Hilal 10. Bölüm Şimşek Alevi

112 107 95
                                    

Selammm herkese, nasılsınız? Umarım iyisinizdir alttaki yada üstteki şarkıyı açmayı, sol alt köşedeki yıldızımızı parlatmayı ve beni yorumlarınıza boğmayı unutmayınız :)

Keyifli okumalar. ❤

Açılmamakta ısrarlı olan gözlerim, pencereden üzerime yağmalanmış güneş ışığının parlaklığından dolayı yüzüme zımbalanmıştı. Zaten gözlerimi aralayamayacak kadar zorlanırken güneş ışığı bunu farklı bir seviyeye çıkarmıştı. Ellerimle yüzümün her bir karışına sürterek ezberlerken, kafamı koymakta olduğum yastığı kapıp bir oyuncak ayı misali sarılmaya başladım.

Yattığım rahatsız yatakta ellerimi açarak yayıldığımda, iki saattir üzerinde yatmakta olduğum saç tokamı fark ettim. Susuzluktan katı kıvamına gelmiş olan dudağımı buruştururken, saç tokam orada değilmişçesine üzerine yatmaya devam ettim.

Yeni doğmuş bir Allosaurus gibi esnedikten sonra kafamı oyuncak ayılıktan bıkmış yastığımın altına gömdüm. Şu an tek istediğim şey o tatlı uykuma kendimi teslim etmek ve hangi saçmalığın etrafında koşuşturduğumu bile hatırlamadığım o iki yarım saniyelik rüyama geri dönmekti. Battaniyemi üzerime çektiğimde kendimi gerçeklikten ayırabileceğimi düşünmüştüm aptalca, oysaki cevap bir elmanın şekli kadar netti. 

Gerçekliğin sıkıcılığına attığın adım biraz derine girdi Hilalciğim.

Oflaya oflaya çoktan sahiplendiğim yatağımın üstündeki battaniyenin altında yolculuğa çıkmış, gözü kapalı bir korsanı andırırcasına uyurken, uyanmam gerektiğini de biliyordum. Çapaklanmış gözüm ile oynarken başucumdaki beyazlıklar içindeki plastik bardağa uzandı elim. Bardağı yakaladığım gibi, yarı kuvvetimle bardağı kaldırıp üzerime bir şelale misali dökmeye başladım.

İşim bitince saçlarımın her bir teli ıslak, yastığım,  üzerinde sabahlara kadar ağlamışım gibi yoğun ve yüzüm de bir o kadar üşüyordu. 

Üşümenin dışında hiç bir duygu barındırmayan ıslak yüzümle uyumaya devam ettim. Rahatsızca esneme hareketlerini andıran hareketleri yapmamak için kendimi zor tutuyordum. Niye uyanmıştım ki zaten ben? Tatlı tatlı uyurken beni uyandıran şey de neydi? 

Yattığım yerde dikleşmem ile bütün uykuma olan düşkünlüğüm kaybolmuştu. Ben böyle bir insandım işte, uyandığım zaman uykuma geri dönme olasılığım bir insana iki defa şimşek çarpması kadar nadirdi.

Uykunun sersemliğini üzerimden atma amacıyla uzuvlarımı esnetirken keskin bir acı sol bacağıma saplandı.  Gözlerimi acıyla açtığımda ağrıdan nefesim kesilmişti. İnledim yavaşça acı içinde.

En son ne olmuştu? Helikopter gelmişti yanımıza bizi kurtarmak amacıyla, Kuzey ve Çağatay çıkmıştı yukarıya, peki ya ben? Ben ne yapıyordum? 

Doğru ya ben de helikoptere doğru tırmanıyordum. E peki sonra?

Evet! Ellerim kayıyordu ve okyanusa saplanıyordum. Sonra da koca bir köpekbalığı görüyordum bana doğru tam gaz ilerleyen. Korkuyla etrafıma bakınırken helikopteri bulamıyordum. Ama sonra geliyordu helikopter Çağatay ile. Ben de tek kurtulma çıkışım olan helikoptere doğru tırmanırken, olur olmadık bir şekilde köpekbalığı benim sol bacağımı ısırıyordu...

SOL BACAĞIMI ISIRIYORDU!

Korkuyla üstümdeki beyaz örtüyü hızlı bir hışımla üzerimden fırlattım, bacağımın son halini görmek amacıyla. Gördüğüm tablonun ezici görüntüsünden nefesimin, içime bir ruh misali kaçtığını hissedebiliyordum... 

Beyaz ve kırmızının arasındaki farkı tanımlayamayacak sargılar ile sarmalanmış bacağım ve dışarıda güneşlenen kan parçacıkları hiç de iç açıcı gözükmüyordu. 

YabancılarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin