Icemount Lâneti

306 17 2
                                    

Elsa

Bir gündür denizdeyiz.12 saat önce Jack’ten ümidimi kestim.Kurtuluşumuz kalmadı sanırım.Metal plaka kaplı hücremde yatağım ve küçük penceremden başka bir şey yok.Arada bir pencereden dışarıya bakıyorum.Sadece denizi görüyorum.Onunu ötesinde cılız güneş bulutların arasından bana gülümsemeye çalışsa da beni teselli etmeye yetmiyor.Yalnız kalmaya alışık olsam da kendimi hiçlikte amaçsızca süzülen bir kar tanesi gibi hissediyorum.Eski korkularımın yerini daha büyük yenileri almış.

Artık bana bakmak için Jack yerine metal elbise giymiş biri geliyor.Hiç konuşmuyor.Sadece yemeğimi verip eldivenlerimi kontrol ediyor.Onunla konuşmaya , ağzından laf almaya çalışsam da Maria dersini almış olmalı ki tek kelime bile etmiyor.

Muhafız gittikten sonra geminin gözcüsü olduğunu düşündüğüm birisi bağırıyor.

“Kara göründü!”

Güvertede hareketlilik artıyor.10 dakika sonra iki metal elbiseli adam gelip ellerindeki şişede duran berrak sıvıyı bir mendile döküp zorla koklatıyorlar.Gözlerim kayıyor ve bayılıyorum.

Uyandığımda Bir adadayız.Ama normal bir ada değil Adanın batı kısmı normal bir ormanla kaplı.Doğu kısmında ise kar var.Ve benimde önünde durduğum dev bir buz dağı.İcemount Adası.Adını nereden aldığı belli.Dağın önünde bir direğe bağlı biçimde bekliyorum.Arkama baktığımda Başka bir direğe bağlı Anna’yı görüyorum.Yanında iki muhafız ve ellerinde de keskin kılıçları var.Yaklaşan sesleri işitip hemen o yöne dönüyorum.Maria karşımda duruyor.İçimdeki öfke kendini gösteriyor.Soğuk ayaklarımdan itibaren yayılmaya başlıyor.

“Yerinde olsam bunu yapmazdım.Sonuçta kardeşini seversin değil mi?”

“Seni aşağılık cadı.Bizi neden buraya getirdin ve Jack’e ne yaptın?

“Sizi neden buraya getirdiğimi öğreneceksin.Ayrıca Jack iyi.Hafızasını tekrar silip onu bu sefer kölem yapacağım.”

“Eğer Anna’ya dokunduysanız sizi…”

“Sus!Kardeşini kurtarmak mı istiyorsun?Şimdi karşında duran buz dağını ikiye böleceksin.Yoksa muhafızlarım kılıçlarının keskinliğini kardeşinin teninde denerler.”

“Neden?Ne ver ki buz dağının içinde?”

“Göreceksin.Şimdi Buz dağını böl.Hemen!”

Jack

Adaya yaklaşırken kelepçelerim hala bileklerimdeydi.Anna karşımda bir ağlıyor bir susuyor , duygudan duyguya giriyordu.Planıma göre bir anda ortaya çıkıp Anna’yı kurtaracağım.Sonra Elsa ile birlikte askerleri ve becerebilirsek Maria’yı dondurup kurtulacağız.Çok basit bir plan ama elimde fazla bilgi yok.İşe yaramasını umuyorum.

Sonunda adaya vardığımızda, muhafızlar aşağı gelip Anna’yı götürdüler.Hemen bileklerimdeki kelepçeleri çıkarıp bende yukarıya çıktım.Gemide pek muhafız kalmamıştı.Kimseyi uyandırmadan gemiden inip herkesin baktığı yöne baktım.Maria Elsa’yı bir kazığa bağlamış, kocaman bir buzdağının önünde onunla konuşuyordu.Sonra bağırdı:

“Buz dağını böl.Hemen!”

Bir muhafız Elsa’yı çözdü.Elsa ellerini kaldırdı ve dev mavi kütle, haşin bir canavar gibi kükrüyor aynı zamanda da ona boyun eğiyordu.İnanılmazdı.Kocaman dağ bir insan tarafından ikiye ayrılıyordu.Ben bunu yapabileceğimden şüpheliyim.Sonra çok geç olabileceğini hissettim ve Anna’ya yaklaşmak için bir yol aradım.Yanında iki muhafız kılıçları ile bekliyorlardı.Sinsice onlara yaklaşırken yer sarsıldı.Dağın iki parçasının yere düşünce oluşturduğu sarsıntıydı bu.Tam işime dönerken dağın ortasından gelen mor ve parlak bir ışık gördüm.Maria ışığa ilerledi ve oradan bir şey aldı.Dikkatli baktığımda bunun bir taç olduğunu anladım.Tacı başına yerleştirdi sonra bir şeyler söyledi.Birden odaklandığını belli edecek şekilde ellerini Elsa’ya doğrulttu.Mor bir yıldırım Elsa’ya çarptı ve Elsa yere yığıldı.Bunun ne olduğu hakkında en ufak bir fikrim yok ama şunu biliyorum:Artık çok geç…

