"Bugün Minjun limandan mal alacak," dediğinde sarışın başını salladı.
"Evet biliyorum. Bütün belgeler elimizde, ortaklarını da yakaladık yani yolun sonuna az kaldı," diyerek çatalını masaya bıraktı Jungkook.
Dün akşam birbirlerine şeffaf bir kağıt gibi oluşlarından sonra o yoğun havayı bozmuş kahkahalarla yemek yapmıştılar. Sandara için saklambaç oynayıp ardından yapboz çözmüşlerdi. Beraber film de izlerken Sandara'nın uyuyakalmasıyla günü sonlandırıp ikili aynı yatakta, sarılarak uyumuştu.
Aralarında ki sırları eteklerinden bir bir dökmek ikisini de rahatlatmış ve daha yakın olmalarını sağlamıştı. Şimdi ise beraber kahvaltıyı hazırlamış yiyorlardı.
Jimin konu gereği ciddiyete büründü. "O zaman bugün bu işi bitiriyoruz."
Jungkook derin bir nefes verip başını salladı ve telefonundan en başından beri anlaştıkları polis ekibini arayıp planı anlattı. Kahvaltılarını bitirip hazırlandılar ve kulübeden çıktılar. Jungkook, eşyaları bagaja yerleştirirken Sandara'yı arabaya bindiren Jimin'e döndü,
"Sen kendi arabanla mı gidiyorsun?" dedi bagajı kapatırken.
Mavi saçlı başını sallayıp kendi arabasına giderken, "evet eve uğrayıp sonra yanına geleceğim," dedi aracın içinden bir şeyler alıp onu izleyen sarışının yanına gitti. Elindekileri uzatıp gülümsedi.
"Bunlar belgeler ve ses kayıtları ilk işin bunları vermek olsun Jungkook." tavşan dişli başını sallayarak eline aldı.
Jimin, sarışının boynuna kollarını dolayıp sıkıca sarıldı. Bir daha yapamayacakmış gibi, ayrılmak istemiyor gibi sıkıca sarmaladı.
Jungkook gülümseyerek beline kollarını sardı. Sandara'nın kendisini çağırmasıyla kollarını ince belden ayırıp açık alına bir öpücük kondurup gülümsedi ve arabasına adımlayıp bindi.
Mavi saçlı da kendi arabasına atlayınca Jungkook bunu görmesiyle aracı hareketlendirdi ve beraber yola çıktılar. Bir süre sonra yollar ayrılınca Jungkook kendi evine sürüp radyoda ki şarkıları söylemeye çalışan kızını dinledi gülümseyerek.
Aracını garaja park edip Sandara ile eve girdi. Kendilerine koşan iki bedenle iki tavşan dişli de gülümsedi. Jungkook Seokjin'den ayrılıp kucağında ki kızı yere bırakan Taehyung'a yöneldi. Siyah saçlı gülümseyerek sarışın arkadaşına kollarını açtı.
"Bir daha gitmek yok gidersen beni de götürüyorsun, söz mü?" sarışın kulağına fısıldanan cümleyle gülerek başını salladı.
Arkadaşından ayrılırken gözlerinin içine baktı. "Söz veriyorum." daha sonrasında kucağında ki minik kızı sıkıca tutup gülümseyerek onları izleyen Jin'e döndü. "Hem size anlatacak çok şeyim var."
Hepsi koltuklara geçince küçük kız özlemle oyun odasına koştu ve salonda ciddi bir sessizlik oluştu. Jungkook ellerini önünde birleştirip kendisi gibi ciddileşen arkadaşlarına baktı ve yaşanan her şeyi anlattı.
"Sandara meselesini ben söylemezdim," sarışın hala şüpheci davranan arkadaşına göz devirdi. "Kabul et ya da etme ama bu işte beraber olduğumuz için aramızda sır olmayacak tae."
Bütün her şeyi anlatmanın ve ipuçlarını dinlemenin, incelemenin ardından Jungkook cebindeki delilleri vermek için karakola yöneldi. Onu tanıyanlar geri çekilip ona yer verince kolayca yerini bulduğu amirin yanına gitti.
Amir onu gördüğü gibi odasına yöneltip kapıyı kapattı. Jungkook vakit kaybetmeden cebinde ki belgeleri ve ses kayıtını çıkartıp amire uzattı. Polis ona soru dolu gözlerle baktığı için açıklama yapmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Brave Children • Jikook
Fiksi Penggemar[tamamlandı] Küçükken bazı nedenlerden dolayı ayrılan, büyüyünce kaderin tekrardan karşılaştırdığı ve bu sefer engellere beraber göğüs geren iki cesaretli genç. Gömmek birer birer cesetleri, Ölüp de dirilmek bir şekilde, Muzaffer olup mağlup olmak...