medya: hyunsuk&jihoon
♟️
hakim bakış açısı
dört gün sonra.."Jeongwoo." Karaya vuran deniz dalgalarını büyük camın ardından izleyen adam, arkasını dönmeden çağırdığı adamın yaklaşmasını bekledi. Çoktan gece olduğundan ayın yansıması dalgalanan denizin yüzeyinde bir belirip bir kayboluyordu.
"Onu bulabildiniz mi?" Elindeki viskiyi dudaklarına götürürken, birkaç adım gerisinde duran adama haftalardır sorduğu soruyu sabırla tekrarladı.
"Evet abi." Jeongwoo, giydiği takıma yaraşır şekilde büyük bir ciddiyetle yanıtladı onu. Karşısındaki adama yıllardır hizmet ettiğinden sakinliğinden rahatsızdı. Jihoon, fırtına öncesi sessizlik gibiydi.
Aldığı yanıttan memnun olmuş olacak ki, bir aynaya bakar gibi camın yansımasından ona bakmayı kesip, rahatlayarak arkasını döndü. Ağır adımlarla hemen yan tarafındaki deri koltuğa ilerleyip yerleşti. Günlerdir adını bile bilmeden aradığı adam artık avucunun içindeydi.
"Onu öldürün." sanki bahsettiği şey insan hayatı değilmiş gibi sakindi.
Elinde tuttuğu soğuk sıvıdan büyük bir yudum daha alıp onu masanın üzerine bıraktı. İki kişinin bildiği sır, sır olmazdı. Kendi elleriyle yarattığı ortağı, aynı şekilde ortadan kaldıracağındandı bu rahatlığı.
Jeongwoo aldığı yanıta karşılık ağır ağır başını salladı, bunu bekliyordu. Uzun süren sessizliğin ardından, "Az önce Minho'yla konuştuk" dedi. Ses tonundan bir şeylerin onu fazlasıyla rahatsız ettiği belliydi.
Jihoon, tekrar konuşan adama dönmeden önce elindeki incelediği evrakları bir kenara bırakıp oturduğu koltukta geriye yaslandı. "Devam et" dedi. Jeongwoo'nun önemli bir şey olmadıkça onu bölmeyeceğini biliyordu. Odadaki korumaların ara ara birbirlerine değen tereddütlü bakışları da düşüncesini kanıtlar nitelikteydi.
Genç olan, karşısındaki adama bakmaya cesareti olmadığından, elindeki dosyayı masaya bırakıp geri çekildi. "İki gün önce hastane kayıtlarından onu bulduk. Adresini öğrenebilmek için hastaneye gittiğimizde orada çalışan doktor aracılığıyla dosyasını almayı başardık" duraksadı. Sanki kendisi de söyleyeceklerine inanamıyormuş gibi kısılan sesiyle devam etti. "Abi... dört haftalık hamileymiş."
Kadehe uzanan eli duyduklarıyla birlikte havada asılı kalırken, çatılan kaşlarıyla yanındaki adama baktı. Bu mümkün değildi, bir kadınla yattığını hatırlamıyordu. "Benimle dalga mı geçiyorsun?" dedi. Jeongwoo, yavaş yavaş sinirlenen Jihoon'a bir cevap veremeyerek dudaklarını birbirine bastırdı. O da ilk duyduğunda en az onun kadar şaşırmıştı.
Jihoon bir cevap alamayınca sinirle titreyen parmaklarıyla önündeki dosyayı araladı. Duyduklarına mantıklı cevap arayan gözleri, gördükleriyle hoşnutsuzca kısılırken dosyayı sertçe masaya doğru itti. Silah tutmaktan nasır tutmuş parmakları her zaman düzenli olan siyah tutamlarını dağıtırken sıkıntıyla iç çekti. Bir erkek nasıl olur da hamile kalabilirdi?
"Siktir!" kelimenin tam anlamıyla afallamıştı. "Arke! Bana bunun nasıl mümkün olduğunu bul!" emriyle birlikte odadan çıkan astının ardından rapora baktı. Hâlâ inanamıyordu, inanılacak gibi de değildi. Birkaç dakika önceki rahat halinden eser kalmamıştı
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YANLIŞ KARAR,, hoonsuk
FanfictionHyunsuk tanımadığı bir adamla birlikte olmuştu, hayatını köklü bir değişime sokacağından habersiz. Düzenini parçalayan kaosun parçası olabilecek miydi? Hayat öyle lanet bir şeydir ki; ya yanlış zamanda doğru insanı karşına çıkarır. Ya da yanlış insa...