7. Bölüm

1.3K 58 11
                                    

Bizimkilerin ısrarla araması devam edince Anıl'ın daha da sinirlenmesini istemediğimden kahvaltıya geleceğimizi söyledim. Şimdi ise Anıl ve ben çoktan hazırlanmıştık ve Anıl kıyafetlerime sinirli gözlerle bakıyordu. Dün gece bekarlığa veda için son anda tişört yerine göbek üstü bir sweat giymiştim. Altımda ise şort etek vardı.

"Bu ne İlke?"

"Neyden bahsediyorsun?"

"Şu üstündeki kıyafet demeye bin şahit isteyen şeylerden bahsediyorum." Derin bir nefes aldım.

"Anıl geceden beri üstümde sadece bir tişörtle duruyorum, farkında mısın?"

"Aynı şey mi?"

"Evet, ne farkı var?"

"Bir kere bile bacaklarına bakmadığımı varsayarsak aynı şey değil." Arkasında ne yapacağını bilmeyen bir ben bırakarak odadan çıktı. Çantamı alacağım sıra koltukta gördüğüm Anıl'ın telefonunu da alıp peşinden ilerledim. Aslında o telefonu almayıp onu odaya geri göndermek vardı da işte gönlüm el vermiyordu... Odadan çıktığımda karşıdaki duvara yaslanmış olan Anıl beni görünce doğruldu ve yüzüme bakmadan ilerlemeye başladı. Bir dakika... Yüzüme bakmadan mı? Sakinim... Sakinim...

Çalan telefonumu çantamdan çıkarıp kim olduğuna bakmadan açıp kulağıma götürdüm.

"Ne var?" Az önce sakinim demiştim, unutun siz onu... Sakin falan değilim.

"Opps gerginiz... Telefonu gerçek sahibine verir misiniz acaba?"

"Dalga mı geçiyorsun Acar?"

"Sakin ol başkan... Neye sinirlendin?" Kulağıma gelen Beste'nin gülme sesiyle beni sadece Acar'ın duymadığını anlamış bulundum.

"Sana ne? Ya da size ne mi demeliydim?"

"Oha lan harbiden sinirli... Ne zaman geleceksin İlkeciğim?" Sesindeki tedirginliği duyduğumda gülecektim fakat Anıl var diye gülmedim tabii ki.

"Gelmeyeceğim." dedim ve telefonu yüzüne kapattım. Şaka yapıyordum ama biz hazırlanırken yüz kere aramışlardı. Ona da ayrı sinirliydim. Duran asansörden inip ilerlediğimiz sırada Anıl bir kere bile bana bakmamıştı. Neydi bu şimdi? Kıyafetlerimden rahatsız olduğunu söylediğinde saatler boyunca odada yarı çıplak dolaştığımı söylemiştim ama amacım onu dışarıdaki insanlarla kıyaslamak değildi. Tamam belki öyle anlaşılıyor olabilir ama bana böyle davranmasına da gerek yoktu... O sırada tekrar çalan telefonumla sinirle gözlerimi yumdum.

'Arda arıyor...'

"Efendim?" 

"Gelmiyorum ne demek?"

"Arda..." dedim derin bir nefes alıp, "lütfen biz gelene kadar daha fazla aramayın."

"Geliyorsunuz ama değil mi?"

"Evet."

"Tamamdır... Görüşürüz ufaklık."

"Görüşürüz."

Telefonumu kapattığımda Anıl'ın sinirle bir nefes verdiğini gördüm. Birkaç adımdan sonra olduğu yerde durdu ve deri ceketinin ceplerini karıştırdı. 

"Ne arıyorsun?"  Soruma cevap vermeden ilerlediğinde sinirle kolundan tutup bana bakmasını sağladım. Tamam, gücüm yetmemişti ve onu durdurup önüne geçmiştim...

"Senin derdin ne?" Gözlerime bakmadan konuştu.

"Bir derdim yok. Eve gidelim, seninkiler merak ediyor." Sinirle alt dudağımı ısırıp çantamdan telefonunu çıkardım ve ona uzattım.

Düğünümüz VarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin