21

2.3K 177 98
                                    

Medya: Işıl

**********

"Akşam oldu, sen hâlâ uyuyorsun. Hadi kalk."

Oflayarak "Taner bir git başımdan, uyuyacağım ben." dedikten sonra yüzümü yastığıma gömdüm ve kafama kadar yorganı çektikten uyumaya devam ettim.

Ben odamdan gideceğini düşünürken o gitmek yerine beni kaldırmak için elinden gelen her şeyi yapıyordu. Bir anda başımın altındaki yastığın hızlıca çekilip sonra da sertçe vurulmasıyla neye uğradığımı şaşırdım. Doğrulmaya çalıştım ama başarısız oldum. Taner yastıkla vurarak kalkmama engel oluyordu.

"Taner yastığımı bırak elinden. Eğer vurmaya devam edersen yastığın içindeki yünleri sana tek tek yediririm." Sanki komik bir şey söylemişim gibi yastığımı kenara koyup gülmeye başladı.

"Senin bugün neyin var? Yataktan düştün ve o sırada başını komodinin sivri yerine mi vurdun? Bu ne böyle salak salak hareketler. "

"Erkenden uyandım, canım sıkıldı ben de gelip seni uyandırma kararı aldım. Hesap mı vereceğim sana?"

"Allah'ım sen sabır ver. İşine karışmak gibi olmasın ama yaratıyorsun neden beyin vermiyorsun? Taner sen salak mısın? Beni uyandırıyorsun. Sana neden uyandırdın diyorum, gelmiş bana 'sana hesap mı vereceğim' diyorsun. Sen beni çıldırtmak mı istiyorsun? Eğer amacın bu ise tebrikler başardın. Şimdi odamdan defolup gidebilirsin."

Taner bir şey söyleyeceği sırada odamın kapısı hızlıca açılınca ikimiz de başımızı kapının olduğu tarafa çevirdik. Annem bir elini beline koymuş, diğer eline de terlik almış ve sinirli sinirli bize bakıyordu.

"Sabah sabah daha horozlar ötmeden siz neyin tantanasını yapıyorsunuz?"

"Anne, İstanbul'un göbeğinde oturuyoruz, Allah aşkına ne horozundan bahsediyorsun?" diyen Taner'i dürtüp susması için işaret yaptım. O susmadı tabii orası ayrı.

"Benim salak oğlum, konumuz şu anda bu mu?"

"Anne, bak ama salak falan ayıp oluyor."

"Annem salak derken az bile söylüyor. Senin şu anda ona teşekkür etmen gerekiyor. Anne siz bu çocuğu yapamamışsınız, Taner tam olmamış." dediğimde annemin sinirden yüzü kızarmıştı, Taner'in de ondan aşağı kalır yanı yoktu. Taner, az önce yatağımın kenarına koyduğu yastığı alıp suratıma vurunca neye uğradığımı şaşırdım. Bir yandan gülüyor bir yandan da onu durdurmaya çalışırken annem de kapının önünde film seyreder gibi bizi izliyordu. Yatağımın üstüne çıkıp oradan da Taner'in sırtına atladım. Boşluğuna gelmiş olacak ki ilk başta sendeledi ama hemen ardından dengesini sağladı.

"İnsene sırtımdan, gencecik yaşımda bel fıtığı olacağım senin yüzünden."

"Bana ne inmeyeceğim." dedikten sonra hafifçe saçını çektim.

"Anne, şu kızına bir şey söyler misin? Gül gibi oğlunu bak ne hâle soktu. Işıl o elini saçımdan çek, beni delirtme!"

Annem bıktığını belli edercesine bakarken hızlıca elindeki terliği bize fırlattı. Ama terlik bize değmemiş, yanımızdan geçmişti ve arkamızdaki dolaba çarpmıştı.

"Taner biraz eğilsene ya, annem orada terlik atıyor sen far görmüş tavşan gibi dikiliyorsun. Biraz reflekslerini geliştir, bunları da ben mi sana öğreteyim?" lafımın bitmesiyle annemin terliğin diğer tekini atması bir oldu. Terlik bize değmesin diye Taner'in hareket etmesini sağlamak için başını aşağı doğru eğmeye çalıştım ama o dengesini sağlayamadığı için Taner yere ben de onun üzerine annemin önüne düştük.

FOTOĞRAFIN GİTTİ | TEXTİNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin