12. isteklerden doğan hazlar

175 18 14
                                    

İnsanoğlu hep bir şey isteme peşindedir, o dürtüdedir. İster, arzular, çekim onu buna iter. Hayatta ne oluyorsa bu istek üzerine olmuştur zaten. Kötüsü de iyisi de.

Beni yiyip bitiren bir istek duygum hiçbir zaman olmamıştı. Bu hayatta başıma ne geldiyse kendi kararlarım yüzünden geldi ve hiçbirinden de dehşet bir biçimde pişman olmadım. Hayatın beni sürükleyeceği yer bende her zaman bir merak uyandırdığı için sonuna kadar gitmek istedim.

İsteklerim başarı yönündeydi ve başardığımda da inanılmaz bir haz aldım bundan. Beni kamçılayan sanırım hep bu duygu oldu hayatımda.

Hayatım boyunca hep başarılı oldum, bu yüzden bilmezdim pek başarısızlık ne demek. Kaybetmek ya da yanılmak ne demek. Doğduğumda bile ben başarmıştım işte annemin karnından çıkmayı, ben kazanmıştım ilk sırayı, daimi sırayı. Daha sonra anasınıfında, ortaokulda, lisede her zaman hocaların gözdesi ve başarı yüzdelerinin en başı oldum ben.

Unuttuğum bir şey ise en çok lisede çarpmıştı gözüme. Başarılı olmanın getirdiği daha başarılı olma hissi. O hissin verdiği haz, isteklerden doğan hazlar. İtekler büyüdükçe ve sen onları gerçkeleştirebildikçe alınan hazlar da aynı oranda artar.

Başarılı oldukça çevremdeki insanların beni kıskandığını gördüm, onlar artık benim yükselen grafiğimden mutlu olmak yerine içlerinde bastıramadıkları duyguları gözleriyle bana yansıtıyorlardı. Umrumda değildi, sonuçta benim her şeyim vardı değil mi? Ben kazanıyordum, her seferinde kazanırdım.

Ben kazanmayı babamdan öğrenmiştim çünkü o hep kazanıyordu. Önce annemin sevgisini kazanmıştı, sonra ondan bir çocuk kazanmıştı, sonra istediği şirkette avukat olabilmitşi, en sonunda da çekip gitmişti. O an kaybettiğini düşünmüştüm. Babam, demek ki o da kaybedebiliyormuş, onun da battığı anlar olabiliyormuş diye düşünürdüm fakat beni yanıltmayı biliyordu. O kaybetmezdi çünkü biz onun kazandığı bir şeydik belki ama kaybedeceği kadar bir değerde değildik.

Bilmiyordum, bazen hiçbir şey bilmiyordum. Beynim fonksiyonlarını yitiriyordu. Durduruyordu kendini bazen. Düşünemiyordum, her şey kararıyordu. Ben, bazen donuyordum. Dalıyordum ve boğuluyordum.

Bilinmeyen Numara: *Görüntü*
Zevk almış gözüküyorsun.


Bu mesajı aldığımda saat gece yarısını geçiyordu. Otelin giriş kapısının önündeydim. Mark'la lobide ayrılmıştık ama ben kapalı alanın iğrenç havasına dayanamadığım için dışarı geri çıkmıştım.

Patlayan flash olayını es geçmiştik, elimden tutup beni oturduğum yerden kaldırmış ve elimi de hiç bırakmadan otele kadar gelmiştik. Tam o sırada bu mesajı aldığım an beklediğim bir durum olduğu için serinkanlı bir şekilde Mark'a oda kartında sıkıntı oluğunu atıp onu odasına göndermiştim. O da gece boyu içmişti, bu yüzden gözleri kaymış bir şekilde elimi bırakır bırakmaz asansöre ilerlemişti.

Öpücük hakkında konuşmamıştık ama flash'ı pek takıyor gibi gözükmüyordu. Bu beni mutlu ederken ve kafa olarak rahatlatırken küçük bir iyi geceler öpücüğü daha alıp yatağıma mutlu yatmayı planlıyordum. Ciddi anlamda çekilen fotoğraf umrumda değildi ama bu mesaj moralimi bozmaya yetmişti çünkü nasıl kullanacağını bilemediğim biri vardı karşımda, bu bütün fotoğrafları ve ilk defa gelen yazılı mesajı ne yönde algılamam gerektiğini bilmiyordum.

Bilinmeyen Numara: Kursağında kalmasını istemem.

Telefonu elimde tutarken gelen yeni bildirim üzerine boşta kalan elimi saçlarımdan geçirip derin bir nefes aldım.

wildfireHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin