları bedenimi daha sıkı sarmıştı. "Mashiho ben sana çok fena aşık oldum. Artık istesen de benden kaçamazsın. Sevgimle bunaltacağım seni. Şu zamana kadar alamadığın sevginin kat be katını sana vereceğim. Her şeyinle sana aşığım Miniğim..." dediğinde gözlerim dolmuştu.
Hayatımda ilk kez böyle şeyler duyuyordum. Her zaman herkes benden nefret etmişti. Kendi öz annem bile. Şimdi Junkyu'dan bunları duymak beni çok özel hissettiriyordu. Onun sevgisine onun gibi karşılık veremeyeceğim diye çok korkuyorum.
"Junkyu sana bir şey söylemek istiyorum." dediğimde burnunu saçlarıma koyup 'hıhı!' demişti. "Hey sana ciddi bir şey söyleyeceğim saçlarımı daha sonra da koklayabilirsin!" demiştim. "Tamam tamam sinirlenme. Pürdikkat seni dinleyeceğim." demiş ellerini yanaklarına koyup gözlerini kırpmadan bakıyordu. Kollarımı boynuna dolayıp "Ama sen çok sevimlisin bana ne söyleceğimi unutturdun." Oda belimdeki ellerini daha da sıkılamış "Bide beni düşün karşımda senin gibi sevimli bir varlık varken bayılacak gibi oluyorum." dediğinde gülümsedim.
"Junkyu sana aşığım senin kadar olmasa da. Hislerimi senin kadar güzel gösterip anlatamam belki ama lütfen bunu unutma. Hiç ayrılmadan sonsuza kadar beraber yaşayalım. Ölüm bizi ayırsa bile diğer yaşamımda yine seni bulup seveceğim. Junkyu seni çok ama çok seviyorum." İkimizin de gözleri dolmuştu. Junkyu burnunu çekip "Takma dişlerim olsa da şuan ki kadar yakışıklı olmasam da benim yanımda olmalısın. Söz ver." deyip çit parmağını uzatmıştı. Aynı şekilde bende uzatıp birbirine geçirmiştim. "Söz veriyorum seni hiç bırakmayacağım."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Roommate / MashiKyu
Fanfictionİçinde kalan umut kırıntılarına tutunuyordu Mashiho . Onu uzaktan seven Junkyu ise gün geçtikçe biraz daha çöken sevdiğine yardımcı olamıyordu. Yanına gitmeye cesareti yoktu. Belki Tanrı ona yardımcı olup sevdiğini kendisine getirirdi...