Elsa

Soğuk.Kar taneleri yüzüme düşüp erirken yerde uzanıyorum.Soğuk.Ne acayip  bir hismiş.Heyecan verici.Korkutucu.Maria o taç ile her ne yaptı ise bunu ben daha küçükken yapmalıydı.Doğrulmaya çalışırken sendeliyor ve tekrar yeri boyluyorum.Çok halsizim.Neler oluyor?Birden soğuk acıtmaya başladı.Lanetim ölümüm olacak.İnsanların neden soğuğu sevmediğini artık anlıyorum.

Bir kez daha deneyince bu kez kalkmayı başarıyorum.Dönüp Anna’ya bakıyorum.Şaşkın şaşkın beni izliyor.Maria’nın konuşması dikkatimi çekiyor.Her şey anlamsız ve sahte geliyor gözüme.Ama soğuk gerçek.Tek gerçeğim ve beni sarıp sarmalıyor.Eskiden bana dokunmazdı.Şimdi tenime hasret kalmışçasına beni kavrıyor.

“Evet kartanesi.Artık pek bir değerin kalmadı.” Titreyen sesimle konuşuyorum.

“Ne demek istiyorsun?”

Birden elleriyle kar yağdırmaya başlıyor.Benim sihrim!Bu olamaz.Giderek artan soğuğu aldırmadan ona doğru ilerlerken Hans kolumdan yakalıyor.Güçlerimi çağırıyorum.Ama hiçbir şey olmuyor.

“Kurtulun ondan.”

Hans beni kucaklayıp götürmeye başlıyor.Debelenmeye çalışsam da gücüm yetersiz.Uzaktan Anna’nın çığlık ve bağırışlarını işitiyorum.Sonra beni iki muhafıza veriyor.Muhafızlar beni sürüklerken ayaklarımım altındaki toprak kumsal kumundan sert toprağa dönüşüyor.Adanın karlı tarafına gidiyoruz.İşlerini şansa bırakmıyorlar.Bir uçurumla karşılaşınca bıyıklı muhafız “Burası iyi.” diyor.Kollarımdan tutup beni sallamaya başlıyorlar sonra bırakıyorlar.Bir-iki saniyelik uçuşum sırasında Anna’yı düşünüyorum.Başımıza gelen felaketin sebebi olanlara lanet okuyorum.Babamın son sözünü hatırlıyorum: “İyi olacaksın Elsa.” Ama iyi değilim.Hiç iyi olmadım.Ve kendimi soğuk cehenneme bırakıyorum.Uçurumun korkutucu ve karanlık dibi beni kendine çekiyor…

Jack

Hans Elsa’yı götürürken Anna’ya bakıyorum.Başıyla Elsa’yı işaret ediyor.Kafa sallayıp koşabildiğim kadar hızlı koşuyorum.Hans’ın onu iki muhafıza verdiğini görüyorum.Sessizce arkalarından yaklaşıyorum.Birden durup onu uçurumdan atıyorlar.Bu da bu gün yaptığım ikinci hata oluyor.Koşup iki muhafızı bir hamlede taş gibi buzla kapladım.Uçurum kenarına yaklaşıp bağırdım.

“Elsa!Elsa!” Cevap yoktu.Korkuya kapılıp etrafa bakındım. Orada uçurumun dibine inebilecek bir geçiş görünce hemen denedim.Taşlar tıpkı basamak gibi dizilmişti ama fazla dikti.Birden ayağım kaydı ve bende uçurumun dibine doğru uçtum.Daha bağırmaya fırsat bulamadan kar yığınına gömülmüştüm bile.Hemen kalktım ve Elsa yı buldum.Yaşıyordu ama baygındı ve tamamen donmuştu.Onu kucaklayıp ormana girdim.Bir mağara bulup onu içeriye yerleştirdim.Bulabildiğim odunlarla bir ateş yaktım ve onu ateşin dibine yatırdım.Biraz sonra gördüğü rüyanın etkisiyle sayıklamaya başladı: “Hayır Anna.Bekle!..”

Frozen : A New StoryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin