3.2

2.4K 248 73
                                    

Finale diyorum, koşsak mı?

Çağrı: Hey.

Çağrı: Ben sadece hâlâ burada mısın diye merak etmiştim.

Oktay: Kahve aldım, hastanenin etrafında yürüyorum.

Çağrı: Bak eğer eve gitmek istersen hiç sorun değil.

Oktay: O nasıl, iyi mi?

Çağrı: Elbette iyi, gerçekten.

Çağrı: Bunlar rutin kontroller.

Çağrı: Sadece ikimiz de bugün randevusu olduğunu unutmuştuk.

Oktay: Her zaman mı geliyorsunuz?

Çağrı: Ayda iki kere falan, çok sık değil.

Oktay: Neden ki?

Çağrı: Tamamen sağlıklı olduğundan emin olmak için ve civar hastanelerin onu tanıması için.

Oktay: Anlamadım..

Çağrı: Geçtiğimiz yıllarda arkadaşı hayatını kaybetti, bilinçsizlik yüzünden.

Oktay: Tam olarak ne oldu?

Çağrı: Ona araba çarptı ve zamanında müdahale edilmedi, ya da edilemedi.

Çağrı: Doktorlar cevap vermiyor diyerek kalp masajını kesmişler. Yorgun kalbine çok yüklendikleri için kaldıramamış masajı. Hastaneye yetişene kadar da, öyle işte.

Çağrı: O da Çağla gibiydi, kalbinin sağ tarafta olduğunu bilmedikleri için sol tarafa çalışmışlar hep.

Oktay: Bu çok kötü..

Oktay: Doktorlar onu tanısın, bilsin ve bilinçlensin istiyorsun.

Çağrı: Eğer yeterince fazla doktorun onu tanıyıp bilmesini sağlarsam ben yanında olmadığımda dahi bir şansı olabilir.

Oktay: Çağrı, kahvem bitti ve sanırım bir tane daha alacağım. Eşlik etmek ister misin?

Çağrı: Çağla ile kalmalıyım..

Oktay: Seni şu an göremiyor değil mi?

Oktay: Muhtemelen kontrolleri bitene kadar da göremeyecek.

Oktay: Hadi, onu burada beraber bekleyebiliriz.

Çağrı: Pekala..

Oktay: Kafeteryaya geçiyorum.


   Saatini kontrol etti, testlerin süresi aşağı yukarı hep aynı oluyordu. Buna alışmıştı. İzleyecekleri adımları, nereye ne zaman gideceklerini biliyordu. Eğer onu dışarıda beklerse hiçbir şey olmazdı. Hem.. Son testin bitişine doğru tekrar yanına gidebilirdi. Evet, bu sanırım mantıklıydı. 

Ceketinin cebine telefonu yerleştirerek kafeterya yazılı tabelanın gösterdiği koridora döndü. Sağ tarafta bir kadın ayak bileğini ovarken midesini tutuyordu. Üzerinde tablo asılı kolonun önünde bir adam öksürüğünü bastırmaya çalışırken muhtemelen sızlayan boğazını tutuyordu. Yaklaşık 6-7 yaşlarında görünen küçük kız elindeki yoğun saç tutamını ağlayan annesine gösteriyordu.

Hastaneler hep can sıkıcıydı, gelmekten nefret ettiği, hasta olmamak için dualar etmesine sebep olan bir yer.

Ama şimdi hastaneye gelmek için gün sayıyordu. Doktorların onlardan sıkıldığını dahi düşünmeye başlamıştı. Ama bu önemli değildi. Onlardan sıkılacak noktaya gelmeleri demek, artık kardeşine her birinin aşina olması demekti. Üstelik hemşireler ve sekreterler de Çağla'yı çok seviyordu. ona alışmışlardı.

NOT | bxb TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin