9. kartları iyi oynamak

164 19 6
                                    

Planlanmış bir şeyin yerinde gideceğini düşündüğün o dakikalarda ya bir şey patlarsa diye düşünmekten daha stres edici bir şey vardı; o da planladığını sandığın bir olaya başlamak çünkü ilk seçenekte patlama olasılığın yüzde otuz ise burada kesinlikle altmışın üstüne çıkıyordu.

Başkasının oyununda hakimiyet kurmaya çalışmak ancak seni batırırdı. Asıl olay ise başkasının oyununda üste çıkmak değil, o oyunun içinde kendi oyununu yaratmaktı.

Çok bilindik bir söz vardır: "Kumarı her zaman oynatan kazanır." Bu söz bizim yaptığımız planı bitirmeye yeterdi bir noktada. Tam olarak olay burada kopuyordu işte çünkü sen ne kadar iyi oynarsan oyna seni oynatan kazanırdı her zaman. Bir kumarbaz, işinin ehli bile gelse onun oyunundaysan her zaman bir sıfır geridesindir.

"Şu an bu durumda olmak beni hiç iyi şeyler düşünmeye itmiyor, bil istedim." dedi Jaemin diğerlerinin dikkatinin dağıldığı kısa süreli bir anda ben duvara yaslanmış, kollarım göğsümde onları izler bir biçimde dururken yanıma gelerek.

"Rahat ol, senin meselen beni ilgilendirmez." dedim. Gözlerim ileride bir şeyler konuşan ve birbirlerinin telefonlarından bir şeylere bakan Jeno ve Mark ikilisindeydi.

"O zaman ne alaka şu an bu?" dedi sonra o da kısa bir an arkasını dönüp tekrar bana baktı. "Bak, ağzından kaçırırsın diye olabildiğince uzak durdum senden Jeno yanımdayken ama gelmiş bizi buraya çağırıyorsun aklıma başka bir şey gelmiyor." dedi telaşlı bir şekilde.

"Dinlemek ne bilmiyor musun Jaemin? Senin ahlaksızlığının tercümesi ben olmayacağım. Eninde sonunda ona söyleyeceksin ya da patlayacaksın. Ne kadar saçma bir şey yaptığının farkında mısın sen?" dedim sakin bir tonda hala pozisyonunu korurken.

"Ayrıca bu iş elimizde patlarsa ne yapmayı planlıyorsun Donghyuck?" dedi.

Planlamak. Planlamak konusundaki becerilerimi tam olarak bilmiyordum, genelde üstüne yoğun bir şekilde düşündüğüm konular dersler olurdu. Bilmiyordum. Bugün ne çalışacağımı ya da bir günümü nasıl geçireceğimi planlarken daha iyi sonuçlar çıkarırdım ortaya ama bu sefer tek değildim, bir şeyler düşünürken yanıma Mark'ı da almıştım ve şimdi Jeno ve Jaemin de vardı.

"Donghyuck?" dedi Jeno Jaemin suskunluğunu korurken. Ona baktım. Mark da bana bakıyordu, kaşları çatıktı. Yanına ilerledik, elindeki telefonu kitleyip bize baktı.

"Hiçbir şekilde numara sahibine ulaşamıyoruz, her seferinde tek kullanımlık numaralar almış gibi gözüküyor, sana mesaj attığı numara başka, aynı şekilde Jaemin'e gelen mesajdaki numara da. Her şekilde farklı kullanıyor. Bu yüzden saptamak çok zor." dedi Jeno. Mark, Jeno ile konuşmuştu bu iş için, onun eli kolu daha uzundu bildiğimiz kadarıyla.

"Bu plan ne kadar işe yarar bilmiyorum ama ben denemekten yanayım." dedi Jeno ilk defa sakin tuttuğu tonuyla bana karşı. "Bir an önce her şeyi boka çevirmeye çalışan kişiyi bulmak istiyorum." diye de devam etti. Ben de istiyordum, zaten düzenli bir uykum yoktu, artık başımın ağrısından iyice mahvolmuş durumdaydım.

"Riskli çok şey var." dedi Jaemin, onun korkusunu biliyordum. Bu yüzden tedirgindi. "Ben emin değilim." dedi ağzını tekrar araladığında.

Emin değildi. Tabii ki değildi. En yakın arkadaşının kız arkadaşıyla birlikteydi, yakalanmak istemiyordu, berbat bir insan olduğu ortaya çıksın istemiyordu. Jeno ile bozuşmak istemiyordu. Yaptığı şey berbattı ama kendi kıçını kurtarmak istiyordu çünkü söyleyemiyordu.

"Kaybedenler kulübünün baş üyesiyle iş yapmak konusunda ben de ilk baş tereddütteydim ama denemeden zarar gelmez Jaemin." dedi Jeno. Bir iğneleme sokmadan olmayacaktı onun için, ne çabuk unutmuştum. Lee Jeno normal konuşamıyordu ki, mutlaka bir aşağılama tonlaması sokması lazımdı konuşmalarının arasına.

wildfireHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin