2. matematik krizi

198 23 12
                                    

Kendinizi anlayamadığınız olaylar ya da çözmek istemediğiniz bir anın içinde bulduğunuzda rahat hissetmezdiniz. Matematik sorusu gibiydi aslında bir nevi. Çözebildiğiniz zaman rahatlar ve gevşerdiniz, bildiğiniz soruyu takılmadan yapmak içinize tarifsiz bir huzuru doldururdu fakat ne zaman soruyu okusanız da anlamıyor ya da bir çıkarımda bulunamıyorsanız midenize kramplar girerdi.

Şu an kendimi bir matematik sorusunda hissediyordum. Cevap hakkında hiçbir fikrim yoktu. Çözümü var ama sen yapamıyorsun diyordum kendi kendime.

Dün akşam eve gittiğimde annem kesinti hakkında hiçbir şey bilmediğini söylemişti. Saeyoo'nun ağlayarak çıktığını görmediğini Bay Kang ile kısa bir an konuştuktan sonra gittiğini söylemişti. Cezaya kalmamı her ne kadar kabul etmesede diğer çocukların da hala içeride oturduğunu öğrendiğinde mecburen gittiğini söylemişti.

Mideme kramp giren kısım burasıydı işte. Kimse bir şey bilmiyordu. Hepimizin ailesi kesintiden önce çekip gitmişti resmen, böyle bir denk geliş inanamayasımı getiriyordu.

"En son yapılan matematik sınavınız iptal edildi."

Bay Kang, kürsüye çıkmış, takım elbisesi yeni ütülendiği belli bir şekilde üstündeki yerini korurken elleri kürsünün iki kısmını sıkı bir şekilde tutuyordu. Önündeki mikrofona eğilmiş bir şekilde ağzından sarf ettiği sözler dikilen öğrenciler arasında kısa bir uğultuya sebep oldu.

"Sorularınız çalınmış, sınavınızı iptal etmek durumda kaldık. Yapılan bu durumu şiddetle kınıyorum."

İlk önce yan tarafımda yan yana dikilen Jeno ve Jaemin ikilisiyle göz göze geldim.

"Bu soğukta bizi burada tuttuğuna inanamıyorum, ayrıca böyle bir okulda matematik soruları nasıl çalınabilir Tanrı aşkına, itibarımız düşüp duruyor, iyice rezil bir okul olma yolunda ilerliyoruz bir de en iyi diye anılıyoruz." Sınıf arkadaşım Minrae'nin sesini duyduğumda dikkatim dağıldı ve bakışlarımı bana bakan ikiliden çekip en önde saçlarını özenle arkasında at kuyruğu yapmış sarışına, Saeyoo'ya, çevirdim.

Dik duruşu bir an olsun kırılmıyordu, omuzları geride başı yukarıdaydı, sırtından bile özgüvenli biri olduğunu anlayabiliyordunuz. Onu baştan aşağıya kendime hakim olamaz bir şekilde süzdüğümde göğsüne bastırdığı defterinin kenarını avuç içinde sıktığını fark ettim.

Başımı her daim asistan misali Bay Park'ın yanında duran Renjun'a çevirdim, kaşları çatıktı. Gergin bir ifadesi yoktu ama temkinli gibiydi. Onun da elinde bir dosya vardı ama tutuşu rahattı fakat ritimli bir şekilde dizini titretiyordu.

Bay Kang konuşmasını nutuğa dönüştürdüğünde Minrae ofladı, ben de bakışlarımı ilk bakmak istediğim ama Jeno ve Jaemin'in ikili baskısına yenik düşüp başımı çeviremediğim Mark'a yönelttim.

Bana bakıyordu. Kaşları hafif çatıktı, yanında okulun basketbol takımının kaptanı Lucas duruyordu. Onlar genelde birlikte takılırlardı.

Bay Kang sorular çalındı dediği an dünkü elektrik kesintisini düşünmüştüm fakat geçmiş bir sınavın sorularını kim çalardı.

Saeyoo, bir puanı kabullenemediği için. Jeno, onun öfke problemleri olan eski sevgilisi. Jaemin, en yakın arkadaş kontenjanı. Renjun, okul üçüncülüğünü iki puanla kaçıran gizli sinir sahipli çocuk. Mark, birinciliğe oynayan ve aldıkları eşit not. Ben, ben çalsaydım eğer bu büyük ihtimal kuzenime vermek için olurdu. Aptalın tekiydi ve annesinin sürekli bana yakınması sinir bozucu bir durum olma yolunda oldukça süratle ilerliyordu.

Bu kelimeyi çok kullanıyordum ama garip bir durumdu. Gerçi benim için hiç normal diyebileceğim şeyler olmuyordu, zaten en başında böylesine deli gibi ders çalışmam bile normal bir durum değildi. Burnumun kanadığını bile hatırlıyordum. Ben kendim bile normal bir insan değildim ki garip bir durumun içine düşmemeyi bekleyemezdim. Benim için kaçınılmazdı bu.

wildfireHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin