~10~

358 18 8
                                    

Malbonte' nin göz kapakları ağır ağır kalktı ve etrafa bakındı. Yüzüne vuran ışıktan rahatsız olmuşa benziyordu, pencereye doğru koşup kumaşı pencerenin yanındaki askılara astım. Onu memnun etme duygusu benide memnun ediyordu.

Duvara yaslandım, gözlerim onu izliyordu hala.
Elimi uzatsam benim olacakmış gibi ama elim ona uzandığında tutamayacak kadar güçsüz oluyor... "Nedeni bilinmez mi?"

Uykuluydum göz kapaklarım yavaşça kapanmaya çalışırken onları açık tutmaya çalışıyordum.
Başım ileri doğru düştü ve irkilerek başımı tekrar kaldırdım, ama bu tekrarlanıyordu. En sonunda göz kapaklarım hemen kapandı ve yere doğru düşerken birinin güçlü kolları beni kucakladı.

(6 saat sonra)

Gözlerimi açtığımda malbonte'nin kanatlarının üzerime örtülü olduğunu gördüm, çaktırmadan göz ucuyla malbonteye baktım, ellerini başının altına koymuş gözleriyle etrafı inceliyordu. Gözümü kapattım ve uyumuş gibi yaparak bacağımı ardından kollarımı malbonte'nin üzerine attım. Mızmızlandım.

-mmmmmm!

Sahte bir tavırla yatakta döndüm ve malbontenin diğer yanına geçtim, yatağın ucundaydım düşmek üzereyken gözlerimi aniden açtım, malbontenin kıyafetini tuttum. Beraber yere kapaklandık.

- ah!
Malbonte'nin ağırlığı üstüme çökmüştü, kendimi bir dozerin altında hissediyordum. Ama vücudundaki her detayı hissedebiliyordum. Şok içinde üstüme asıldı ve bana yukarıdan baktı, utancımdan dudağımı ısırıp başka yere baktım. Ama yüzündeki şaşkınlık kaybolup yerini tatlı ama sinsi bir gülümseme kapladı.

Yavaşça bana doğru eğildi, dudaklarını önce dudaklarımda, sonra da boynumda gezdirdi. Gözlerimi kapatıp başımı geriye attım. Sıcak nefesi vücudumu yakarken, boynumdan öpüşü beni sarhoş etmişti. Tekrar dudaklarımdan öptü, ve geri çekildi. Gözlerimi açıp ona baktım, sırıtıyordu. Nefes nefeseydim.

-Bu...

Sözünü ben tamamladım.

-...heyecan vericiydi.

Aniden tatlı ve utanç arası bir gülümseme kapladı yüzümü, kızardığımı hissedince ellerimle yüzümü kapattım. Malbonte hızlı bir hareketle üzerimden kalkıp beni kucakladı. Acıklı bir gülümseme vardı yüzünde. Beni yatağa bıraktıktan sonra geri çekilip yüzünü buruşturdu ve kanatlarını tuttu.
Onun bu davranışını fark etmiştim ve yanına yaklaşıp elimi omzuna koydum.

- iyimisin beni korkutmaya başlıyorsun...

Hüzünle ona baktım ve yatağa yatırdım. Yanına uzandım birkaç dakika sonra ani bir uykuya daldım.

"Küçük bir baraka gibi bir yer vardı önümde. İçeriye girip etrafa bakındım. Karanlıkta birinin silüetini görmüştüm, ama çok tanıdık bir silüet. Evet evet çok tanıdık bu Malbonteydi.

Yanına yaklaştım. Sandalyesinden masanın üzerine asılmış bana bakıyordu. Karşısındaki sandalyeyi işaret ederek oturmamı imaladı. Sandalyeye sakin ama korkuyla oturdum. " Hee he çok sakinim!"

Ellerimi sandalyenin yanlarına koyup dudaklarımı kemirmeye başladım. Malbonte ayağa kalktı ve önündeki kül dolu tepsiyi yere döktü. Ardından sırıttı.

-lasă viața ta se transforme în cenușă așa!
(Hayatın böyle küle dönsün!)

MALBONTENİN  İZİNDEN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin