3.1

2.3K 249 308
                                    

Çağrı: Oktay.

Çağrı: Geçen sefer adresini öğrenmiş bulundum.

Çağrı: Bak.. Bu benim için güzel bir tesadüftü aslında.

Çağrı: Ben oraya çok sık gelirim, biliyor musun?

Çağrı: Çoğu gecem civar sokaklarda geçer.

Çağrı: Ama şimdi evini biliyorum ve tedirginim.

Çağrı: Rahatsız olma istiyorum.

Çağrı: Söz veriyorum sürekli oralarda dolanmayacak, rahatsız olmana sebebiyet vermeyeceğim.

Çağrı: Beni sık sık mahallende gördüğünde gergin olmanı istemiyorum.

Çağrı: Sapık olduğumu, izlendiğini düşüneceksin belki de.

Çağrı: İstemiyorum..

Oktay: Çağrı.

Çağrı: O an düşenememiştim evini öğrenmemin sorun olacağını, üzgünüm.

Oktay: Sana evimi ben gösterdim?

Çağrı: Eh?

Oktay: Ben burada oturuyorum bak şu pencere benim odama ait, dedim?

Çağrı: Ve..?

Oktay: Salak.

Oktay: Mahalle benim değil, tepe tepe kullanabilirsin.

Oktay: Ne bekliyordun? Uzak dur dememi faşan?

Oktay: Çocuk değilim ben..

Çağrı: Hani sen 'faşan' dedin ya. Orada bi' şüpheye düştüm ben.

Çağrı: Abuk şubuk düşünçelere faşan kapıyma Çayyı.

Çağrı: Faşan yanşın kayyşimm.

Oktay: Siktir git. LKFGHSLKHLKSL

Çağrı: Kurban olurum senin güzelliğine lan.

Çağrı: Çok pis öpesim geldi he.

Oktay: Ohoo sen aşık olmuşsun.

Oktay: Allah kurtarsın kardeşim.

Çağrı: Müebbet yemişsem ne olacak?

Oktay: Geçmiş olsun.

Oktay: Durum vahim o zaman.

Çağrı: İçip içip kapına dayanabilir miyim?

Oktay: Elinde benim için de dolu bir şişe olacaksa kabul.

Çağrı: Süt şişesi olur mu? Diğerine yaşın pek yetmiyor gibi..

Oktay: Sigaraya yetiyor ama?

Çağrı: Kaçak içiyorsun.

Oktay: Hadi ordan, büyüdüm ben.

Çağrı: Agucu bugucu.

Oktay: Aga bee, küçük görülüyoz iyi mi. Yak üstadım, yak.

Çağrı: Anca üstadın yakar sen izlersin tabi. Küçük olmak zor iş.

Oktay: Kaşınma lan, Uysal, efendi çocuk Çağrısın sen kendine gel.

Oktay: Ne bu gevşek haller.

Çağrı: İnsan en çok da sevdiğine gösterirmiş içten hallerini.

Oktay: Gerçek sen busun yani?

Çağrı: Her zaman içimden geldiği gibi davranıyorum ve şu an içimden gelen bu yani.

Oktay: He.

Oktay: Tamam o zaman.

Çağrı: Canımın içi, bugün biraz yorgunum uyumam gerek. 

Oktay: Saat neredeyse dokuz?

Çağrı: Yoğun bir gün oldu benim için.

Oktay: Garip ama tamam iyi uykular o zaman sana?

Çağrı: Kardeşimle tanışmak istemiştin.

Çağrı: Yarın uygun mu sana?

Oktay: Kuzeninde anlaştığımızı sanmıştım?

Çağrı: Sonuçta asıl istediğin kişi kardeşimdi ve o mesajlarımızı okudu.

Çağrı: Sorun olmayacağını söyledi. Aslında bu konuda biraz hassas, yeni insanları hoş karşılamaz.

Çağrı: Bu sebepten isteyeceğini sanmıyorum demiştim.

Çağrı: Ama deneyebilirim dedi.

Oktay: Sevinmeli miyim?

Çağrı: Seni tanımaya değer görüyor. Belki?

Oktay: Bu hoş...

Çağrı: Ee?

Oktay: Olur sanırım. Ne yapmalıyım?

Çağrı: Güzel bir yer düşüneceğim, sana yazarım sonra ve saati de belirleriz. Hm? Tek yapman gereken kendin olmak.

Çağrı: Doğal olduğunda seni daha çok seviyorum ve onun da seveceğine eminim.

Oktay: Pekâlâ..

Oktay: İyi geceler o halde.

Çağrı: Teşekkürler papatyam.

Oktay: Şey Çağrı

Çağrı: Efendim?

Oktay: Hiç, sadece hiç.

Çağrı: Pekâlâ.. Gidiyorum o halde.

Oktay: Tamam o zaman.

Çağrı: Uzatırsam çok saçma bir hal alacak sanırım konuşma. Seni seviyorum, kaçtım.

(Yazıyor...)

(Görüldü)

Bu mantıklı, keyifli seslerin ortasında yapayalnızım. Tüm bu yaratıklar zamanlarını açıklamalar yaparak ve birbirleriyle hemfikir olmanın mutluluğunu yaşayarak geçiriyor. Tanrı aşkına, hep birlikte aynı şeyi düşünebilmek neden bu kadar önemli?  Charles Xavier

NOT | bxb TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin