son haftalarım gerçekten çok korkunç geçiyor, bırakın bölüm yazmayı wattpade girmeye bile mecalim yok. üniversitesi o'su busu derrrken stresten başımda saç gözümde yaş kalmadı ahsbwjsban neyse ki yavaş yavaş toparlamaya başladım :'
sizleri daha fazla bekletmemek için tek oturuşta yazdığım bir bölüm oldu, hatalarım varsa bildirmekten çekinmeyin lütfen.
keyifli okumalar,
__
Bin beş yüz kırk iki.
Gökyüzünü saran yıldızlar işte bu kadar çoktu.
Geçen günlerdeki kapalı havaların aksine bu gece hava açıktı; yeni çöken gecenin etkisiyle ortaya çıkan yıldızlar, tam tepemde, ayı gölgede bırakmak istercesine parıldıyorlardı. Yalnızca ayı değil, düşüncelerimi de bulurluyor, bana hiç hazzetmediğim lakin bir bağımlı gibi kolay kolay bırakamayacağım bir uğraş sunuyorlardı.
'Yine ne güzel bir gece Hyunsuk.'
Çıplak ellerimi birbirine sürtüp ağıran başımı iki yana yatırdım. Boynumdan çıkan sinir bozucu ses beni iritte ederken gözlerimi kısa süreliğine kapattım. Yorgundum. Gözlerimi her kapattığımda zihnimin bana sunduğu oyunlar uykusuzluğumu daha da harlarken uyumam pek mümkün değildi.
Sürekli gözümün önünde beliren o lanet adam yüzünden uyumaya korkar olmuştum.
'En uzağında olmamız gereken adam tarafından fütursuzca öpülüyorsun. Hiçbir şey söylemeden ondan ve uykulardan kaçacak kadar acizsin.'
İçimde yükselen ruhsuz ses kaçmaya çalıştığım her şeyi önüme serip, dikenli sarmaşıkları andıran düşünce çöplüğüne beni saplarken, irkilerek gözlerimi açtım. Benimle hemfikir olduğu sayılı anlardan birindeydik,
Ve bu son damlaydı.
Ellerimi çarparak birbirinden uzaklaştırdım. Birkaç metre ötemde bekleyen koruma ani sesle irkildi fakat hiçbir şey söylemedi. O işine geri dönünce oturduğum basamakta iyice yayılıp ayağımı öne doğru uzattım. Kendimle savaşmanın anlamsız olduğunun farkındaydım; içimde yükselen sesler son sabır kırıntılarını benden alıp götürürken, etrafımdaki korumalar tarafından bir deli olarak anılmak istemediğimden, kendimi dizginledim ve sessiz kaldım.
Günlerdir ikiye bölünmüş gibiydim, bir tarafımda ilkelerim dimdik durup her şeyin hesabını sormak isterken diğer tarafta her şeyden yorulmuş olan yanım öylece oturuyor, hiçbir şeye karışmamam gerektiğini bana telkin ediyordu. Bir soytarı gibi tenhalara tüneyen halime bakılırsa şimdilik onun tarafındaydım.
Dün akşamki olaydan beri Jihoon'dan köşe bucak kaçıyor, onu ısrarla görmezden geliyordum. Belki yaptıklarım ikinci birinin gözünde çocukça kaprislerden öteye gitmiyordu fakat içimde yaşadığım ikilem beni sağlıklı düşünmekten alıkoyuyordu.
Jihoon beni öptüğünde yaşadığım şaşkınlık o an için bir müddet tepki vermeme izin vermedi. Ancak o geri çekildiğinde, benim de bir iradem olduğunu hatırladım ve ilk işim arkama dahi bakmadan o sefil salonu terk etmek oldu. Tutarsız sözleri ve eyleminin beni sürüklediği tatsız durum karman çorman olan kafamı daha da karıştırırken iç çekmekle yetindim. Dünden beri bu konu hakkında o kadar fazla düşünmüştüm ki artık kendime yetemez olmuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YANLIŞ KARAR,, hoonsuk
FanfictionHyunsuk tanımadığı bir adamla birlikte olmuştu, hayatını köklü bir değişime sokacağından habersiz. Düzenini parçalayan kaosun parçası olabilecek miydi? Hayat öyle lanet bir şeydir ki; ya yanlış zamanda doğru insanı karşına çıkarır. Ya da yanlış insa...