Anna
Gemi sağa sola sallanırken,hiç alışık olmadığım bu yolculuğa katlanmaya çalışıyorum.Hava karanlık.Gemide herkes endişe içinde bir o yana bir bu yana yürüyor.Kaptan bir günlük yolumuz kaldığını söylediğinde rahatlamıştım.Kristoff Selena ile muhabbet ediyor.Sanırım Elsa’nın bu kızı neden yanına almadığını anlamaya başlıyorum.Savaş zırhının içinde kahverengi dalgalı saçları ve zarif yüzü ile çok güzel görünüyor.Kıskandırıcı bir güzellik.Kristoff ile göz göze geldiğimizde ona sert bir bakış atıyorum.Mesajımı almıştır umarım.
Sonra dönüp arkama bakıyorum.Yakınından geçtiğimiz kıyı kasabasının adı Coltown.Duyduğuma göre burada bize göre güneyde olmasına rağmen yılın dokuz ayı kar yağarmış.Burada çalışanların tek işleri balıkçılık ve ticaret imiş.Tam Elsa’ya göre…
Coltown ve ışıklarını geride bıraktığımızda bir saat geçmişti.Karadan fazla uzaklaşmadan ilerliyorduk.Çocukkenden beri denizi pek sevmezdim.Anne-babamı almıştı benden.O gün fırtınanın gücüyle kabaran,kükreyen dev dalgalarıyla gemileri deviren hain,şimdi yavru bir köpek kadar sakin di.Ve karşımızda birbirinden ayrı beş kara parçası,Güney Adaları belirdi.En büyük olanda sarayı seçebiliyordum.İşte gelmiştik.Han’ın ülkesi ve krallığı…
Elsa
Hans gittikten sonra hücreye bir adam giriyor.Beyaz saçları çılgınca saçılmış, elinde bir asa var.Kıyafetlerinin kar kaplı olduğunu fark ediyorum.
“Merhaba kraliçe.Ben Jack Frost.Bundan sonra bir süre sizinle ben ilgileneceğim.”
“Neden.Ne özelliğin var ki?.”
Elini şıklatıp anında bir kartopu yaratıyor.Sanki hiç görmemiş gibi bir hayranlıkla bakıyorum.Yani yalnız olduğumu sanıyordum.
“Şimdi anladın mı?”
“Yani benden korkuyorlar ve seni gönderiyorlar.Benle başa çıkamazsın.Eldivenleri çıkar da sana gününü göstereyim.”
Aslında bunları cidden söylememiştim.Güçlerimi insanlarda kullanmaya karşıyım.
“Hey sakin ol.Buraya seninle savaşmaya gelmedim ki.Güçlerinle gemiyi batırmanı önlemek için buradayım.Ve diğer ihtiyaçlar.”
“Ne gibi?”
Çıkıp biraz sonra bir kâse çorba ile geri döndü.
“Şaka mı yapıyorsun?”
“Kendin yemen için seni çözmeliyiz.Seni çözer isek bir dakika içinde her yeri dondurup herkesi öldürürsün.Sonuç olarak şaka değil.”
Çorbayı kaşığa daldırıp uzattı.İlk yüzümü çevirdim.Ama sonra baharatlı tavuk çorbasının kokusu,ne kadar aç olduğumu hatırlattı.
Çorba bitti ve Jack gitti.Nerden çıkmıştı bu adam?Güçlerine nasıl sahip olmuştu?Aslında ben de kendi güçlerimin kaynağından habersizim.Annem hep doğuştan olduğunu söylerdi.Ama bildiğim kadarıyla hiçbir akrabamızda böyle bir güç yoktu.Çorba ile kendime geldim ve hiç denemediğim bir şeyi hatırladım.Odaklandım.İklimi hissettim ve işte ilk kar tanesiyle fırtınam oluşuyordu.Gemi sallanmaya başladı.Mürettebatın bağırışlarını duyabiliyordum.Sonra Jack hızla hücreye dalıyor.
“Elsa dur!Mantıklı düşün kendini de bizi de öldüreceksin.”
Gerçekten bunun farkındaydım.Beni kaçıranlara duyduğum kin yaşam isteğimi de yok etmişti sadece.Sakinleştim ve fırtına da bana ayak uydurdu.
Hans da hücreye girdi.
“Hey sana ne demiştik?Yanlış bir şey deneme!Bir daha ki sefere af olmaz.”
Hışımla doğrulup yüzüne sertçe baktım.İki saniye böyle kaldık ,sonra Hans dönüp gitti.
“Sakinleştin mi kraliçe?”
“Kimsin sen?”
“Adımı söylediğimi hatırlıyorum.”
“Hayır.Gerçekten kimsin?Burda işin ne?Çıkarın ne?”
“Ben Kraliçe Maria’nın yeğeniyim.Çıkarım yok.İşimi biliyorsun.”
“Nerelerdensin?”
Yüzüme şaşkın şaşkın baktı.Sonra bir şey hatırlamaya çalışıyormuş gibi etrafa bakındı ve hücreden çıkıp gitti.Sonra bir şey fark ettim.Kraliçe Maria mı?Son gördüğümde prensesti…
Jack
Hücreden fırlayıp gittim.Daha önce bunu hiç düşünmemiştim.Nereden geldim ben?Aslında kimim?
Teyzemin abartmadığını bu olay üzerine anlamış oldum.Bu kız gerçekten çok güçlüydü.Onunla başa çıkamayabilirdim.Ayrıca öyle bir fırtına da çıkaramam.
Teyzemi bulup onunla konuştum.
“Sakinleşti.Bir süre bunu denemeyi dahi düşünmez.”
“Çok iyi Jack.Aferin sana!”
“Şey…Ben kaza geçirip hafızamı kaybetmeden önce nereliydim?”
Önce duraksadı.Sonra konuştu.
“Tabii ki sen kuzeyliydin tatlım.Kuzeyde bir dağda kaza yapınca her şeyi unuttun tabii.Annen baban da o kazada ölünce seni ben yanıma aldım.”
Yüzünü inceledim.En ufak şüphe uyandıracak bir ifade dahi yoktu.Sonra dönüp kamarama gittim.Bence bir şeyler oluyor ve ben bunun dışındayım…
Anna
Kıyıya yanaştıktan sonra doğruca sarayın yolunu tuttuk.Gelişimiz le sanki saraya bir canlılık da gelmişti.Hemen bize odalar verildi.Yemekler hazırlandı.Ama acelemizden dolayı direk kralla görüşme talep ettik.Kral kabul etti ve makamında yanın da eşiyle bizi karşıladı.İkisi de yaşlanmış ve gürbüz dönemlerini geride bırakmışlardı.Sonra kral kendini ve eşini tanıttı
“Merhaba Prenses Anna.Ben Güney Adaları Kralı Kreigon ve bu da eşim Kraliçe Maria…”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Frozen : A New Story
FanfictionMavinin,buzların ve karların ülkesi barış içinde yaşayıp gider iken eski bir düşmanın dönüşü ile denge bozulur.Ve buzların hükmü sona erer. Arendelle...