0.05

4 0 0
                                    


"Üzülme Hyunjin acını anlayabilirim güçlü ol bu senin içinde onun içinde önemli. Bizimkilere bir şey söylemeden çıkmıştık artık geri dönelim merak etmişlerdir defalarca aramışlar."

"Teşekkür ederim. Felix bana eşlik ettiğin için." Eve döndüğümüzde mutfaktan Han'a seslenen Bang Chan'ın sesi duyuluyordu.

"Felix ve Hyunjin nereye kayboldu biliyor musun? Aradık ama açmadılar" Felix ayakkabılarını çıkarırken konuştu.

"Buradayız, menajer bizden yardım istemişti de. Yemek hazır mı çok açım. Hadi yiyelim." Şimdilik sessiz kalmayı tercih etmişti bu verilebilecek en doğru karardı. Felix'e cevap yetiştirmeye çalışan Minho elinde ki ramen tenceresi ile masaya doğru yürürken konuşuyordu. 

"Senin ki kadar güzel olmasa da iyi yaptığıma inanıyorum." Bu neden beni gülümsetmişti bilmiyorum ama gülümsemiştim.

"Umarım geçen seferki tuzlu biftek faciası gibi değildir. Sana güveniyorum Minho. " Az önce aralarında şakalaşan Felix ve Minho'yu izledim. Gerçekten iyi anlaşıyor gibiler. Aceleye tişörtünü üzerine geçirip bir yandan da ayakkabılarını giymeye çalışan Bang Chan geveleyerek konuştu. O kadar acele ediyordu ki onu izlerken hipnoz olmuş gibiydim.

"Benim işim var size afiyet olsun."

"Yine kız arkadaşının yanına mı gidiyorsun?"

"Evet. Sokağın başında ki kafede beni bekliyor."

"Yakalanırsan kötü olur. Yakala." Han'ın attığı maskeyi havada yakalayan Bang Chan bir şey demeden evden çıktı. Bang Chan'ın sevgilisi mi varmış? Tanrım bu dünya ile bilmediğim daha ne çok şey  vardır böyle boşluğa doğru olan bakışlarımı omuzlarımı silkerek sonlandırdım. Yemek masasındaki sessizlik tuhaf bir atmosfer yaratsa da konuşmamaları daha iyi, aslında beni dahil etmeden konuşsalar daha da iyi olur haklarında daha fazla bilgi edinebilirim. Aklıma gelmişken Felix hastaneye gittiğimizi neden üyelere söylememişti ki. Gerçi şu an söylemek mi doğru yoksa sessiz kalmak mı hala karar verememiş olsam da sessizce lokmamı ağzıma attım tanrım çok tuzlu...

"Minho bu yemek.. öhö.. aşırı tuzlu.. öhö. Tuz kavanozunu yanlışlıkla dökmüş gibisin." Dayanamayıp konuştum onlarla iletişim kurmaktan kaçınıyordum fakat yemek o kadar tuzlu ki kimse buna daha fazla katlanamazdı eminim.

"Birazcık tuzlu olmuş kabul." Bir sürahi suyu tek dikişte bitiren Han  soluklanarak konuştu.

"Tavuk mu söylesek. Sadece bu seferlik."

"Kola ile anlaştık." Kimse bu aşırı! tuzlu yemeği yiyemeyeceğine göre dışarıdan söylemek en mantıklısıydı. 

BLACK CHANCE | STRAY KIDSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin