-Ava Giden Avlanır-

288 10 1
                                    

İmtihandan sonra duyularım çok gelişmişti. Etrafımdaki sesleri, kokuları ve duyguları hissedebiliyordum. Dedemle Babamın konuşmalarını duyabiliyordum. Alt kattalar 4 oda ileride dedemin çalışma odasında babamla kapışıyorlardı. Dedem "Bunu daha önce neden haber vermedin o bir vahşi o uyumsuz lanet olsun " Babam derin derin nefes alıyordu. Dedem " Kehanet, kehanet gerçekleşiyor Mu yer yüzüne bir daha çıkacak. Atlantis yükselicek vampirlerde ortaya çıkacak ve dünya karışacak! İnsanlar ortada kalıp bizim savaşımızda ölücekler. Osman bizi gümüşlerle durdurabilirler ama Mehmet! Mehmeti gümüş durduramaz ve bizde onu kontrol edemeyiz. O bir savaş tohumu. Tek başına hareket eder. Bizim hükmetme gücümüz artık işe yaramaz. Tam dönüşümünü gerçekleştirdi. Bizim türümüz ya Mehmetin komutasında dünyadan vampirleri silicecek. Yada vampirler Mehmeti zehirleyip dünyaya hükmedicekler." Babam " Oğlumu ateşin içine atamam. Daha hazır değil güçlerini bile tam kullanamıyor " dedi. Gözümü kapatıp açtığımda dedemin odasının kapısında duruyordum. İçeri girdim ve " O öncedendi artık Türklüğü iliklerime kadar hissediyorum! " dedim. Bir ateş sesi duydum kafamı cama doğru çevirdiğimde bir kurşun yaklaşıyordu. Hemen dedemin üstüne atladım ve kurşun yanımızdan geçti. Gümüş kurşun ve üstünede Saint yazıyordu. Reflexlerim o kadar hızlıydı ki kurşunun kıçında ki yazıyı okuyabildim. Babam saldırı diye bağırdı. Bende cama doğru koştum ve camı kırarak atladım. Ormanın içinde elinde tüfekle kaçan adamı göre biliyordum. Korkunun kokusunu alabiliyordum. Peşinden koşmaya başladım ormana girdikten sonra beni fark etmesin diye ağaçların üstüne çıkıp koşmaya devam ettim. Ağacın üstünde biri pusu kurmuş ve yerden birimizin gelmesini bekliyordu. Hızlındım ve üstüne atladım. Kafasını kaldırdı ve beni gördü onun göz bebeklerinde kendimi gördüm kırmızı mavi gözlerim. Adam " Bu mümkün değil " dedi kendince. Zaten son gördüğü şey benim pençemdi. Gözden kayboldu ama kokusu değil korkunun kokusunu ilerledikçe yüzüme tokat gibi çarğıyordu. Sonunda o adamı yine gördüm ve zamanı gelmişti. Dahada hızlandım ve önüne atladım. Son hamlesini yaptı ve belindeki dede yadigarı silahına uzandı ve yedi el ateş etti. Göğüsüm ve karnıma gelen mermiler beni etkilemedi bile. Kafamı eğip vücuduma baktığımda mermilerin dışarı çıkıp düştüğünü gördüm ve bir kaç saniye sonra tamamen iyileşti. Adam şaşkınlıkla yüzüme bakıyordu. Gözlerimi açıp kapattım ve gözlerimi görünce bir çığlık attı. Tek bir hamle ile onu 10 metre ilerideki ağaca fırlattım. Başkaları geliyordu ayak seslerini duyabiliyordum. Çok sayıda kişi var 25 belkide 30 kişi. Onları bekliyordum karşımdaki tetikçini fazla acı çekmesin diye tek pençe ile işini bitirdim. Zaten ayağı kırılmıştı orda bıraksaydım kangrenden ölücekti. Gelen adamlar bana bakıyordu silahları çektiler ve ateş etmeye başladılar. Onlara karşı yürüdüm ne kadar mermi gelsede ne canım acıyordu nede beni yavaşlatıyordu. Mermileri bitince hızla saldırdım onlar için acısız bir ölüm oldu ama birini atlamışım. Gözleri yaş içinde bana bakıyordu korkudan altına yapmıştı. Benimse kana olan arzum gittikçe güçleniyordu. Bir rüzgar esti yanımdan bir şey geçti siyah giyinen bir kadın zavallı çocuğu boynuna atlayıp ısırdı. Kızın gözleri soldu ve bembeyaz bir hal aldı dişleri sivri bir şekilde bana bakıyordu. Bana doğru koştu ve bir yumruk salladı. Yumruğu çeneme geldiğinde eli kaya gibi parçalara ayrıldı. Kızın vücudu bir mermer gibiydi sanki taştan yapılmıştı. Onu orda bıraktım ve eve döndüm dedem, babam ve amcam bana bakıyorlardı. Sen ne nereye kayboldun diye sordular. Sadece gülüp geçtim ve kitaplıktan mermer insanlar kısmını aradım. Aslında mermer değillermiş " Vampirler ". Artık biliyorum savaş çok yakında ve ben daha yeni başlıyorum. 

Saklı TarihHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin