Bu bölümü çok değerli bir arkadaşım yazmıştır. Ona bu güzel hediyesi için çok teşekkür ederim. Şunuda belirtmek isterimki diğer bolümler benim yazdığım şekildr devam edicektit. Sonsozcukler bu bölümün yazarıdır. Bir ilk yaptık umarım beğenirsiniz.
Umutlarla gitiğin yollu yarım bırakmak ağır geliyordu insana. Hayallerimi sevdiğim belki bir kişi dahi olsa dost bildiğim bir insanı bırakmak hemde bir hiç uğruna...bu daha ağırdı. Sevdiğim çoçuğun onunda sevdiğini bilmeme rağmen beni uzak tutası..yokmuşum gibi davranması beni umutlarımdan da hayalerimdende kopartmıştı. Sevmek kollay değildi ama sevdiğini ardında bırakmak, unutmaya çalışmak en zoruydu. Bunu yapmak zorundaydım kendim için geleceğim için...
Belki bir korkak gibi kaçtı diyeceklerdi? Belkide zora bir sıkıntıyı kaldıramıyacak kadar güçsüz zayıftı? Ama yapamadım. Belkide gerçekten korkak ve güçsüzdüm. Savaşacam her şeye rağmen bırakmıyacam demiştim daha iki gün önce ama yapadım..
Telefonumun sesini duyduğumda kendime gelmiştim. Arayan babamdı ve otobüste terminale çoktan varmış yolcular inmişti. Bense halla kös kös oturup kara sullara daldırıp boğmayı düşünüyordum. Telefonu açıp"Efendim baba?"derken nerdeyse yapışık kaldığım koltuktan ayrılma vaktiydi.
"Kızım nerdesin otobüs boşaldı ama sen yoksun?"ahh babam!bu bir hakaretmiydi şimdi?tamam zatıf olabilirim bedenimde minik olabilir ama koltuk büyükse ve beni gösteremeyecek kadar yutuysa bu benim mi suçum?.. herneyse..
"İniyorum baba."otobüsten indiğim anda kapının önünde babamla burun buruna geldik.
"Kızım.."
"Baba!"dememle boynuna atıldım. Güvenli olan sıcak limanımdı babam. Tek kahramanım beni asla kırmıyacak üzmeyecek bu hayatta ki tek adamdı. Babamdı. Onun sıcaklığını hisetmek yeniden saçlarımı okşayan ellerini hissetmek'şşşşş'diye sakinleştirmeye çalışan baba sesini duymak... göz yaşlarımın aktığı ve layık olan omuza sahip tek insandı. Ben aslında dünyanın en şanslı insanıydım. Çünkü o benim babamdı.
"Sedef kızım?"demesiyle bir hıçkırık firarını ilan etmişti.
"Si-zi çok ö-özledim!"gerçek ten bunca zaman onları bu kadar özlediğimi yeni yeni farkediyordum.
"Bizde seni çok özledik kızım. Hadi annen evde ona süprizini yapalım. Seni böyle salya sümük görmesin.!" Babam her baba gibi serti ama bize karşıda her zaman yumuşacık bir kalbi vardı. Tabi arada bir alayda ederdi. Başımı kaldırıp omzuna vurdum.
"Ya baba!"dedim kızarcasını ve burnumu kabaca çektim. Ehh adam haklıydı.
"Hadi bakalım valizlerini alalım."babamı onaylayıp valizlerimi aldık. Arabaya binip yolla çıktığımızda ikimizde sesizdik. Tanıdık olduğumuz yolları görmek beni rahatlatmıştı. Ait olduğum yer burasıydı ve bunu hatırlamak sanki güven veriyordu. Her ne kadar hem güzel hem çirkinliği barındıran bir şehir olsada istanbulda yaşamayı bir çok insan isterdi. Sanırım bu konudada şanslıydım.
Araba evimizin önünde durduğunda indik. Babam valizlerimi alırken ben önce evime baktım,sıcak yuvam... Babam kapıyı açtığında içeri girdik.
"Hayatım sen misin?"ahh annem..ben ne ara bu kadar duygusalaşmıştım ya...
Salona geçtiğimizde annemin arkası bana dönüktü koşarak arkadan ona sarıldım. Başını hafif çevirip beni görünce
"Sedef!"dedi hem şaşkınlık ve mutluluk karışımı sesiyle.
"Annecim!"bana dönüp sıkıca sarıldığında nefesim kesildi. Bu kadın ne ara bu kadar güçlenmişti. İçimden bir ses sakın bu senin küçük oluşundan olmasın diyordu ama onu def ettim. Çünkü birazdan nefes almadığım için boğularak ölücektim. Tabi annemde evlat katili olmuş olacaktı. Ehh ne demişler ayı yavrusunu severken öldürmüş. Annem bu benzetmeyi duysa kesin beni öldürürdü. Bu düşünceme gülmek istedim ama başaramadım sizce niye?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ADINI SEN KOY
Teen FictionLise aşkına Kardeş dediğiniz dostluklara Belkide hiç tatmadığınız aile özlemine Bir kitap kadar yakın olacaksınız...