Kan.
Jimin ve Taehyung'un tek düşünebildiği buydu. Yerde boylu boyunca uzanan sarışınla Taehyung bağırarak yanına koştu. Jimin girdiği şoktan sonunda çıkarak yerdeki silahı alıp Minjun'u bacağından vurdu ve ne olduğunu umursamadan Jungkook'un yanına çöktü.
Sarışın aldığı nefeste vücuduna batan iğne hissiyle acıyla inlemeye çalıştı ama ağzını açmak bile ona dünyanın en büyük işi gibi geliyordu. Sırtından sıcak bir şeylerin aktığını ve bedeninin yavaşça uyuştuğunu hissediyordu sadece.
"Ambulans yok mu?! Jimin ara şunu! sikeyim ara ambulansı ara!" Taehyung dizinde uzanan yaralı arkadaşıyla ağlayarak hala şokunu atlatmaya çalışan Jimin'e seslendi.
Mavi saçlı titreyen elleriyle panikle telefonundan dediğini yaptı. Telefonu kapatıp acıyla inleyen Jungkook'a eğildi.
"Jungkook, bebeğim iyi olacaksın tamam mı?" sarışın, duyduğu uğultular arasında her zaman kurtarıcısı olan meleğin sesine odaklandı.
"Jimin, ji-" mavi saçlı daha çok gözyaşı dökerek sarı tutamları okşadı. "Yorma kendini iyileştiğinde söylersin."
Jungkook kapanan gözlerini zorlukla tekrar açtı. Artık bütün vücudunu hissetmiyordu. Zamanının dolduğunu biliyordu.
"San se-seni babası olarak.. görüyor ona iyi bak." Jimin hıçkırarak başını iki yana salladı.
Taehyung arkadaşının yavaşça kapanan gözlerini fark edip daha çok bağırdı sanki sesi ne kadar çok çıkarsa yardım gelebilirmiş gibi.
"Seni se-" Jimin ince dudaklara dokundu. "Bu cümleyi söylemek için yaşayacaksın duydun mu? Yaşamak zorundasın Jeon! hayır, hayır, hayır! JUNGKOOK!"
İçlerinde galaksiyi taşıyan gözlerin kapanmasıyla aynı sürede içeri polis girdi. Yaralıları gördükleri gibi dışarıda ki ambulansları çağırdılar. Sedyeye alınan Jungkook ile Taehyung artık boş olan dizlerini izlemeye başladı yüzünden hiç durmadan göz yaşları dökülürken.
Jimin hala Jungkook'un gözlerinin kapanmasındayı. Sedyeye yetişip dövmeli eli tuttu. "Yaşayacaksın! Yaşaman lazım Jungkook! Beni nolursun.." Yoongi'nin gelip onu arkaya çekiştirmesi ile başını deli gibi iki yana sallamaya başladı.
"Onun yanına gitmem gerek bırak!" Siyah saçlının da gözlerinden bu görüntüye karşı gözyaşları durmamıştı. Arkadaşını kendine çevirip yanaklarını ellerine arasına aldı.
"O iyi olacak tamam mı? Ama şu an ona müdahale edemeyiz bırak da işlerini yapsınlar." Jimin bir bebeği andıran masum gözleriyle, "peki onunla gidemez miyim?"
Yoongi burukça gülümseyerek onu ambulansa yöneltip arkasına bindirdi. Hareketlenip giden ambulansla geri depoya dönüp ellerinde ki Jungkook'un kanını izleyen Taehyung'un yanına gidip onu ayağa kaldırdı. Genç adam hiç bir şeyin farkında değildi ya da öyle olmak istemiyordu. Bir kukla gibi Yoongi'nin ellerine bırakmıştı kendini.
O sırada Jimin, sedyede kablolara bağlanan sarışınının elini Jungkook'un kanı bulaşmış minik elleriyle tutuyordu. Ambulans görevlisi arkadaşına işleri bırakıp ağlamaktan beter olan Jimin'in yanına gitti haline üzülerek.
Kanayan dudağını, kaşını ve iplerden çözüldüğünden beri oynatmadığı sol kolunu işaret etti. "Sizi de muayene edelim lütfen ciddi bir şeyiniz olabilir."
Jimin gözlerini Jungkookdan ayırmadan başını iki yana salladı ve kısık sesiyle, "ona iyi bakın yeter."
Ambulans görevlisi ısrar edecek iken monitörden gelen sesle oraya döndü.
"Nabzı yavaşlıyor kan basıncı düşüyor!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Brave Children • Jikook
Fanfic[tamamlandı] Küçükken bazı nedenlerden dolayı ayrılan, büyüyünce kaderin tekrardan karşılaştırdığı ve bu sefer engellere beraber göğüs geren iki cesaretli genç. Gömmek birer birer cesetleri, Ölüp de dirilmek bir şekilde, Muzaffer olup mağlup olmak...