+15
...
Dünyaya bir çığ gibi yayılan K-pop müziğinin ana vatanı Seul'de beklenmedik intiharlar meydana gelmektedir. Basit bir intihar gibi kayıtlara geçen sebebi meçhul ölümleri soruşturmak için İspanya'dan Seul'e atanan Dedektif Cuz' Maria Park ve...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
♠ sezgi...
. . . 🌙
"Tanrım, yine mi? Jungkook punch-in yapar mısın?" TaeHyung önündeki kağıdı eline alıp kendince hatalı gördüğü hatalı kısmın üzerinden bir kez daha geçti. Dudaklarını birbirlerine birkaç kez bastırıp dudak egzersizi yaptığında boğazını temizledi. Bir süre yine kulaklığına müziğin ritminin dolmasını bekledi ancak Jungkook'a verdiği talimat yerine getirilmemişti. Bir terslik olduğunu fark edip başını kaldırdığında Jungkook'un elindeki telefonu ile uğraştığını fark etmişti. Derince bir nefes verip tekrardan Jungkook'a seslendi.
"Jungkook? Buraya odaklanabilir misin?"
TaeHyung uzun ve dalgalı gece rengindeki saçlarını kafa hareketi ile gözlerinden uzaklaştırdığında da Jungkook'u izlemeye devam ediyordu. Ancak Jungkook'tan hala herhangi bir tepki gelmemişti. Kayıt stüdyosunun içindeki camın öbür tarafında prodüktör koltuğuna oturmuş elindeki telefonuna odaklanmıştı. TaeHyung bir kez daha soludu. Kol saatinden saati kontrol edip elini beline attı. Neredeyse sabah olmak üzereydi ve bir an önce kaydı bitirmek istiyordu. Jungkook'un şu an tüm dikkatini vererek ne izlediğini bilmiyordu ancak kendisinin sabrı tükenmek üzereydi. Hışımla kulaklığını çıkarıp kayıt mikrofonunun üzerine astı, yerdeki kablolara dikkat ederek stüdyodan çıktığında hızla Jungkook'un yanına yürüdü.
Gözleri ilk olarak Jungkook'un hipnoz olmuş gibi telefonundan izlediği alt yazılı şarkıya kaymıştı. İstemsizce meraklanıp Jungkook'un omzunun üstünden bir süre Jungkook'un dinlediği şarkıya ortak olduğunda kaşları çatılmıştı. Bir elini Jungkook'un omzuna atıp gür sesi ile konuştu.
"Ne zamandır caz müzik dinlemeye başladın Jungkook?"
Jungkook, TaeHyung'un sesi ile birlikte irkilip ağzından ufak bir küfür kaçırdı. "Hyung, ne demeye ruh gibi geziniyorsun?" TaeHyung gülümsemeye çalıştı. "Bana laf atmaya hakkın olduğunu sanmıyorum kardeşim çünkü iki saattir sana sesleniyordum." Jungkook hayretle alt dudağını büktü.
"Seslendin mi?"
TaeHyung da Jungkook'u taklit ederek alt dudağını büktü ve kafasını aşağı yukarı salladı.
"Defalarca."
Jungkook hala çalmaya devam eden şarkıyı telefonundan durdurduğunda omuzlarını silkip gözlerini ovuşturdu. Farkında olmadan kendini fazla kaptırmış olmalıydı. Maria'ya sorup cevabını alamadığı sorunun cevabını saatler sonra almak garip bir duygu uyandırmıştı içinde. Bu merak da olabilirdi ve Maria'nın başlı başına özenle örülmüş gizemli duvarlarının payı bunda büyüktü. Onun hakkında bir şeyler öğrenmek başka herhangi bir şeyi öğrenmekten çok daha farklıydı. Bu şey gibiydi: su içmek gibi.
