4. Bölüm

1.5K 79 14
                                    

"Benim olanı almaya geldim..." Arkaya dönmeye çalıştığım sırada buna izin vermeyerek karnımdaki kollarını sıkılaştırdı.

"Anıl." dedim fısıltı gibi çıkan sesimle.

"Hm?" dediği sırada başını boynuma gömmüştü. 

"Anıl... n'apıyorsun?" Bana cevap vermeden burnunu boynuma sürttü ve derin bir nefes aldı.

"Çok güzel kokuyorsun..." dedi boğuk çıkan sesiyle. Bir süre kolları karnımda, çenesi omzumda durdu. İkimizde konuşmuyorduk. Bu sefer arkama dönmeye çalıştığımda buna izin vererek kollarını gevşetti. Kumral, dokunmak için can atmamı sağlayacak kadar yumuşak görünen saçları vardı. Gözleri gördüğüm en güzel kahverengi gözlerdi. Anıl çok... yakışıklıydı...

Sonunda onu incelemem bittiğinde terastaki masalara oturmuştuk. Başımı arkaya yatırmış gökyüzünü izliyordum. Aramızdaki gergin sessizliği bozmak için aklımdaki soruyu sormaya karar verip ona döndüğüm sırada afalladım.

"Neden bana bakıyorsun?" Kaşlarımı çatıp sorduğum soruya omzunu silkerek cevap vermişti.

"Çünkü güzelsin." Utanarak gözlerimi tekrar gökyüzüne çevirdim. 

"Ne zaman geldin?" 

"Dün." dediğinde şaşkınlıkla ona baktım.

"Neden kimsenin haberi yoktu o zaman?"

"Herkes biliyordu" dedi ve devam etti, "senin dışında."

"Neden yanımıza gelmedin?"

"Meşguldün." Sinirli miydi o?

"Kıyafet almaya çıkmıştım." dediğimde omzunu silkti.

"Sonuçta Acar'la beraberdin." diye mırıldandı. Kısa bir süre sonra konuştu.

"Arda'da kalıyormuşsun."

"Evet, sen nerede kalacaksın?"

"Otelde." 

"Acar'larla aynı otelde misin?"

"Evet." diye mırıldandı, "sen gidene kadar Arda'da mı kalacaksın?"

"Hayır, sanırım yarın ben de otel bulmalıyım."

O sırada terasın kapısı açıldı ve içeri masadaki çocuklardan biri girdi. Barıştı sanırım adı...

"Selam... Yanına gelecektim de yalnız değilmişsin." Doğrudan bana bakıyordu. O sırada Anıl'ın sinirlendiğini hissedince ayaklandım.

"Selam Barış... Evet, bizde geliyorduk zaten." Bana sinirli gözlerle bakan Anıl'a baktım.

"Gidiyor muyduk?" dedi ve ayağa kalktı.

"Evet..." Barış'ın garip bakışlarını umursamadan ilerlediğim sırada sorduğu soruyla döndüm.

"Siz sevgili falan mısınız?"

"Hayır." dememle Anıl kaşlarını çattı, Barış ise yüzündeki sırıtışla kapıdan çıktı. Anıl bana sinirle bakarken 'ne var?' dercesine salladım başımı. Sevgiliydik de haberim mi yoktu? 

"Sen bu çocuğun adını nereden biliyorsun?"

"Aşağıda söylemişti. Sen de masadaydın hatta."

"Gereksiz şeylerle ilgilenmiyorum." Omzunu silkerek verdiği cevaba gözlerimi devirdim. Bazen aşırı gıcık olabiliyordu.

Merdivenlerden inerken birden durmasıyla ona döndüm. 

"Sen neden bana sarılmadın?" 

"Off Anıl... Yürü." dedim kolundan çekerken. 

"Ciddiyim. Arda'ya sarılmıştın." ve devam etti, "hem de sımsıkı."

"Anıl yukarıda sarılmamış mıydık?"

"Ben sana sarıldım, sen bana sarılmadın." Dalga mı geçiyor diye suratına baktım ama oldukça ciddi görünüyordu. Birlikte içeri girdiğimizde oturdukları masadan kalkmış yerlerdeki puflara oturmuşlardı. Bizi görünce Beste konuşmaya başladı.

"Hadi gelin doğruluk mu cesaret mi oynayacağız." dediğinde gözlerimi devirdim.

"Bekarlığa vedada oyun mu oynayacağız?"

"Evet, hadii."

Kısa sürede oyuna başlamış ve birkaç el oynamıştık. Şimdiye kadar kayda değer bir şey olmamıştı. Şişe tekrar çevrileceği sırada Selen'in kuzeni olduğunu öğrendiğim bir çocuk konuştu.

"Dc'yi boşverin de şöyle bir şey yapalım. Şimdi siz altı kişi..." diyerek bizim grubu gösterdi ve devam etti, "4 yıldır arkadaş olduğunuzu söylediniz değil mi?"  Onu onayladıktan sonra konuşmasına devam etti.

"Genelde bir sırrınız olduğunda gruptan ilk kime söylersiniz?" Hepsi beni söylediği zaman açık olmam gerekirse biliyordum ama utanmıştım. Çocuk devam etti.

"O zaman İlke herkes hakkında bildiği herhangi bir şeyi söylesin. Ama söylediği şeyin gruptaki öbür kişilerin bilmediği bir şey olması lazım." Herkese tek tek baktığımda onayladıkları zaman düşünmeye başladım. Tabii ki arkadaşlarımın büyük sırlarını burada tanımadığım kişiler arasında söylemezdim ama madem onaylamışlardı ufak tefek şeyler söyleyebilirdim. Şimdi herkes suspus olmuş bana bakıyordu.

"Biraz düşüneyim..." Selen ile ilgili aklıma gelen şeyle güldüm. Telefonu elime alıp ona yazdım ve söylememin sorun olup olmayacağını sordum. Onayı aldıktan sonra konuşmaya başladım.

"Selen gelinlik için ilk anlaştıkları kişinin Arda'ya bakışlarından rahatsız olduğu için gelinliğini ona diktirtmemişti ama size kızın gelinliği dikmekten vazgeçtiğini söyledi." Herkes kahkahalarla gülerken Arda şaşkınlıkla Selen'e bakıyordu. Selen ise omzunu silkerek cevap verdi.

"Saçını başını yolmadığıma dua etsin."

Selen'in kuzeni yeniden konuşmaya başladı gülerek.

"Bu iyiydi... Ee başka?" Yine kısa bir düşünme anından sonra yine onay alarak konuştum.

"Arda buraya yani Selen'in yanına ilk geldiği zaman çekinmiş ve Selen'le konuşmadan evine geri dönmüş."

"Şaka mı bu?" diye cırlayan Selen ile yüzümü buruşturdum. 

Yine bir kahkaha tufanından sonra devam ettim. Tabii söylememin sorun olup olmadığını telefondan mesaj atarak soruyordum.

"Beste okuldaki birinden hoşlanıyor." Bu sefer bizimkilerin şaşırma nidalarını dinlemiştik.

"İki aydır anonim birisi Acar'a yazıyor." Onlar bir şok dalgası içinde Acar'ı sorgularken ben Anıl hakkında ne söyleyebilirim diye düşünüyordum. 

"İlke harbiden kutu gibi çıktın." diyen Barış'a güldüm. O sırada Beste konuştu.

"Bu İlke'ye söyletme işi iyi oldu, ben de size nasıl söylesem diye düşünüyordum." Acar da onu onaylayınca Anıl'a döndüm. Bana bakıyordu.

"Ne söyleyeceğim senin hakkında?" 

"Kopya mı istiyorsun?" dedi gülümseyerek. Omzumu silkerek cevap verdim.

"Sadece ufak bir yardım... Aklıma gelmedi." Ondan yardım gelmeyeceğini anlayınca düşünmeye devam ettim. Herkes merakla beni bekliyordu. Aslında Anıl ile ilgili çok şey biliyordum ama söylemeye kıyamıyordum. Hadi ama İlke uzatma... Aklıma gelen ilk şeyi söyleyecektim. Gözlerimi kapattım ve aklıma ilk gelen şeyi düşündüm. Ayda bir kere mutlaka hediyeler alıp yetimhanedeki çocukları ziyaret ederdi. Bunu ailesi bile bilmiyordu. Bunu mu söyleseydim? Tam ağzımı açtığım sırada yanımda duran Anıl konuşmaya başladı. 

"İlke'yi zor durumda bırakmayayım, kimsenin bilmediği bir şeyi söyleyeyim o zaman." Duraksayıp bana döndü ve bakışlarını üzerimden çektikten sonra tek tek bizimkilere bakıp konuştu.

"Grup ismini değiştirmeseniz iyi olur. İhtiyacınız olacak, çünkü yakında düğünüm var."

Düğünümüz VarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin