6.

175 11 0
                                    

Birkaç gün sonra...
6 Nisan

"Sence uyandırmalı mıyız?"

"Ya kızarsa?"

"O zaman saati kaçırırız ama!" Kulağımın dibinde fısıltılar duymam ile, kaşlarımı çatarak gözlerimi araladım ve yatakta döndüm. Karşımda annem ve Güneş'i görmem ile hafiften gülümseyip gözlerimi kapatmıştım. Güneş küçük ellerini yanaklarıma koyup bir sürü öpücük kondurmuştu.

"Mmm anne! Hadi uyan!" Kucağıma onu aldığımda, uzamış olan sarı saçları yüzüme geldiğinden kıkırdayarak yüzümden çekmişti. Kapı örtülme sesinden annemin gitmiş olduğunu anladım.

"Beş dakika daha!" Ses gelmediğinde hafiften gözlerimi açtım. Dudaklarını büzdüğünden üzülmüş olduğunu anladığım için yatakta ters döndüm ve onu yatağa yatırdım. Ardından karnını gıdıklayarak gülmesini sağladım.

"Hahahaha! Anne, anne dur! Ya ahahaha karnım acıdı!" Kahkahalarının arasında yanaklarına kocaman bir öpücük kondurmuştum. Gülümseyerek yataktan kalktığında, derin bir nefes alıp o da kalkmıştı. Mavi gözlerini kısıp, ellerini ağzına götürdü ve gülmeye başladı.

"Ne oldu küçük yumurcak?" Biraz daha gülüp elini ağzından çekti.

"Makyajın akmış, çok komik!" Elimi göz altıma attığımda siyah rimeli görmemle gülümsedim. Yataktan inip, Güneş'in elini tuttum. Odadan çıktığımızda ise hızlıca mutfağa koşmuştu. Bende banyoya girip işlerimi hallettim. Yüzüm cidden komik bir haldeydi. Mutfağa girdiğimde, annem Güneş'in kahvaltısını yapıyordu. Bende yanına oturup masanın üzerinde duran salatalıktan ağzıma attım.

"Anne, bugün dışarıya çıkabilir miyiz?" Mavi gözleriyle bana baktığında, dudağımı büzüp düşündüm. Belki de ilk adımı böyle atmalıydım.

"Alışverişte yapacak mıyız?" Heyecanla sorduğum soru üzerine, daha yeni çıkmış olan beyaz dişleriyle kocaman gülümsedi ve ellerini çırptı.

"Anneanne, annem kabul etti. Duydun mu?" Bakışlarımı Güneş'ten alıp anneme bahşettim. Gözleri dolmuş bir şekilde bana bakıyordu. Ocaktan Güneş'in kahvaltısını alıp onun önüne koydu ve benim yanıma oturdu. Güneş kendi halinde yemeğini yerken, iştahım olmadığı için pek bir şey yemiyordum. Ama annem çatalına batırdığı, omleti ağzıma vermişti. Bence gülerek ağzıma atmıştım. Aynı şeyi bende Güneş'e yaptım.

Bir zaman sonra Güneş mutfaktan çıktığında, annem anında dönüp bana baktı ve elimi tuttu. Gözlerindeki o hüznü ve acıyı görmüştüm. Bana acıyordu ve bunu dile getiremiyordu. Ama ben biliyordum. Evet, haklıydı. Acınacak bir haldeydim.

"Doktor Kaan ile aranız iyi mi?" Bu soruyu sormasını bekliyordum. Belki de dünden beri bu soruyu sormak için zaman kolluyordu ama ben hep kaçıyordum. Ona, evli bir adamın beni öptüğünü söylemeyecektim tabiki. Hatta eve kadar bıraktığını...

"İyi. Senin kocanla aran nasıl?" Yüzü düştü ve gözyaşı yanaklarından akıp gitti. Bu haline kaşlarımı çatmıştım. O kocasını hep överdi. Yani babamı. Sevmediğim babamı.

"İyi. Seni çok özlemiş." Sesinin titrediğini duyduğumda yutkundum. Elimi hızlıca elinden çektim ve çayımı yudumladım.

"Ama ben onu özlemedim. En son beni dövdüğü günü hatırlamıyor musun? Dışarıda, yağmur yağarken beni pataklamasını? Bazen hala karnıma ağrılar giriyor." Elimi karnıma götürdüm istemsizce. O gün, dün gibi aklımdaydı.

Okuldan sonra arkadaşlarımla gezdiğim için, eve geldiğim anda suratıma bir tokat atmıştı. Yağan yağmur, içimdeki gözyaşlarını etrafa bahşederken ben savunmamaya direnerek beni dövmesine izin vermiştim. Annem arkadan ne sesini çıkartıyor, ne de beni dövmemesi için babamın önüne geçiyordu. Bana vurmasının ardından yere düşmemle, vücuduma tekme atması bir olmuştu. Ardı ardına kesilmeyen dayak ile eve girmiş sabaha kadar beni dışarıda kalmamı sağlamıştı.

Ve ben o gün, onu öldürmek için yemin etmiştim...

GÖZÜ KAPALIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin