Bölüm 3

1.1K 87 82
                                    

Jungkook'un odası ve salon 👆🏽

6 yıl sonra

Komidinin üstünde çalan tiz sesli alarmla küfürler ederek uyandım. Yatakta doğrulup pencereden dışarı baktım. Yaz mevsimindeydik ama yine de hava esiyordu. Homurdanıp ayağa kalktım. Odamın içinde ki banyoya gidip her zaman ki rutunlerimi hallettim. Banyodan çıkıp yatağımın arkasında ki odayı bölen duvarın ötesinde ki giyinme bölümüne girdim.

Üstüme tam oturan siyah hafif kalın bir kazak, siyah ceket ve keten siyah bir pantolon giydim. Makyaj masamın bir çekmecesini açıp griye çalan deri bir saat alıp bileğime taktım. Açtığım çekmeceyi kapatıp onun diğer yanında ki takı çekmecesini açıp küpe bölümüne baktım. Sağ kulağımda ki kıkırdağa bir tane halka piercing aşağısına da onun biraz daha büyük olanı halka küpe taktım. Sıra sol kulağıma gelmişti. Bu sefer kıkırdaklarıma 2 tane piercing aşağısına da ondan biraz daha büyük olacak bir halka küpe takmıştım.
Ayağıma siyah deri ayakkabımı da geçirdim. En sona saçlarımı bırakmıştım. Banyo da biraz da olsa düzeltmiştim şimdi biraz daha düzleştirip arkaya yatırdım ve önüme birkaç perçem düşmesine izin verdim.

Dudağıma kirazlı lipbalmımı sürüp, arkamda duvarın yarısını kaplayan aynanın karşısına geçip fotoğrafımı çektim ve Tae'ye gönderdim. Böyle şeylere takık birisiydi ona göre hep uyumlu bir çift gibi giyinmemiz lazımdı. Modaya ilgim vardı ama onun gibi değildi. En sonda ise kokulara fazla hassas olduğum için en hafif olanı seçtiğim parfümü sıktım ve odadan çıktım.

Odamın yanında ki bana benzediği için tavşan oyuncaklarla dolu çocuk odasına girdim. Sandara, küçük kollarıyla Tae ve benim ona hediye ettiğimiz adını Tata ve Kookie koyduğu ayıcıklara sarılıyordu. Hafif açılan üstünü geri örtüp gözlerine kadar gelen saçlarını arkaya yatırdım. Kıpırdandığını görünce uyanmasını istemediğim için alnına bir öpücük kondurup odadan yavaşça kapıyı kapatarak çıktım.

Sessiz adamlarla mutfağa küçük bir şeyler atıştırmak için gittim. Holden gelen yemek kokuları buradan anlaşılıyordu. Seokjin hyung - ki ona benden bir yaş büyük olduğu için Seokjin diye seslenmemi istiyordu- yemek masasında elinde tabletiyle mailleri okuyarak aynı zaman da önünde ki bir sürü tabaktan ağzına bir şeyler tıkıştararak oturuyordu. Hayretle ona bakıp kahve makinesine yürüyüp kendime ve Tae'ye sert bir kahve yapmaya başladım.

"Günaydın, en sevdiğim hyungum ne güzel yemekler yapmış" bir tane kimbap ağzıma atarken.

Kaşlarını çatarak, "Sonunda teşrif edebildin, toplantıya sadece 1 saat kaldı." dedi.

Boğazımda kalan yemeği öksürerek, "Ne?! Aish.. Bağırttırdın beni Sanny uyanacak." aceleyle, olan kahvelerimizi masaya koydum, kahvemi içerek bir yandan da yemek yiyordum bir yandan da Seokjin hyungun gösterdiği mailleri okuyordum. O sırada mutfağa büyük kare gülümsemesiyle Taehyung girmişti. Üstüne siyah boğazlı bir kazak, siyah bir kürk ve siyah keten pantolon giymişti. Saçlarının iki yana ayırıp birazının yüzüne düşmesine izin vermişti. Bizim aksimize Seokjin hyung gri bir ceket, içine beyaz bir tişört ve siyah keten bir pantolon giymişti.

Tae de masaya oturunca onun için yaptığım kahveyi görünce yanaklarımı sulu sulu öpüp teşekkür etti. Yüzümü buruşturarak boş olan tabakları makineye yerleştirdim. Geri kalanları birazdan gelecek olan Sandara'nın bakıcısı aynı zamanda evin temizliğini yapan bayan yapardı.

Brave Children • JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin