Jungkook
En çok istediğimiz oyuncak önümüze çıkar da annemiz onu almamıza izin vermez ya bende bu durumdaydım. Aralarında ki farklar en çok istediğim şey bir oyuncak değil Jimin'di. Ya da ona almama izin vermeyen, engel olan annem değil bize yapılan tehditler ve ben o tehditleri kaldırmadan bencilce onu daha çok tehlikeye sokmak istemiyordum. Ama bazı anlar vardı ki her şeyi unutup ana odaklanmak istiyordum.
Jimin ve Taehyung ile yetimhaneye gelmiştik. Tae hem yetimhane hakkında neler yapacağımızı düşünmek için hemde sekiz yıldır yaşadığı yeri ziyaret etmek istemişti. Biz kendi aramızda konuşurken şirketlerinin düzelmesine az kalan ve hala bizim şirkette olan Jimin de duymuştu ve bizimle gelmek istemişti.
Şirketin önüne gelen Mercedes arabama Tae ile bindik. Jimin de arkamızda kendi arabasıyla yola koyuldu. Radyodan kısık bir sesle As I Am Justin Bieber feat. Khalid şarkısını açtım.
Taehyung, radyoya bakıp güldükten sonra bana döndü. "Justin hayranlığın günden güne artıyor Gguk. Ee Sanny'nin doğum günü için ne planlıyorsun?"
"Kapattırdığım bir kafede kendi aramızda küçük, tatlı bir kutlama yapacağımızı düşündüm. Muzlu ve çilekli, kendi fotoğrafının basılı olduğu bir pasta yaptırdım. Yarın biter dediler, zaten diğer gün de doğum günü."
Hmmlayıp başını salladı. "Güzel, her sene ki plan yani. Ben ne hediye alacağımı bilmiyorum sen düşündün mü?"
Hafif gülümseyerek dikiz aynasından arkamda ki arabaya baktım. "Seveceği şeyleri aldım. Bir şey eksik sadece, onu da izin günlerimizde Mingyu hyung ile gittiğimiz çarşıdan alacağım. Oraya uğramak ister misin belki bir şey bulursun" dedim.
"Çok iyi olur. Belki bir takı ya da elbise alabilirim. Babasının kızı olduğu için oyuncaklarla oynamıyor" dediğinde ona bakıp güldüm.
Birkaç dakika sessizlik içinde yol sürdü. Sonunda yetimhanenin önüne vardığımızda kemerimizi çıkarıp indik. Jimin de arabasından inip yanımıza geldi. Boyası solmuş, bazı yerlerinde çatlaklar olan binaya baktı.
Sessizliği bozdum. "Hadi girelim içeri" ikisi de başını sallayıp yetimhaneye doğru adımladılar.
Bahçesine girdiğimizde ikisiyle de her zaman oturduğum ağacı gösterdim. "Çok büyümüş." Jimin'e dönüp, "üstünde hala isimlerimizin baş harfi var" dediğimde hafifçe gülümsedi.
Tae bana dönüp konuştu. "Onun hiç hikayesini anlatmadın. Niçin kazıdınız?"
"Mingyu hyung, her gün orada oturduğumuzu görünce, artık bizim ağacımızın olduğunu ve bunu belli etmemiz gerektiğini söyleyerek kazımamızı istemişti."
Jimin, şaşkınlıkla, "Mingyu hyungu tanıyor musun?" diye sordu.
Yetimhanenin içine girerken konuştu. "On yaşımda buraya geldim. O zaman da ilk ve en yakınım Jungkook olmuştu. Mingyu hyung da hiç yabancı hissettirmeyip var olmayan abim gibi oldu" dedi.
Merdivenleri çıkarken Jimin ikimiz arasında gözlerini gezdirip başını salladı.
Çocuklarının sesinin geldiği yöne giderken rehber öğretmenleri Bayan Kang odasından çıktı. Bizi görünce hemen yanımıza gelip elini uzattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Brave Children • Jikook
Fanfiction[tamamlandı] Küçükken bazı nedenlerden dolayı ayrılan, büyüyünce kaderin tekrardan karşılaştırdığı ve bu sefer engellere beraber göğüs geren iki cesaretli genç. Gömmek birer birer cesetleri, Ölüp de dirilmek bir şekilde, Muzaffer olup mağlup olmak...