Yorucu ama bir o kadar da eğlenceli konser sonrası herkes ölü halde iken zar zor elimdeki vitaminli suyu bitirebilmiştim. Hayat ne garip değil mi? Beş dakika önce konser verdiğimiz alandan ayrılıp bir takım erkeğin kaldığı kutu kadar yurda dönüyoruz. İşte idol olmak böyle bir şey demek ki. Onların neler hissettiklerini anlamaya başladım.
Uyumak için hazırdım ki zaten gözlerimi açık tutmak için çabalamam gerekiyordu. Çalan lanet telefonum uykunun kollarından beni bir anda çekmişti. İyi de Bu saatte kim olabilirdi umarım kötü bir haber değildir. Ekranı çevirip baktım. Derin bir soluk alıp telefonu cevapladım.
"Efendim."
"Rahatça duş alabildin mi Han yanına geldi mi?" O kadar hızlı ve telaşlı konuşmuştu ki uykusuz olduğum için daha da sinirlenmiştim.
"Gece gece kafayı mı yedin. Kapattım. Çok yorgunum." Sinirle soluyup kafamı yastığa gömdüm. Anneciğine gel bakalım tüm yorgunluğumu atacağım mükemmel uykum. Sabahın ilk ışıkları ile uyanıp ki daha yorgunluğu atamadım konser turnesinin ikinci bölümü için konser alanında provalara başladık. Bu çocuklar da birer insan çevredekiler unutmuş gibi de hatırlatmak istedim.
Yüzünden uzaydan bile belli olacak bir yorgunluğu taşıyan Felix elindeki bir avuç vitamini su olmadan içmeye çalıştı. Öksürmeye başlamasıyla masadan kaptığım su ile yanına ilerledim.
"Felix iyi misin?" Suyu ona uzatırken konuştum.
"Evet neden ki?" yutkunurken kafa sallıyor cevabını destekliyordu.
"Yorgun gözüküyorsun. Bir yerde yığılıp kalacaksın diye korkuyorum."
"Endişelenme.. her zaman ki gibiyim işte." Sağlıklı olman için elimden gelen desteği vereceğim Lee Felix.
"Şu vitaminlerini su ile iç hangi akıllı su olmadan hap yutmaya çalışır ki."
"Hyunjin!" Üzerine fazla gelmiş olmalıyım ki bıkkınlıkla adımı söyledi.
"Anladım. Anladım... Yani sen iyi hissetmiyorsan yine de bir düşün fanlar senin sağlığın için anlayışla karşılayacaktır menajer ile konuşup bunu halledebiliriz. Bugün ki bölümde olmasan da olur ne dersin?"
"İyiyim. Sen işine baksana neden birden bire beni bu kadar önemsiyorsun takıldığın kızlardan birini arayıp konuşsana yapmayı oldukça sevdiğin bir şey sonuçta."
"Felix!! Bana karşı bu şekilde konuşmamalısın o şekilde davranmayı artık bıraktım. Kızlarla ilgilenmiyorum. -ne dedim ben bu yanlış anlaşılabilir- yani bütün kızlarla demek istedim artık ilgilendiğim biri var sadece bir kişi hem de çok fazla ilgilendiğim." Çapkın bir Hyunjin hayalimin ötesindeydi bu sefer ters köşe olmuştum işte.
"Ne o aşık mı oldun yoksa ? Kim o şanslı kız seni diğer kızlardan vazgeçiren bu kızı tanımak istiyorum." Aslında öyle bir kız olmadığını bilsen keşke.
"Felix. Daha ona açılamadım bile. Belki ilerde.." Aptal kafam. Hislerimi değiştiren kişi karşımda otururken hiçbir şey yapamıyor oluşum durumu daha da zora sokuyordu. Tamam ben Alanis'im fakat bedenim başka birinde iken aşk itirafında bulunmak imkansız oluyor. Hyunjin aniden ortada belirip kolumdan tuttuğu gibi Felix'e hissettirmeden beni kuytu köşe bir yere getirmişti bile.
"Ne var." Kolumu kurtarırken gözlerimi ona diktim.
"Felix ile bu kadar yakın olma." Ses tonu tehdit mi içeriyordu yoksa bana mı öyle geliyordu. Arkadaşını benden kıskanmış olamaz değil mi.
"Normalde yakın değil misiniz? Olabildiğince iyi rol kesmeye çalışıyorum."
"Hayır ondan değil. Sadece ondan uzak dur." Net ve kısa konuşup konuşmayı bitirmeyi düşündü fakat cevabımı beklemiyor gibi bir hali vardı.
"Ondan uzak durmam için bir nedenim yok." Gıcık bir şekilde sırıtıyorken üzerime doğru gelmeye başladı.
"Sana ne diyorsam onu yap. Kalbine sahip çık. Felix'e aşık olmayı aklının ucundan bile geçirme."
"Saçmalamayı kes. Size ve o lanet olası hayatınıza çok meraklı değildim. Ama buradayım işte seçme şansım yoktu ve emin ol seçme şansım olsaydı bunun yerine ölmeyi tercih ederdim." Neler söylemiştim ben böyle?
"Bu kadar çok dolduğunu bilmiyordum. Üzgünüm." Bir eliyle ceketinin cebinden çıkardığı sigarasını yakmaya çalışırken konuşuyordu.
"Sadece beni uyarmaktan vazgeç bu hayat senin evet ama şu an bedeninin içinde ben yaşıyorum yoruldum Hyunjin neden bu halde olduğumuzu bulmak için kafa patlatıyorum ama bir cevap bulamıyorum ayrıca şu lanet sigarayı bir kenara bırak." Sakince konuşmak istesem de yapamamıştım. Sigarası dikkatimi dağıtıyordu.
"Bunun için garanti veremem sana karışmak zorundayım çünkü..."
"Çünkü ne?" O kadar sinirlenmiştim ki artık göz yaşlarımı tutamıyordum. Yere çökmüş ağlamaya devam ederken o da karşımda eğilip yüzümü kavradı.
"Çünkü sana çok alıştım bir başkası ile konuşman bile beni tedirgin ediyor. -Yani ne demekti bu onun bedenin de olduğum için sürekli diken üzerinde miydi yine beni mi uyarıyordu- şimdi ağlamayı kes lütfen mola bitmiştir üyeler seni bekliyordur."
"Elimden geleni yapacağım Hyunjin endişelenme. Seni küçük düşürmeyeceğim." Göz yaşlarımı silerek prova için sahneye geri döndüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BLACK CHANCE | STRAY KIDS
Fanfiction"eğer bir idolün bedeni içine sıkışsaydın ne olurdu? "