-Tehdit-

214 9 5
                                    


Motora bindikten sonra gaza asıldım ve bahçeden tam dışarı çıkacaktım karşıma babam ve beni durdurdu. Dedemin yanına gitmemi söyledi. Gittim dedem Londra'ya gitmemiz gerektiği söyledi onunla beraber bir toplantıya gidecektik. Bu neyin toplantısıydı bilmiyorum tek duyduğum şey bir konsey var ve bu olayların herkesi rahatsız ettiği. Apar topar toplandık ve hava limanına gittik. Özel bir jet bizi bekliyordu. Takım elbiseli bir adam bize " Konsey üyesi Yusuf ve tohumları diye seslendi ". Dedem elindeki yüzüğü ona gösterdi. Yüzüğün üstünde ilginç bir motif vardı ejderha ile dövüşen bir kurt çok eski bir şeye benziyordu. Ağır adımlarla jete doğru yürüdük dedem bir şeylerden şüphe ediyordu. Takım elbiseli adamda ve uçağın içindekilerde bir acayiplik vardı kalp atışlarını duyamıyordum ve bir mermer kadar sert ve soğuklardı aynı geçenler ki öldürdüğüm vampir gibi...

Jete bindik dedem hemen kalkmayın birileri daha dedi. İki tane iri kıyım insan geldi ve bizim yanımıza oturdular. Dedem şimdi kalka bilirsiniz dedi. Dedem yanımızdaki yolculara baktı ve kafasını eğerek onlara bir komut verdi. Onlar ceplerinden çıkardıkları ufak bir tüpün içindeki sıvıyı çaktırmadan içtiler. Kalp atışları arttı ve göz bebekleri büyüdü. Havadayken gece karanlığında hafif yağmurlu havada dışarı bakıyordum. Sonra kafamın içinden dedemin sesi " Bu gece çok kötü şeyler olacak " dedi. Anladığım kadarıyla bizim gibi kurtlar telepatik yetenekleri var. Dedem " Dışarıyı izle ve geceyi gör " dedi (yine telepatik yeteneğiyle). Bulutların arasında bir grup kanatlı yaratık uçuyordu dedem yüzüme baktı ve güldü bunlar vampir dedi. Takım elbiseli beni rahatsız eden adam bize içecek ikram etti. Dedem el hareketiyle içme dedi ve çaktırmadan çöpe döktük. Dedem adama baktı. Adamın takım elbisesi yırtıldı sırtından kanatları çıktı ve dedemin üzerine doğru atladı. Yanımızdakiler bir tozu etrafına döktü. Pilot kabininden iki pilot daha çıktı ve bana saldırdı. İkisiyle uzun soluklu ve dar alanda ettiğimiz kavgada birinin kafasını kopardım diğeri baya yaralandı. Dedem takım elbiseliyi çoktan parçalamış beni izliyordu. Vampirin biri yolcunun birini çekip boynuna saldırdı. Bir ısırdı sonra alev alev yandı adamın boynu bir kaç saniye sonra iyileşmeye başladı. Dedeme dönerek " Hep senin götünü kurtarmak zorunda mıyız ihtiyar " dedi. Dedem güldü ve " Savaş geliyor bugün sen yarın ben " dedi. Ve dedemi bir günde bu kadar fazla güldüğünü ilk kez gördüm sanki. Savaş geliyor diye seviniyor. Bu arada dedem birinin büyücü diğerininde avcı olduğunu söyledi. Avcı pilot koltuğuna oturdu. Londra'ya doğru rotayı çevirdik. En büyük sorun uçağın dışında bir düzüne vampir bizi takip ediyordu. Ve olan oldu uçağa saldırmaya başladılar. Büyücü elinde bir iki taşı çıkartarak değişik bir dili kullandı ve ufak bir yıldırımlar uçağın etrafından düşmeye başladı vampirler kızarmış tavuğa dönmüş şekilde yere doğru düşmeye başladı. Bizde Londra'ya gelmiştik hava limanına indik ve arabaya bindik.

Big bene gittik bir grup bize eşlik ederek bir asansöre bindik ve yerin 15 kat altına inerek resmen tarihi resmedilmiş duvarların ardından devasa bir opera sahnesine çıkmış gibiydim sanki etrafta yüzlerce insan ve ya insan görünümünde şeyler var. Dedem " İşte bu konsey ve dünyayı yönetenlerde bunlar " Peki onları yöneten kim diye sorduğumda dedem gülümseyerek " Ben " cevabını verdi. Dedem yürümeye başladığında bütün kalabalık yarıldı herkes dedeme yol verdi. Dedem kürsüye çıkınca o kalabalığın oluşturduğu sesi bir sessizlik bürüdü...


Saklı TarihHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin