11. Bölüm

1K 48 12
                                    

"Hayır ben anlamıyorum ki ne halt yemeye sürekli seni öpüyor bunlar?" Anıl belki de onuncu kez cümlesini tekrarlandığında, bende onuncu kez sessiz kalıp sinirinin geçmesini bekledim. Arda'nın amcası olduğunu öğrendiğim adamın, Arda ile benim evleneceğimi düşünerek söylediği şeye Anıl fazlasıyla sinirlenmiş ve otele gideceğini söylemişti. Ben de onunla kapının önüne çıkmıştım ve şimdi arabasına yaslanmış, önüne bakarak sinirle konuşuyordu.  "Sürekli yakınsınız zaten, bir de üstüne gelip öpüyorlar. Bir tane de değiller ki anasını satayım, tam 4 taneler." Şaşkınlıkla açtığım gözlerimle ona baktım.

"Yuh, Beste ile Selen'i de mi sayıyorsun?" Omuz silkti. Sessiz kaldığı birkaç dakikanın sonunda gideceğini düşünmüştüm fakat beni yanıltarak konuşmaya devam etti.

"Bu bence başlı başına bir sorun biliyor musun? Ayrıca senden kaynaklanan bir sorun, sende onları öpüyorsun çünkü. Sonra da ben kıskanınca sorun oluyor. Kıskanırım tabii gelip bir kere bile beni öpmed-" Susmasını sağlayan şey yanaklarının üzerine kondurduğum küçük öpücüktü. Arabaya yaslanmış ve oldukça sinirli bir şekilde karşısına odaklanmışken, ona yaklaşan bedenimi fark etmemiş olması normaldi. Şaşkınlıkla bana döndüğünde bu sefer ben önüme döndüm. Evet, amacım başarıya ulaşmıştı ama bu utanmayacağım anlamına gelmiyordu. Evet, sadece yanağından öpmüştüm ama bu da utanmayacağım anlamına gelmiyordu. Acaba daha önce öpseydim susar mıydı? Ayrıca bu çok güzel hissettiriyordu, konuşmaya başladığı an 'başım ağrıdı sus artık' deyip bir daha mı öpseydim? 

"Sen beni mi öptün az önce?" Her ne kadar utansam da masum ses tonu, yine aynı masum ve şaşkın bakışlarını görünce dayanamayıp güldüm. Başımla onu onaylarken konuştum.

"Git artık, geç oldu." Başıyla beni onaylayıp, ceketinin cebinden anahtarını çıkardı ve kapıyı açtı.

"Sen de mi gelseydin acaba benimle?" 

"Olmaz Anıl, git hadi." 

"Bak içeride tanımadığımız etmediğimiz bir adam ve şerefsiz çıkabilecek bir oğlu var. Bence kesinlikle benimle gelmelisin." Göz devirip konuştum.

"Arda'yla konuşmak istiyorum, anlatır artık ne olup ne bittiğini." Oflayarak konuştu.

"O çocuk evdeyken çok ortalıkta dolaşma, kapını da kilitle."

"Yok artık Anıl, iyice abarttın sen."

"Ne abartması kızım? Gecenin bir vakti odaları karıştırmışım deyip senin odana gelmeyeceğini nerden bileceğiz?" Her ne kadar abarttığını söylesem de hoşuma gittiği de bir gerçekti. Hafifçe gülerek onu onayladım. Sürücü koltuğuna oturduğunda açık olan araba kapısından bana baktı. 

"Bir daha mı öpsen?" Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırıp konuştum.

"Pişman etme Anıl, hadi." Omuzlarını düşürdü.

"Son bir kez." Dudaklarımı araladığım sırada hızla konuştu, "son derken, bu gecelik son demek istedim." Kıkırdadığımda gülümsedi. Yanağına uzandığımda, pislik yapıp kafasını çevireceğini ve dudaklarını dudaklarıma bastıracağını düşünüyordum ama hiçbir şey yapmadı. Hızla öpüp geri çekildiğimde gülümsedi ve arkamızda kalan evin kapısını gösterdi.

"Git hadi, bekliyorum." Açık olan araba kapısını kapatıp arkamı döndüm ve eve ilerledim. Cebimdeki yedek anahtarları çıkarıp kapıyı açtım. Binaya girmeden arkamı döndüğümde Anıl'ın araba camını açıp beni beklediğini gördüğümde gülümsedim ve içeri girdim. Apartmana girip hızla merdivenleri çıktım ve anahtarla kapıyı açıp içeri girdim. Aynı hızla ayakkabılarımı çıkarıp, ayağıma terlikleri geçirdim ve kaldığım odanın yola bakan penceresine koştum. Anıl'ın pencereme baktığını gördüğümde hafifçe el salladım. Arabasını çalıştırmadığını görünce kaşlarımı çatıp bekledim. Bulunduğum kat yüzünden ne yaptığını da pek göremiyordum ama yüzüne yansıyan ışık sayesinde telefonuyla uğraştığını anladım. Saniyeler içinde cebimdeki telefonum titredi.

Düğünümüz VarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin