Saat 18.07 ve Zeynep daha gelmedi. Akşam yemeği 17.00-18.30 arasında. Zeynep'i beklersem aç kalacağım bu gidişle.
Yemekhaneye gitmek için odadan tam çıktım koridorda Zeynep' i gördüm.
O da beni görünce "Biraz geç kaldım galiba ."
Beraber yemekhaneye inmeye başladık.
" Hayır geç kalmadın , yemek saati geçmedi , nasıl geçti randevun?"
Yemeklere görünce Zeynep'le birbirimize baktık , hepsi çok yağlı ve karbonhidrat seviyeleri aşırı yüksekti.
Zeynep kaşlarını kaldırdı "Randevu sayılmazdı da bence şuan ki sorunumuz yemekler."
"Haklısın , ne yapacağız peki ?" bu yemekleri yersem haftada üç kilo kesin alırdım.
"Bence markete gidelim diyet krakerlerinden ve ton balığı alalım , ikisi beraber çok güzel oluyor ."
"Eminim yağlı yemeklerden daha iyi ve sağlıklıdır."
Yemekhaneden çıkınca yurt müdürü Ayşen ablayı gördük.
"Kızlar yemek yediniz mi ?"
Zeynep hiç tereddüt etmeden "Hayır , yemedik." dedi. "Neden diye sorarsan yemekler aşır derecede yağlı ve çok fazla karbonhidrat içeriyor. Çavdarlı ekmek bile yok."
"Bir bakayım gerçekten dediğin gibiyse bir şeyler düşünürüm."
Yurt müdürünüde atlatınca dışarı çıktı. En yakın markete girdik ton balığı , diyet krakerleri , plastik tabak- bıçak-çatal, aldık ve kasaya geldiğimzde " Aaa ! Zeynep ben kahveyi çok severim, kahve ve bardakta alalım."
"Tama , hadi çabuk ol."
Markette işimiz bittiğinde yurda geri döndük. Krakerlerin arasına ton balığını koyup yediğimde ilk başta çok beğenmemiştim ama bir iki ıssırıktan sonra çokta kötü gelmemeye başladı.
Karınımız idare edicek kadar doytuktan sonra Zeynep'in evden getirdiği kahve makinesinde , kahvelerimizi yaptıktan sonra sandalyeleleri camın önüne çekip oturmaya başladık.
Sessizliği ben bozdum "Anlat bakalım nasıl geçti."
İlk başta gözlerini devirdi ama sonra yüzüne bir gülümseme yerleştirdi "Başbaşa değildik , Mete'de geldi. Arabayla sahile indik , biraz kumsalda yürüdük sonra Ali elimden tuttu başbaşa kalacağımız bir kenara çekti."
"Yok artık ! Birşey geçmedi değil mi aranızda ?" yapmamış olsunlar...
Gözlerini kocaman açtı "Saçmalama , sadece konuştuk." sırıtmaya başladı " Bana dedi ki ; seni neden bu kadar geç farkettim bilmiyorum ama sende birşey var, seni bana çeken birşey. Bunu dedikten sonra ufacık masum bir öpücük kondurdu."
Sanki bir maslaın mutlu sonu gibi anlattı ve bunları anlatırkan gözümde Mete'yi canlandırdım. Kesin olarak kabul ediyorum ben ilk görüşte aşık olmuştum. Hiç tatmadığım bir duyguydu ,çok özel ve güçlüydü. Annemi aramamı bile unutturacak kadar güçlüydü.
Cama atılan taştan -sıcak kahveyi üstüme dökücek kadar- irkildim. Ali ve Mete aşagıdaydı.
Zeynep sinirli bir şekilde aşagıya baktıktan sonra bana döndü "Çok yandın mı?"
"Elim yandı ama geçer çok büyük birşey değil. Pantolonuma kave döküldü , sen Ali'yle konuş bende üstümü değiştireyim.
Zeynep telefonundan Ali'yi aradı ve camın önüne geçti"Neden geldiniz ? Bak bizi zor durumda bırakacaksınız hem Sedef yandı sizin yüzünüzden."
"Seni görmek için geldim gelmese miydim? Taşı Mete attı, dedim ona senin tarafına atalım diye ama yine bildiğini yaptı."
Üstümü değiştirdikten sonra camın önüne geldim. Direkt Mete'ye baktım , kendi kendine gülüyordu sonra başını kaldırıp bana baktı ve göz kırptı. Kendimi tutamadım ve gülümsedim , ne yapacağımı bilemedim elimi sandalyeye dayadım "Ahh! Elim." elim kıpkırmızı olmuştu. Yanmış , harika!
Zeynep "Benim kapatmam lazım yarın görüşürüz ,arabayla çok dolaşma hatta sen direkt eve git. " bana döndü "Yanık kremi sürelim."Elim yanınca duşa giremeyince Zeynep saçlarımı yıkadı. İnsanın böyle dostu olmalı kötü gününde zor zamanın da her ne durumda olursa olsun yanında olmalı. Saçlarımı taradı ,aynı anne şevkati gibi ; elim yanınca Ali'ye kızdığında aynı babamın korumacı hali gibiydi. Bana evimin sıcaklığını hissettirebildi. Dosttan öteydi sanki ,kardeş, gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ADINI SEN KOY
Teen FictionLise aşkına Kardeş dediğiniz dostluklara Belkide hiç tatmadığınız aile özlemine Bir kitap kadar yakın olacaksınız...