1

39 7 29
                                    

"Arabella's got some interstellar-gator skin boots
And a Helter Skelter 'round her little finger and I ride it endlessly
She's got a Barbarella silver swimsuit
And when she needs to shelter from reality
She takes a dip in my daydreams

My days end best when this sunset gets itself
Behind that little lady sitting on the passenger side
It's much less picturesque without her catching the light
The horizon tries but it's just not as kind on the eyes-"

"Şişt sana diyorum." Kafamı kaldırdım, kulaklıklarımı çıkardım. Sigaramdan bir nefes daha aldım ve gözlerimi bana seslenen kişiye çevirdim. Dalgalı hafif uzamış saçlı, üzerinde gri bir tişört var, elleri cebinde deri ceketi de kolunda başımda dikiliyor. Kısılmış gözlerimi açtım. Ne var? tarzı başımı oynattım.

"Sana diyorum sigaran var mı?" Hayır anlamında kafamı salladım ve kulaklıklarımı tekrar takıp başımı çevirdim. Aslında vardı. Ama kimse kolay kolay 17 yaşında birine sigara satmıyordu. Sigaramı boşa harcayamazdım. Gerçi bugün doğum günümdü 18 yaşında rahatlıkla alabilirdim. Ama olsun paramı boşa harcayamam.

Kafamı kaldırdığımda hala tepemde dikildiğini fark ettim. Bu sefer kulaklığımı çıkarmadan sadece şarkıyı durdurdum. Yüzüne yine sorarcasına baktım. Gözlerini kısmış yüzüme bakıyordu.

"Emin misin olmadığına?" Salak mısın kardeşim yok dedik ya gitsene başımdan.

" Yok dedim ya zaten. 10 dakika önce gelseydin verebilirdim." Vermezdim. Omuzları silkip hızlı bir hareketle dudağıma götürdüğüm sigarayı aldı ve yanıma oturdu. Çattık tarzı kafamı sola götürüp derin bir nefes aldım. Kaşlarım çatık bir şekilde suratımı ona döndürdüm. Muzip bir ifadeyle suratıma bakıyordu. Eğleniyor gibiydi ama ben hiç eğlenmiyordum.

"Çocuk musun kardeşim ne bu hareketler?!" Neden bu kadar yükseldim bilmiyorum. Sesimi biraz yükseltmiştim. Gayet ciddi durduğumu düşünüyordum ama o hala gülümsüyordu.

"Eğer cimrilik yapmak yerine bir tanecik sigara verseydin gidebilirdim. Ne dinliyorsun?" Kulaklığın bir tekini aldı ve kulağına götürdü. Halbuki şarkıyı durdurmuştum ama ses etmedim.

"Tek derdin bi sigara mı cidden. Ayrıca biraz iğrenç değil mi başkasının kulaklığını takman?" Bu nerden aklıma geldi bilmiyorum ama düşününce iğrenç gelmişti. Son dediğimi umursamamış gibiydi.

"Hayır aslında değil ama nedense uğraşasım geldi. Ayrıca şuan senin içtiğin sigarayı içiyorum bu iğrenç gelmedi mi?" Omuzlarımı kaldırıp indirdim. Elimi ceketimin cebine götürüp bir sigara daha çıkardım. Elimle cebimi yokladığımda çakmağı hissedemeyince onun dudağındaki sigarayı aldım ve kendiminki tutuşsun diye ucuna tuttum. Sonunda yanınca ona sigarayı geri uzattım.

"Nereden anladın yalan söylediğimi?" Sigaradan büyük bir nefes alıp yüzüne döndüm.

"10 dakikadır şu köşede seni izliyorum. Eğer paketin bitseydi cebine koymak yerine yandaki çöpe atardın." Eliyle ileriyi gösterdi.

"Ha sapıksın yani." Gülerek başını geriye attı. Aslında biraz korkunç gelmişti. 10 dakikadır beni izleyen birinin yanındaydım ve bunu düşününce tüylerim ürpermişti. Kendi kendime güldüm. Şu anda bunları düşünmeme rağmen hala kılımı kıpırdatmayıp rahatça oturuşum beni güldürmüştü.

"Hayır hayır sadece dikkatimi çektin. Yanlış anlama."

"Çoktan anladım bile." Gülümsemesi genişledi. Ona bakınca bende güldüm. Kulaklığımın bir teki onun kulağındayken diğerini de kendiminkine taktım. Rastgele bir şarkıya tıkladım ve telefonu kapattım. Şu an hareketli şarkılar dinlemek istiyordum ama yinede değiştirmedim. Bu kadının şarkıları beni büyülüyordu ve ben hiçbir defasında hayır demiyordum. Şarkı çalmaya başladığında gözlerimi kapattım ve başımı geriye attım. Yanımda hala birinin olmasını umursamıyordum ama yinede gözlerimi aralayıp ne yaptığına baktım. O da aynı şekilde gözlerini kapatmış ve başını geriye atmıştı. Her şeyi bırakıp sadece şarkıyı dinlemek istedim.

"Elvis is my daddy, Marilyn's my mother
Jesus is my bestest friend
We don't need nobody, 'cause we got each other
Or at least I pretend

We get down every Friday night
Dancin' and grindin' in the pale moonlight
Grand Ole Opry, feelin' alright
Mary prays the rosary for my broken mind

I sing the body electric
I sing the body electric, baby
I sing the body electric-"

Şarkıyı durdurup kulaklığımı çıkardım. O da gözlerini aralamış ve kafasını kaldırmıştı. Oturduğum yerde biraz daha ona dönüp hafif gözlerimi kıstım.

"Adın ne senin?" Gülümsedi.

"Sence?" Kendim tahmin edebilseydim sormazdım heralde. O sırada şarkıda geçen isim aklıma geldi ve öylesine isim salladım.

"Elvis?" Güldü. Aslında pekte bi Elvis tipi yoktu ama beynimi hangi tipe daha çok benzediği hakkında yoramazdım. Hâlâ bana ismini söylememişti ve bende hala sorarcasına suratına bakıyordum.

"Senin adın ne?" Dudağım yana kıvrıldı. Bende onun yaptığını yaptım.

"Sence?" Yüzündeki gülümseme yayıldı. Düşünüyor gibi gözlerini kıstı. Kaşlarımı kaldırmış ona bakıyordum.

"Marilyn?" Güldüm. O da güldü. Aslında o gelmeden önce dinlediğim şarkıyı duysaydı Arabella demesini isteyebilirdim Marilyn bana pek yakışmıyor gibiydi. Ama bu da güzeldi.

"Beğendim. Şimdi bana gerçek adını söylemeyecek misin?" Dudaklarını hafifçe büzdü.

"Sanmıyorum Elvis'i beğendim." Derin bir nefes aldım.

"Sanırım artık gitmem gerek." Kulağındaki kulaklığı çıkardı ve bana uzattı. Kulaklığı sarıp ceketimin cebine koydum. Ayağa kalkıp çantamı sırtıma taktım. O da ayağa kalmıştı. Elimi kaldırdım.

"Görüşürüz Elvis." O da elini kaldırdı.

"Görüşürüz Marilyn." Gülümseyerek arkama döndüm ve ellerim cebimde yürümeye başladım.
.


Ay ilk bölüm bitti ve nedense aşırı heyecanlıyım. Eğer buraya kadar okuduysanız çook teşekkür ederim. Umarım beğenmişsinizdir. İlk kitabım olduğu için çok stresliyim de aynı zamanda.💙💙🌻
.
Ya inanılmaz heyecanlandim şuan umarım yazım yanlışı yapmamışımdır. Bir hatam varsa kusura bakmayın. Şu an bir sürü duyguyu ayni anda yaşıyorum. Her an vazgeçip silebilirim. Bölümleri tekrar tekrar okudukça nefret ediyorum nedense.

17.03.2021

kiss me hard before you go| Marilyn&ElvisHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin