Dedem karşımda duruyordu epey iri kıyım bir adamdı. Gözlerimin içine bakıp gülüyordu. " İlk göz ağrımız ne kadar büyümüş. Çok aç görünüyorsun hadi evlat sofraya. " dedi. Sofraya geçtik burnuma nefis yemek kokuları geliyordu. Immm et yemeği var hem haşlanmış hem kızarmış. Yemekler geliyordu. Evet dediğim gibi et yemeği bu burun asla şaşmaz. Kurtluktan gelen bir şey olmalı. Herkes sofraya oturdu. Koca bir aile ben dedemin sol yanında babamda sağ yanında oturuyordu. Babamın yanında amcam onun karşısında kuzenim Melih oturuyordu. Sonradan kızlar geldi ikizler Beyza ile Feyza onlarda hemen amcamın yanına geldi. Dedem " Bak evlat bunlar senin kuzenlerin bu Melih. Evimizin neşe kaynağı ufaklık. Bunlarda ikizler Beyza ile Feyza evin gürültüsü. " Çocuklar nedense bana cins cins bakıyordu. Heralde benim kim olduğumu bilmiyorlardı. Melih gözlerimin içine bakıyordu bende onların kine. İçinde bir merak vardı ve dayanamadı sordu. " Senin türün ne " dedi. Bende gülerek " Vahşi " dedim. Kızlar sürekli konuşuyorlardı. Vahşi diyince herkes sustu. Çocuklar korku dolu gözlerle bana bakıyorlardı. Dedem ayağa kalktı ve " Osman bu çocuk ne diyor " dedi. Babamda " Baba bende senle tam bu konu ile konuşacaktım " dedi. Dedem gözlerimin içine baktı ve gözlerini göster dedi. Gözlerimizin içine bakıyorduk. Dedemin gözü birden kırmızıya dönüştü ve kendimi çok güçlü hissetmiştim. Büyük ihtimalle bende dönüşmüştüm. Koku ve bakış açım çok güçlendi. Dedem " Daha kontrol edemiyormusun? Sana merak ettiklerini anlatamam kendin öğrenmelisin. " dedi. Bende " Nasıl öğrenicem arşiv arşiv kitap mı okuyacam birilerinin beynine mi giricem ne yapıcam dede " dedim. Dedem " Çantanı hazırla yarın sabah yola çıkıyorsun tek başına. İlk önce bir ormana giriceksin. Lupus dağına tırmanacaksın ve buzlar içinde bir sürü bizim türümüzden görüceksin ortada bir delik olucak oraya gireceksin orda 3 saaten fazla durursan ölürsün. O deliğe girince etrafındaki kurtların zihinlerine bağlanacaksın ve onların neler yaşadığını ve neler bildiğini görüceksin. Orası aile mezarlığımız hepsi bizim gibi Conite Alles. Eğer bunu başarabilirsen bilmek istediğin herşeye ulaşacaksın. ". Bundan daha kolay bir şey olamazdı. Kim bilir nasıl bir bokluk beni bekliyordu. Nasıl bir işe bulaştık lanet olsun kim bilir daha neler olucak. Dedeme döndüm ve " Neden bunu daha düzgün bir yolla halletmiyoruz konuşarak falan hani başka bir yol. " Dedem sinirli bir şekilde " BAŞKA YOLU YOK! VAKİT YOK ÇIK YUKARI UYU YARIN HER ŞEYİ ÖĞRENİCEKSİN! " ulan ne cins aile bizimkide durduk yere sinirlendi. Yukarı çıktım hemen uyudum. Genelde sinirlenmekten böyle kaçarım sinirlenmemek için yada stresten kaçmak için uyurum. Sabah vakti dedem hemen odama damladı. " Hadi kalk gidiyoruz " dedi. Her neyse aldım çantamı direk çıktık dedemle koşmaya başladık arkamdan babam bize yetişti. Amca ne ara geldi anlamadım bile. Ama nedense dedem bir ihtiyara göre fena koşuyor. Usain Bolt'u 100 metrede tokatlar Allah cezamı vermesin. Baya karanlık bir havası olan ormana geldik içten içten sıçtık diyordum. Genelde gündüz vakti karanlık bir ormanı filmlerde gördüğüm için nerden bileyim gerçekte var olduklarını. Dedem durdu " Burdan sonra sen devam edeceksin " dedi. Babam gözlerime baktı ve beni dönüştürdü.
-Orman-
Ormanın içine hızlı bir şekilde girdim hızlı baya baya hızlı koşuyordum. Karanlıkta görebilme yeteneğimin olması çok güzel bir şey göz gözü görmezken etrafı görebilmek süper abi. Çıt diye bir ses duydum kafamı yana çevirdim ve mavi gözlü bir şey bana bakıyordu beni takip ediyordu resmen bi anda kükreme sesi. Lanet olsun şimdi sıçtık bir anda bir çift göz görürken bi anda nasıl yüzlerce oldu. İçimden koş mehmet koş diyordum. Bir anda önümden bir şey geçti yanımdan geçerken sırtını çizdim. Sırtı çok kalın bir kemikten oluşuyor gibiydi. Yoksa bunlar gardiyanlar olmalı. Ama ben az önceki gardiyanın sırtını nasıl çizdim derken elime baktım ve pençelerimi gördüm. Dağa yaklaştıkça dahada güçlendiğimi hissediyordum. Evet dağın eteğini gördüm. Hadi ama hayır hayır hayır!!! Kocaman bir yarık var ben burdan nasıl geçicem. Hadi Mehmet tabana kuvvet. Her adım attığımda dahada yaklaşıyordum. Nehirin üstünden nasıl atladıysam burdanda atlarım diyodum. Karşıma bir gardiyan çıktı vay canına ne cins bir şeysin lan sen. Gardiyanın üstüne doğru koşmaya başladım. Koştukça dahada hızlandım ve bir anda kükredim gardiyan bir anda diz çöktü ve üste baslayıp atladım. Kayalıklara doğru yaklaşıyordum ama burası düm düz nasıl tutunacam. Gözlermi kapadım ve bir an parçalanma sesi duydum. Gözlerimi açtım pençelerimi kayalara saplamıştım. Kafamı çevirdiğimde Yüzlerce gardiyan bana bakıyordu. Hepsi bir hizaya geçti ve diz çöktü. Sonra ormaın içinde kayboldular. Her neyse tırmanmam gereken yüksek bir dağ var.
-Lupus Dağı-
Lupus dağına tırmanmaya başladım. Hiç zorlanmıyordum hiç yorulmuyordum. Yukarı çıktıkça hava dahada soğuyordu. Soğuğu hissediyordum ama üşüme değildi bu. Sanki varmış tırmandıkça kol kaslarımın dahada büyüdüğünü fark ettim. Ellerim dahada sertleşiyordu. Biraz daha tırmandıktan sonra buzlu bir alana denk geldim. Yukarıda V şeklinde bir yer vardı. Ama orada tutunacak ve pençelerimi saplayacak bir yer yoktu. Buz çok sertleşmişti pençelerim saplanmıyordu. Dağın zirvesi olduğu için sisliydi. Sis kalktıkça buzların arasında merdiven gibi taşların dizildiğini gördüm oraya doğru atladım ve orayı tuttum. Artık dağın zirvesindeydim. Aile mezarlığımıza küçük bir ziyaret yapalım.
-Aile Mezarlığı-
Buz dolu bir yer ve her yerde kral kurtlar ve hepsi benim atlarım. Sanki derin dondurucudayım sadece yüzlercesini görebiliyorum ama bunun altında binlerce olmalı. Dedemin dediği delik tam ortada ve içinde su var. Su sanki kaynıyor gibi fokurduyor ama buz gibi. Üstümü çıkardım ve suya atladım. Beynime sanki binlerce bıçak saplanıyormuş gibi oldu. Ve bir anda gözümün önünden bir sürü anı geçmeye başladı. Mu kıtası, bir sürü savaş, yapılan onca harika, piramitler ve çin seddi. Ahhh canım çok yanıyor daha fazla dayanamıyacam. Suyun içinden fırladım ve üç kral kurt bana bakıyordu. Onlara karşı kükredim ve buz kütleleri çatladı. Bir anda insan formuna dönüştüler. Babam, dedem ve amcam bana bakıyorlardı. Çok küçük görünüyorlardı gözüme. Kral kurtların normalde boyu 2 metre 30 santim gibi olur. Benim boyumsa 3 buçuk metre. Ayaklarıma doğru baktığımda anladım tam kurt formuna dönüştüğümü. Ayaklarım kurt ayağı gibi vücudumsa baya yapılı üçgen kas liflerini rahatlıkla sayabiliyorum. Yere kan damlamaya başladı anlayamadım. Boyum alçaldı ve bayıldım. Gözlerimi açtığımda odamda yatıyordum. Babam, dedem ve amcam başımda bekliyorlardı. Bana ne olduğunu sordum. Dedem " Suyun içinde 6 saat kaldın. Normalde ölmen gerekirdi." dedi. Babamsa " Savaş yaklaşıyor yakında balkanlarda taş üstüne taş kalmayacak " dedi. Ben " Baba ne savaşı kimlerle? " dedim. Amcam " Biz ve avcılar " işlerin baya karışacağı kesin. Ama neden ben bir anda değişik değişik dillerde konuşmaya başladım. Babam " Atalarının tecrübeleri sana geçti " yani onların bildiklerini bende biliyordum. Savaş başladığında avcılar benim karşımda olmak istemiyecekler. Aile dokunanın kafasını ezicem ve beni soyuma ne çektirdilerse onlara aynısını yaşatacağım. Neyse artık uyusam iyi olur zor bir gündü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saklı Tarih
Про оборотнейHer şey genç bir çocuğun babasının çalışma odasında gizli arşiv yazan dosyaları karıştırmasıyla başlar. Dosyalarda Türklerin gerçek tarihleri yazar. Nereden geldikleri ne oldukları, başlarına ne geldi Asya'ya ayak bastılar nasıl geldiler. Koskoca ci...