14. Bölüm

830 43 7
                                    

"Kardeşimizi kaybettik Arda." Kalbimdeki ağrı her geçen saniye daha fazla artarken, nefes almakta güçlük çekiyordum. Kolumda hissettiğim elle Acar'a döndüm.

"Ö-öldü mü?" Yutkundu ve beni başıyla onayladı. Başımı iki yana sallarken öldüğünü kabullenemez gibiydim.

"Hayır... Ölmedi." Çaresizlikle diz çöktüğümde, Acar da benimle beraber çöküp kollarını boynuma dolamıştı. Başımı iki yana sallarken sürekli aynı şeyi mırıldanıyordum.

"Ölmedi... Ölmedi..." Acar'ın omzuna yasladığım başımı kaldırıp yüzüne baktığımda beni onaylamasına ihtiyacım vardı. 

"Ölmedi Acar." Başını başka yöne çevirdiğinde yeniden bana bakmasını sağladım.

"Ölmedi." 

"Öldü." Anıl'ın öldüğünü bir kez daha duymak nefesimi keserken, bunu onun sesinden duymak daha acı vericiydi. Hızla başımı sesin geldiği yöne çevirdiğimde onu gördüm. Oradaydı işte. Otele gitmeden önce giydiği şeyler bile üzerindeydi. Yaşıyordu Anıl. Hızla ayaklanıp ona doğru gittiğimde, orada bulunanların şaşkın bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum.

"Ölmemişsin sen. Neden öldü deyip duruyorlar Anıl?" Ona doğru adım attıkça onun da geriye doğru adım atması üzülmemi sağlarken, aynı anda duyduğum Selen, Acar ve Arda'nın adımı seslenmesi de kulağımdaki uğultunun artması dışında pek bir işe yaramıyordu.

"İlke iyi misin?" diye soran Beste, ona cevap vermememin ardından fısıltıyla konuştu. "Kiminle konuşuyorsun?"

Şaşkın bakışlarım Beste'yi bulduğunda, onların da bana aynı şekilde baktığını gördüm ve Anıl'a döndüm. Hastane duvarına yaslanmış, gülümseyerek beni izliyordu. Oradaydı işte.

"Anıl burada, görmüyor musunuz?" Dikkatle hareketlerimi izleyen Arda'nın yanıma gelip kolumu tutması ve onun öldüğünü bir kez daha dile getirmesiyle defalarca olduğu gibi yeniden ona döndüm.

"Neden seni görmüyorlar?"

"Ölü birini kimse göremez."

"Ben görüyorum seni. Bak ölmemişsin. Buradasın."

Hiçbir şey demeden, güzel gülümsemesiyle bana baktığı saniyelerin sonunda bana yaklaşmaya başladı. Yüzü bir anda ifadesizleşirken, dudaklarını araladı.

"Öldüm ben." Bedenimin buz kestiğini hissettiğim sırada devam etti, "sen öldürdün."

"Senin sevgisizliğin öldürdü beni. Herkese karşı olan samimi davranışlarının bana olmaması öldürdü."

"Anıl..." Aldığım titrek nefesin ardından bir şey dememe izin vermeden, yüzüne yansıyan nefretle konuşmasına devam etti.

"Sen beni kendinden hep ittin. Beni sevmemen bir yana, benim de seni sevmeme izin vermedin. Yaşarken öldürdün beni..." Konuşurken bana doğru yaklaşan bedeni git gide silikleşmeye başladı. Konuşmayı, hatta nefes almayı unuttuğum sıralarda gözümün önündeki bedeninin yok olduğunu görünce acı içinde yere çöktüm.

************************

Uykumdan sıçrayarak uyandığımda, birkaç saniye kendime gelmeyi bekledim. Gördüğüm rüyanın etkisiyle buz kesmiş bedenimle, üstümü bile örtmeden uyuyakaldığım yataktan doğruldum. Anıl'ın aramalarıma dönmesini beklerken uyuyakaldığım için, üzerimdeki ince elbiseyi çıkaramamıştım. Pencere de açık olduğu için odayı serin hava doldurmuştu. 

Yatağın üstündeki telefonu aldığım gibi Anıl'dan herhangi bir mesaj ya da arama olup olmadığına baktım. Yoktu...  Saat 02.36'ydı. Saatlerdir bana dönüş yapmamıştı. Anıl'ı arayıp telefonu kulağıma götürdüm ve çalmasını bekledim.

Düğünümüz VarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin